Steep ile Kışı Karşılama

Yağmurlu ve soğuk bir günde (Muhtemelen ‘İzmir’in soğuğu da soğuk mu?’ diyerek bana gülüyorsunuz bu satırları okurken farkındayım), bilgisayarım cam kenarında, camdan dışarıyı izleyip ‘Ne oynasam?’ diye düşünürken aklıma Steep geldi. Artık kışlık çıkarır gibi kış temalı oyunları da meydana çıkarmanın vakti gelmişti.

Neden Steep?

Öncelikle kafa dağıtmalık ve hatta huzur verici(!) bir oyun arıyorsanız Steep bu iki beklentiyi de oldukça güzel bir şekilde karşılıyor. Karların üzerinde dolanmak gerçekten çok huzur veriyor. Gerçi oyunun zorluğu özellikle de Wingsuit’in bir o kadar da geriyor ancak bu noktada da oldukça başarılı bir şekilde kafa dağıtmanıza yardımcı oluyor. ‘Acaba o elektrik direğinin içinden geçebilecek miyim?’ derken bütün dert tasa bitiyor.

SSX’den sonra kış sporları konusunda epey bir süre açık olmuştu. Tabii ki zamanında SSX’in verdiği tadı şimdi Steep vermiyor. Örneğin; SSX’den sonra Steep’in oynanışı, kontrolleri ve özellikle hareketleri pek doyurucu gelmiyor ya da pek kapsamlı değil diyeyim. Ancak Steep bu kapsam açığını diğer extreme sporlarla kapatmaya çalışıyor. SSX, bir nevi Tony Hawk’s Pro Skater tadı veriyorken Steep daha ciddi bir spor oyunu havasında. Açıkçası Steep’in havasında biraz tutarsızlık var. Eğer düz, paketsiz bir biçimde oynarsanız, ne eğlenceli ne de ciddi gelecek oyun size. Çünkü paketsiz versiyonunda oyunun amacı çeşitli etkinliklerle seviye arttırıp yeni dağlar açmak.

Bir de Mountain Story isimli etkinlikler var, bunlar genelde sponsor etkinliği tadında. Örneğin; Solomon’un bir çekimi oluyor, rehber bir sporcuyu takip ediyorsunuz etkinlikte. Daha sonra başarıyla tamamladığınız takdirde Salomon’un bir eşyası (Örneğin çantası, şapkası veya montu) açılıyor. Bir de Salomon’un sponsorluğundaki bir yarış veya etkinlik açılıyor. Genel olarak düz versiyonunda amaç seviye artırıp yeni dağlar açmak.

Oyuna da Alplerde başlıyoruz.  Bu arada şapka, çanta, mont filan bahsettim fakat sanmayın ki karakter yaratmada tamamen özgürsünüz. Hazır karakterler var, profesyonel sporcular, yalnızca onların eşyalarını değiştirme şansına sahipsiniz ki eşyalarını da kendiniz özgürce yaratamıyorsunuz, yalnızca hazır olanlardan satın alabiliyorsunuz. Belki de kendi karakterimizi yaratabilsek daha hoş olurdu.

Paketler

Yukarıda düz versiyonundan bahsetmiştim, dediğim gibi ne eğlenceli ne de ciddi bir oyunla karşı karşıyaydık düz versiyonda. Paketlerde de durum değişiyor. Öncelikle Season Pass ve Road to the Olympics eklentisiyle oyunu oynadığımı belirtmekte fayda var. Road to the Olympics bir anda oyuna gayet ciddi bir hava katarken Season Pass, özellikle de Winterfest paketi, oyuna oldukça Tony Hawk’s havası katmış durumda (Ya da ‘Çılgın’ bir hava diyeyim. Artık Tony Hawk’s’ı ne olarak nitelendiriyorsanız). Bu nedenle de oyunda bir tutarsızlık olduğunu söylemeliyim. Sanki tam olarak oyunun yapımcıları da Steep’in ne tarz bir oyun olacağına karar vermemişler gibi.

Gerçi en son çıkan paketin Road to the Olympics olduğu düşünülürse bu paketin olimpiyat sevdalılarını çekmek amacıyla yapılmış olduğu çok aşikar. Road to the Olympics, oyuna daha derin bir hikaye ve amaç katıyor şüphesiz, ancak daha da ciddi bir hava kattığını da söylemek zorundayım. Bu nedenle de bir zamanında bir SSX sevdalısı olarak ciddiyetten eser olmayan Winterfest pakedini daha çok beğendiğimi söylemeliyim. Ancak yine de Road to the Olympics’in de oynanması gereken bir eklenti paketi olduğunu söylemeliyim. Çünkü oldukça farklı bir deneyim sunuyor bizlere. Bir de dediğim gibi oldukça derin bir hikayesi var, ayrıca önce antrenmanlar daha sonra da yarışmalar ile oyun daha belirgin bir amaca kavuşuyor.

