Rpg Oyunları – Oyuncu Seviyeleri

İşte bu noktada questleri alırken de “öff hala fedex questi veriyorlar” diye beğenmeyip oyunun birçok contentini pas geçmek de olası. Nitekim o fedex görevi olarak gördüğümüz “şunu al şuraya götür” questi aslında bir zincirin başlangıcı olmasına rağmen, biz beğenmediğimizden göremiyoruz. Tabiri caizse, kendimizi küçük akvaryumda büyük balık olarak gören bir lepistesiz aslında. Yeni yerler açtıkça o kadar da şey olmadığımız ortaya çıkıyor ama artık oyunun nasıl çalıştığını bildiğimizden, bizi çok sinirlendirmiyor bu durum. Yani umarım öyledir sizde de. Bu konuda verebileceğim örnek Fallout 2’de Metzenger ile olan savaş. Elde yarı otomatik, üstte madmaxvari deri ceket ortama dalıp:

“Lölö yapma lan dandik!”

Dediğimizde Metzenger abi bizi çifte teknolojisiyle tanıştırıp eşek cennetine boylattığında, “hmm bunu böyle yapmamak lazımmış” dedirtiyor. Ama kabul etmek gerek, insanın kendine ve grubuna olan güveni bu aşamada geliyor. X-Com’da lazer teknolojisini kapıp adamlara zırh verebildiğimizde de, bu döneme giriyoruz düşününce. Sonra chryssalid abiler çıkıp canımıza okuyor. Neşe doluyoruz.

bruceLee

3. Son Dönem – Epik Hareketler Dönemi

İşte bu aşamayı çok az oyuncu görüyor artık. Eskiden bu kadar oyun çıkmadığından veya alamadığımızdan mıdır bilinmez sonuna kadar oynardık. Şimdi ise yeni bir şey çıkıp hemen odağımızı oraya çeviriyoruz. Bu aşamada artık karakterler epik şeyler yapabilecek hale geliyor. İşte Fallout evreni özelinde power armor ve minigun kombosu, X-Com’da psionics evresi, D&D oyunlarında level 15+ karakterler diyelim. Questten ziyade artık dünyadaki sorunları gidermeye, normalde “anam anam gaç gaç gaç” diyeceğimiz yerlerde “gel seni tanıştıriim, bu vorpal sword bu da time stop” gibicesine laflar gırla gidiyor.

Bu aşama bizi çabukça oyun sonuna da ulaştırıyor bu arada. Ve işin psikolojik olarak yansıması artık hayatta kalmaktan ziyade, adamı nasıl nanaykent’e yollayacağımız sorusuna odaklanmaya yol açması. Çocuktuk, ergen olduk ve artık bir yetişkin olarak adalet dağıtıp, şan alıp şan veriyoruz.

systemShock2

Örnek: System Shock 2

Bu oyun belki de verebieceğim en iyi örnek. En başta amnezik (ne kadar şaşırtıcı değil mi?) bir asker olarak bir uzay gemisinde uyanıp “lan nooluyo” sorusuna yanıt vermeye çalışıyoruz. Elde bir adet levye, etrafta tonlarca zombi, robot ve taret varken daha çok kaçma, veya en az hasar alma, hedefiyle gemiyi keşfediyoruz. Silah elimize geçtiğinde de mermi sorunu diye bir arkadaşla tanışıyoruz ve levye ile yola devam ediyoruz.

Von Braun (geminin adı)’u keşfederken bize ha bire emir veren teyzemizin abuk subuk görevlerini tamamlıyoruz. İşte klimayı tamir et, asansör boşluğunda sümük var onu temizle ve diğer Hasibe teyzesel işleri hallettikten sonra, plot twist oluyor ve kendimizi lazer kılıcı, yarı otomatik silahla biraz daha oturaklı buluyoruz. Bu aşama da zorluyor ama son noktada, diğer gemiye (Rickenbacker) geçtiğimizde artık son aşamalara geldiğimizden, combatlar sıkıcılaşmaya başlıyor. Burada şunu belirtmek lazım, rahmetli Looking Glass bu bölümleri bayağı aceleye getirmek zorunda kalmış. Ve en sondaki combatlar (bölüm sonu canavarı diye boşuna denmiyor nitekim) haricinde çok da sorun yaşamadan bitiriyoruz oyunumuzu.

Umarım açıklayıcı olmuştur. Soru ve yorumlarınızı bekliyorum.

Yorumlar