Kitabı Okumuş Birisinin Gözünden “The Hobbit: An Unexpected Journey”

Sanırım bu sitede gezinen kimseye J.R.R. Tolkien’ın fantastik kurguyu tanımlayan eserlerini yahut Peter Jackson’ın bu kitaplardan uyarladığı ve 17 Oscar kazanan Yüzüklerin Efendisi üçlemesini anlatmama gerek yok. Ama eğer ki dağ başından aramıza yeni katıldıysanız, bu yazıyı okumadan önce hayatınızdan 682 dakika ayırıp Lord of the Rings Trilogy Extended’i bir izleyin, biz sizi bekleriz.

Bitti mi? Harika, öyleyse şimdi gidip; The Hobbit: An Unexpected Journey’e 182 dakika daha adayın, konuşacaklarımız var…

Okumakta olduğunuz yazı, hem filmlerden hem de kitabın kendisinden spoiler içermektedir, kitabı okumamış arkadaşlar merak etmesin, bu yazı sadece kitabın filmle eşleştiği yere kadar olan kısımla ilgileniyor.

Erebor

Hobbit için Yüzüklerin Efendisi serisi için hazırlanan Concept Art’ın on katı kadar daha fazla hazırlamışlar.

Film Smaug’un Erebor’u basmasını anlatan muhteşem görsellerle dolu bir sahne ile başlıyor. Arada ejder’in kuyruğunu falan da görüyoruz, (henüz tamamını görmemize bir sene olduğu için içimiz bir hoş oluyor). Özellikle de kitabı okumuş olanlar için uzun zamandır kafamızda hayal ettiğimiz Smaug’un, beyaz perdeye yansıyışını görmek için sabırsızlananlarımız var (eğer benim gibiyseniz muhtemelen her ‘red dragon’ dendiğinde kafanızın bir yerinde Smaug’u desturla anmışsınızdır). Ne yazık ki; Jackson sinsi sinsi bize ucundan bir kuyruk gösterip gerisini vermiyor, ama biz onu affediyoruz, çünkü Erebor.

Gelin olsa bu kadar cilve yapmaz.

Gelin olsa bu kadar cilve yapmaz.

Güzel bir tarih dersi aldıktan sonra, bir adet Elijah Wood ve Ian Holm cameo’su ile ilk üçleme hayranları da, koltuklarında gaza getiriliyor ve sahne Martin Freeman’a kayıyor. The Office (UK)’deki rolünden sonra, Hitchhiker’s Guide to the Galaxy’de Arthur Dent ve Sherlock (BBC)’da John Watson gibi ‘absürd duruma düşmüş düz adam’ tiplemeleri Freeman’ı Bilbo Baggins’i oynamak için mükemmel aday yapmış. Sakin bir hayat süren bir Hobbit’in, birden bire ejderha öldürme macerasına atılmasından daha abuk bir durum olmasa gerek değil mi? Bu yüzden Freeman adeta kitaptan fırlamış bir Bilbo ile karşımızda.

Açılış sahnesinden hemen sonra, çeşitli köşe yazarlarının “filmde uyudum” demesine sebebiyet verecek kadar uzun, ama geek topluluğunun kısa bile bulduğu malum “Unexpected Party” sahnesi filmin ilk 40 dakikasını kapatıyor, çünkü ortamda tanımamız gereken 13 tane yeni cüce karakteri var. Kitaplardaki cücelerin sakal ve kapüşon renkleri dışında tanımlayıcı pek az özelliği var. Bombur şişman, Fili ve Kili genç, Thorin sinirli…

Kitabı ilk çocukken okumuştum, o sebeple batmamıştı, fakat tekrar baktığımda “Madem hepsine derinlemesine karakter yazmayacaktın niye 13 tane yaptın?” diye düşündüğüm olmuştu ama kitaptaki cüceler, filmde lanse edildiğinden çok daha güçsüz adamlar. Ejder öldürmeye ‘baltalar elimizde uzun ip belimizde’ modunda gidiyorlar. Aslında hiç biri (Thorin dışında) yetenekli dövüşçü değiller, aksine ya şarkıcı, ya madenci, ya demirci gibi ‘klasik cüce uzmanlıkları’na sahipler.

Jackson’un cücelere kattıklarını beğenmeyecek olan vardır belki, ama ben neden ellerine silah tutuşturduğunu ve her birine özel birer nitelik yüklediğini hem anlıyorum, hem de destekliyorum. Çünkü adam orada sadece bir çocuk kitabının filmini çekmiyor, adam En İyi Film gibi Oscarlar almış bir serinin prequel’ini çekiyor. E, haliyle seyirci de benzer aksiyon sahneleri ve derin karakterler bekliyor.

İsimlerini ezbere say bakalım: Thorin, Moruk, Kel Oğlan, Gimli'nin babası, Okçu, Şişko, Sarışın, Oyuk, Moyuk, Goduk, Hödük , Edi, Büdü.

İsimlerini ezbere say bakalım: Thorin, Moruk, Kel Oğlan, Gimli’nin babası, Okçu, Şişko, Sarışın, Oyuk, Moyuk, Goduk, Hödük , Edi, Büdü.

Gelelim bu ‘tanışma’ sahnelerinde başlayıp, filmin (özellikle de uzatılmış versiyonunda) devam eden şarkılarına. Hobbit kitabının tamamı neredeyse yarısı şarkılarla dolu, ne de olsa bir çocuk kitabı olma niyetiyle yazılmış (Ayrık Vadi’ye ilk geldiklerinde Elfler ağaçtan ağaca atlayarak cücelerin tiplerini alay malzemesi yapıyorlar mesela!?). Kitabın bu ruhunu filmden mahrum etmemiş olmaları, beni çok memnun etmişti ve kim ne derse desin o sahneler bana az bile geldi (Misty Mountains’i çoğumuz aylarca mırıldandık).

Bu yazı, "Kitabı Okumuş Birisinin Gözünden Hobbit" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Yorumlar