Winterfest’de de yine yeni bir hikaye geliyor karşımıza. Burada da amaç çılgın kostümler içerisindeki ‘Boss’ları yenmek. Yani bu boss yarışları diğer yarış oyunlarındaki gibi yoğun mücadeleler içermiyor ancak yine de kendince eğlenceli bir etkinlik olmuş bence. Nitekim Season Pass ile gelen kızak sporunu da Winterfest’de kullanabilmek oldukça eğlenceli.

Minik Teknik Detaylar ve Oynanış

Ubisoft’un en beğendiğim yönü mekan çizimleri ve bu oyunda da yine bu konudaki başarıları devam ediyor. Hatta şu anki oyun firmaları arasında Ubisoft mekan çizimlerinde en başarılı bulduğum firmalar arasında yer alır. Steep’de de yarışmasanız dahi etkinlik ararken durup manzarayı izlemek bile çok büyüleyici. Oyunda harita olarak Alaska, Alpler ve daha niceleri ile (Coğrafyam çok kötüdür affedin) birlikte Road to the Olympics ile gelen Japonya yer alıyor. Japonya haritasını açmak için belirli bir seviyeye gelmek gerekmiyor, paketi alır almaz Japonya haritası da açılıyor. Bu haritalar içerisinden favorim kesinlikle Japonya’dır. Özellikle de karlar içerisindeki sakura ağaçları oldukça etkileyici gözüküyor.

Tabii bu övgüden sonra şunu da belirtmeliyim ki Ubisoft’un karakteristik özelliği buglar da Kambersiz düğün olmaz diyerek karşımıza çıkmaya devam ediyor. Ama alıştık artık. Bugları bir kenara bırakırsanız oynanışın gerçekten çok zor olduğunu belirtmeliyim. Oyuna başladığım ilk etkinlikte bile, ki kolay seviye bir etkinlik olmasına rağmen, etkinliği başarıyla tamamlamak için tekrar tekrar tamamladım. Nitekim oyunu bilgisayarda oynuyorum, baktım klavyeyle olmayacak kol takayım dedim, kola rağmen kontroller epey zor. Seviyelere alışmak epey sürüyor. Kolay seviyeyi dahi tek oynayışta tamamlamak için birkaç etkinlik geçmesi gerekiyor. Bir de Freestyle etkinliklerde açıkçası ben snowboardı tercih ediyorum, kayak bana oldukça zor geldi oynanış olarak. Ama oyunda kontrolde en çok zorlandığın spor dalı hangisi derseniz tereddütsüz size paraşüt cevabını vereceğim.

Genel Değerlendirme

Yazımın başında da belirttiğim gibi aslında amacım mutlaka almanız gerekir deyip acayip sıkı bir inceleme yapmak değil, kış temalı, kafa dağıtacak ve huzurlu bir oyunu sizlere tanıtmak, belki biraz da detaylandırmaktı. Nitekim kışın oynamaya çok yakıştırdığım extreme spor oyunlarını seviyor ve SSX’den beridir de bu türü özlediyseniz Steep sizlere hitap eden bir oyun olacaktır diye düşünüyorum. Zaten indirimlerde de epey fiyatı düşüyor, indirimli fiyatına değecek bir oyun. Season pass ve Road to the Olympics eklentisini de konsol fiyatlarına kıyasla epey komik bir fiyata aldığımı da belirtmekte fayda var.

Dediğim gibi oyunun arkasındaki fikir güzel fakat ortaya darmadağın ve daha da geliştirilmeye ihtiyacı olan bir oyun çıkmış. Mesela kendi karakterimizi yaratıp onu geliştirmeye yönelik bir oyun olsaydı daha keyifli ve daha amacı belirgin bir oyun olurdu. Sanıyorum oyunu ‘Mutlaka almanız gerekir’ seviyesinden ilgiye bağlı bir oyun seviyesine getiren de bu. Bu nedenle de extreme sporlara ilgili olanlara, kışı bir kar tanesine değmeden (değemeden) hissetmek isteyenlere önerilir efendim.

Not: Görseller kendi oyun içi fotoğraflarımdan oluşmaktadır.

Yorumlar