SteamWorld Quest: Hand of Gilgamech

İsveç’li bağımsız yapımcı Image & Form’un SteamWorld serisini çok severim. 2010’da SteamWorld Tower Defense ile başlayan seri, birer metroidvania olan SteamWorld Dig 1 ve 2, ve taktik strateji SteamWorld Heist ile devam etmişti. İki sene önce yapımcı, serinin farklı janralardan ilerlemeye devam edeceğini söylemişti. Elbette aynı seride farklı türlere dalmak, ilk kez karşılaşılan bir şey değil ancak neredeyse her oyunun ayrı türde olması da alışıldık değil. Sonuçta yepyeni oyun SteamWorld Quest: Hand of Gilgamesh, kartlar ile oynanan bir J-RPG. Benim şahsen ilk defa tanıştığım bir kombinasyon.

Daha önce oynamadıysanız, SteamWorld’ün diğer oyunları, birbirini takip eden bir hikaye sunuyordu. Gerçek dünyanın parodi bir distopik geleceğini betimleyen SteamWorld’de robotlar egemen. Ama yüksek teknoloji bir AI’dan bahsetmiyorum, tıpkı insanlar gibi karakterli, maceraperest ve iyi robotlar bunlar. Bir de buharla çalışıyorlar. SteamWorld Quest de aynı dünyada geçiyor, ancak diğer öykünün devamı değil. Çok eskiden yaşanmış bir kılıç ve büyü hikayesini, Heist’tan tanıdığımız bir karakterin, torununa anlattığı bir masal şeklinde aktarıyor.

steamworld quest

J-RPG?

Daha önce bazı oyun tanıtımlarında da yazdığım gibi, J-RPG’ler, yani Japon tarzı RPG oyunları, eskiden çok sevdiğim bir oyun türüydü. Çok büyük bir J-RPG geeki sayılmam belki ama, o eski Final Fantasy’lerin, Chrono Trigger’ların dinamiklerini, uçuk temalarını ve özellikle de savaş sistemini çok severdim. Ancak yıllar geçtikçe J-RPG’ler, o eski havalarını kaybetmeye başladı. Ya görsel hikaye kısmına çok abandılar, ya da savaşları fazla abartıya kaçıp zevksizleşti. Büyük heveslerle aldığım FF13’ü, bir kaç saat sonra öfkeyle sildim. Bu yüzden de artık Japon yapımı olmayan J-RPG’leri daha çok tercih eder oldum.  Child of Light,  South Park Stick of Truth ve Battle Chasers gibi oyunlar, aldığım o eski tadı bana daha iyi verir oldular. SteamWorld Quest’te de benzer bir denge yakalanmış. Hikaye odaklı bir RPG, ancak saatlerce visual novel izletmiyor.

Kartlar ve Zindan

Yukarıda da yazdığım gibi, SteamWorld Quest, J-RPG’yi bir kart oyunu ile birleştirmiş. Bu da ilginç bir kombinasyon ortaya çıkartmış diyebilirim. Gerçi kartları birer yan mekanik olarak kullanan oyun çok. Slay the Spire, Hand of Fate, Deck Hunter, Ironclad Tactics, ilk aklıma gelen bazıları; ancak bu oyunların çoğu biraz daha strateji ağırlıklıdır. SteamWorld Quest’te ise, her J-RPG gibi karşınıza fırlayan düşmanlar ile tur bazlı bir savaşa giriyorsunuz, ancak karakterlerin yeteneklerini menülerinden seçmek yerine, önceden hazırladığınız destelerden o an hangilerinin geldiğine göre seçim yapıyorsunuz. Bu durum ilginç bir dinamizm yaratmış. Oyunu özünde J-RPG yapan şey, ortalıkta dolaşan düşmanlara dalmak, seviye atlamak, ekipman toplamak, çoklu karakterlerden seçerek üçlü bir parti kurmak ve hatta her ne kadar farklı olsa da savaş mekanikleri.

SteamWorld Quest’in, son derece klişe bir hikayesi var. Hatta oyun orman gezisi dönüşü köyünüzü yanarken bulmanızla başlıyor ve bunu kaçıncı oyunda gördüğümü bilmiyorum. Elbette hikayenin hoş plot twist’leri de var ama çoğu önceden tahmin ettiğiniz şeyler olacak. Çok devasa bir oyun olmasa da 15 saat kadar sürüyor, bence fiyatına oranla yerinde bir uzunluk.

Steamworld quest

Ablacım her yere bu kadar kolay giriyorsan dünyayı da sen kurtar bir zahmet.

