Çukur – Sayfa 35 ve 36
Kabile Reisi’nin kulübesinden dışarıya taşan azarlama bağırtılarına bir tokat sesi eşlik etti. Şaklama, gecenin sessizliğinde insanın içini cızlatacak kadar yoğundu. Yıldızları seyreden İzci’nin yanına oturdum. Aramızda -birbirimize benzesek bile ayrı dünyaların insanları olduğumuzun bilincinde- bir selamlaşma yaşandı. “Sarışın’ın yerinde olmak istemezdim,” dedim başımla Reis’in kulübesini işaret ederek.
Gülümsedi. “Faydası yok. Bunlar daha önce de yaşandı.”