Game of Thrones dizi-kitap karşılaştırmasının dördüncü bölümüne hoşgeldiniz. Bu bölümde, dizinin ikinci sezonunun sekizinci bölümüne kadar olan kısımla ilgileneceğiz. Her zaman olduğu gibi, izlemediyseniz ya da okumadıysanız Spoiler‘lara hazırlıklı olun.

Bir önceki yazıda Theon’un iki ailesi (Greyjoylar ve Starklar) arasında seçim yapmaya zorlanmasından bahsetmiştik. Dizide Theon’a hak vermek zor, yanlış anlamayın kitaplarda hak vermek kolay falan değil ama iç sesini duyduğunuz bir karakterin, belli seçimleri neden yaptığını anlamak daha kolay, hak vermesek bile. Theon Winterfell’i ele geçirdiğinde Reek isimli, Ramsay Snow’un (Roose Bolton’un piçi) hizmetçisini tutsak edilmiş olarak buluyor.

Şimdi burada biraz backstory girmek lazım. Roose Bolton savaşa gidince, Ramsay Snow kuzeyde kendi kafasına göre iş yapmaya başlıyor. Bunlardan en belirgini de; Hornwood Lord’u ölünce Hornwood topraklarına girip, Leydi Donella Hornwood’u kendisiyle evlenmeye zorluyor. Ramsay’i Hornwood Lordu yapan belgeler imzalatıldıktan sonra, kadıncağızı bir  kuleye kapatıp açlıktan ölmeye mahkum ediyor.

Bu olayların üzerine Rodrik Cassel, Ramsay’in peşinden gidiyor. Bundan kurtulmak için hizmetçisi Reek ile kıyafetlerini değiştiriyor, bunun sonucunda da Reek, Ser Rodrik tarafından öldürülüyor. “Reek” (yani kılık değiştirmiş Ramsay) tutsak olarak Winterfell’e götürülüyor ve onu orada bulan Theon, onu kendi hizmetçisi yapıyor.

Theon kendisini Winterfell prensi olarak belirlediği süreçte, Ramsay’nin onun kafasına soktuğu şeylere uyuyor. Örneğin Theon, Bran ve Rickon’u bulamayınca çiftçinin çocuklarını öldürüp, onlarmış süsünü verme fikrini aslında Ramsay’den alıyor. Reek’in aslında Ramsay olduğunu, çok daha sonra anlıyoruz. Dizide bu öğeyi kullanmama sebepleri, Reek ismini gelecek sezonlarda “başka bir karakterle” (anlayan anladı) karıştırmamamız için olsa gerek.

Catelyn’e gelirsek, Jaime’yi serbest bırakma hikayesi tamamen farklı. En basitinden Jaime, Riverrun’da hapis, Brienne ile onu kaçırmak için oldukça uğraşıyorlar. Dereden gemiyle kaçmaya çalışıyorlar, yolda başlarına gelmedik şey kalmıyor. Peşlerinden gelen bir gemiyle oldukça güzel anlatılmış bir dövüş sahnesi dahi var, okumanızı öneririm. Dizide bu kısımlar zaman ve bütçe kısıtlamasından dolayı atlanmış. (Daha ne Riverrun gördük ne Storm’s End.)

Robb’un Catelyn’e “Bana sormadan yaptın çok kızdım sana” muhabbeti gerçekleşmiyor, zira Robb bu olay olduğu sırada aslında Riverrun’da bile değil – Crag’de Jeyne Westerling ile kaynaşıyor. Burdan sonra olan kısım, aslında üçüncü kitapta oluyor. Robb Riverrun’a dönünce annesine kızmıyor, aksine onu affediyor – çünkü kendisi de büyük bir hata yapmış, Jeyne Westerling ile evlenmiş (“Annecim seni affediyorum çünkü herkes hata yapabilir dime, ha bu arada ben de Frey’lerle anlaşmamızı bozup evlendim”).

Gelgelelim Arya’ya. Arya’nın Jaqen’e verdiği isimler az çok aynı, ama dizide “Weasel Soup” olayı tamamen esgeçilmiş. Arya, Jaqen’den onu kaçırmasını istemiyor, aksine ondan tutsak olan kuzeyli askerleri ve sorgulanan köyüleri kurtarmasında yardım istiyor. Hot Pie ile mutfaktan kaynar çorba çalıyorlar, bu çorbayı da Jaqen’in (ve Rorge ve Biter’ın) yardımıyla muhafızların üstüne döküyorlar falan. O sırada Arya, Weasel ismini kullanıyor – kurtarılanlar da bu olaya “Weasel Soup” (Gelincik Çorbası) adı veriyor. Tabii sonra Roose Bolton ve adamları Harrenhal’a geliyor, Arya’da ona hizmetçilik etmeye başlıyor (bu kısmı Tywin ile değiştirip kronolojide geriye atmışlar). Jaqen daha sonra ona demir parayı verip, bir daha yardıma ihtiyacı olursa, herhangi bir Braavos’luya paraya gösterip”Valar Morghulis” demesini söylüyor – bu vakitten sonra Arya bu sözleri her birisini öldürdüğünde kullanıyor.

Jon Snow ve Ygritte ile olan imtihanına gelirsek; Jon aslında Ygritte’i tutsak almıyor, onu serbest bırakıyor ve Qhorin’in yanına dönüyor. Qhorin’e kızı serbest bıraktığını söylediğinde ise Qhorin ona kızmıyor, hatta unutmayacağı bir hayat dersi bile veriyor insanlık hakkında. Yabanıllar onları günlerce takip ediyor ve bir bir Qhorin’in adamlarını öldürüyorlar, ta ki geriye Qhorin ve Jon kalıncaya kadar.

Kıstırıldıklarında yabanıllar “Gece nöbetçilerine ihanet edip bize katılmak isteyeniniz varsa çıksın gelsin” gibi bir öneride bulunuyor, Qhorin de Jon’a bunu kabul etmeyi ve yabanılların arasına sızmayı emrediyor. Jon istemsiz bir şekilde emirlerini yerine getiriyor sonra da Ghost’un yardımıyla yabanılların gözü önünde Qhorin’i öldürüyor.

Dany’nin Qarth’taki sıkıntıları dizide çok farklı. Kitapta ejderlerini kimse çalmıyor, onu House of the Undying’e getirmek için farklı yöntemler kullanıyorlar. Xaro Xhoan Daxos’un onunla evlenmek istemesi aslında evlilik yeminlerinde Ejderlerinden birini ondan alabilmek için olduğu ortaya çıkıyor. Qarth kısımları dolayısıyla kitaptan çok daha farklı ama bunlardan bir sonraki bölümde daha detaylı bir şekilde bahsedeceğim.

Şimdilik bu kadar, kitap ve dizi arasında irili ufaklı, bir çok farklılık daha var ama hikayeyi büyük yönde etkileyen şeyler olmadığından bahsetmiyorum – kitabı buraya yazacak değilim sonuçta.

Bir dahaki yazıya kadar, Valar Morghulis.