Savaşlar

Görsel estetiğinin dışında ise oyunu farklı yapan şey kart dinamiği. Öncelikle oyunda yanınıza katılan her karakterin (ki beş karakter var) tamamen ayrı ve geniş bir kart havuzu var. Bu geniş havuzlardan sekizer kart seçip, toplamda üç karakter ile 24 kartlık bir deste yapıyorsunuz. Savaşta ise her tur çektiğiniz kartlardan üçünü kullanıyorsunuz. Saldırı, savunma ve yardımcı kartlardan oluşan bu desteleri hazırlarken, pek çok farklı sinerjiyi gözetebiliyorsunuz. Öncelikle her karakterin birden çok olası işlevi var. Başlangıç karakterlerinizden büyücü Copernica, enerji kalkanları ve farklı elementlerde saldırı yapabilirken, Armilly fiziksel saldırılara ve crowd-control’e koşabiliyor. Galleo ise iyileştirme, tanklama ve fiziksel saldırı yapabiliyor. Örneğin bu başlangıç üçlüsünde Copernica’nın enerji kalkanları ile Galleo’nun rejeneratif büyülerini birlikte kullandığınızda partinizin ölmesi çok zorlaşıyor.

Yakalamaya çalıştığınız sinerjinin başka bir boyutu da, savaş sırasında kazanıp harcadığınız buhar puanları. Daha sıradan kartlar, kullanıldıklarında birer buhar puanı kazandırırken, bazı güçlü kartlar ise bunları harcıyor. Bu buhar puanlarını da destenizde iyi dengelemelisiniz. Copernica ve Galleo’nun ekstra buhar puanı kazandıran kartları özellikle faydalı, fakat savaş sonlarında hep 5-6 buhar puanınız artıyorsa, yeterince kullanmadığınızı da gösterir.

Kombinasyonlar

İşin zarar verme kısmında ise pek çok yöntem mevcut. Kendinizi bufflamak ya da düşmanlarınızın dirençlerini düşürmek birer yöntem. Bir karakterin üç kartını aynı tur kullandığınızda ekstra bir aksiyon yapıyor. Bazı kartlar ise karakterin komboları ile çalışıyor ki bu kartlar çok güçlü. Şimdiye kadar beş karakter ile denediğim ve sevdiğim üç farklı kombinasyon buldum. Oyunda bolca savaş var ve savaşların çoğu pek rahat geçmiyor, ancak farklı kombinasyonlar denemezseniz sıkılma potansiyeliniz var. Örneğin ben başlangıç üçlüsünü güvenli bulduğum için çok fazla oynadım ama bir noktadan sonra hep aynı şeyi yapmak sıktı. Dördüncü karakteriniz Orik, oynaması zor bir karakter olsa da son derece güçlü. Son katılan Tarah & Thayne ise ölüm kusuyor.

steamworld quest

Sith Lord gibi bir ablamız.

Karakterler, başta temel birer deste ile geliyorlar. Yolculuk boyunca ise gerek sandıklardan, gerekse tüccardan yeni kartlar alabiliyor, topladığınız materyallerle kartlarınızı upgrade edebiliyorsunuz. Bir noktadan sonra her karakterin 30’a yakın kartı oluyor. Toplamda 5 karakterin 150 kadar kartıyla yapılabilecek kombinasyonlar sınırsız, ancak elbette hepsi kullanışlı değil. Ancak oyun sizi denemeye teşfik ediyor. SteamWorld Quest, lineer bir RPG ve bir nevi checkpoint mantığında bölümlere bölünmüş vaziyette. Özellikle chapter sonlarındaki bölümler, kısa boss bölümleri ve bu bölümlerde hiç vakit ya da kaynak kaybetmeden aklınızdaki desteleri deneyebilirsiniz.

Sonuç Olarak SteamWorld Quest

SteamWorld Quest, fazla büyük çaplı olmayan, eğlenceli bir oyun. Oyunun özellikle sonuna doğru savaşlar çok uzun sürmeye başlıyor ama sıkılmaya fırsatınız olmadan oyun bitiyor zaten. Diğer SteamWorld oyunlarının efsane country parçalarından oluşan soundtrack’leri, Quest’te yerini atmosferik müziklere bırakmış. Görselliği, her zamanki gibi çok sağlam. Eğer siz de fazla sakıza dönmeyen J-RPG’leri özlüyorsanız, makul fiyatıyla SteamWorld Quest, tam size göre.

Yorumlar