Marvel Süper Suçlu Dosyaları: Elektra

Kıpkırmızı kostümü, siyah saçları ve şimşek hızıyla kullandığı sai hançerleriyle ünlenmiş olan güzeller güzeli suikastçi Elektra gerek görünüş, gerek kullandığı silahlar, gerekse çizgi roman dünyasına kattığı etki açısından şimdiye kadar çizilmiş en ilginç karakterlerden biridir. Yunan asıllı bir ninjadan bahsediyoruz. Frank Miller’ın yarattığı bir karakterden de daha azını bekleyemeyiz zaten.

Öncelikle belirteyim, özellikle 70’ler sonu ve 80’ler boyunca dizilerde süregelmiş birkaç furya vardır; senaryodaki esas kadın ve erkek arasındaki yılan hikayesine dönen platonik aşk, tek bölümde harcanıveren nice fikirler ve en fenası; tek bölümlük, asi, baştan çıkarıcı, genellikle esas oğlanın aklını alıp hem değişiklik olması, hem de ana kadın karakterle arasına drama girmesi için tasarlanmış “kötü” kadın karakterler. İşte Elektra da bunlardan biri olarak planlanmış, ancak hikayesine musallat olmuş aşırı seksizme rağmen, yaradılış amacını aşarak çizgi roman dünyasında kendine bir yer edinmiştir.

Elektra_2

Elektra, 1981’in hemen başında, Daredevil’ın #168’de ortaya çıkar. Karakter tutunca, etkisi tek bölümle sınırlı kalmaz ve Daredevil maceralarında sık sık görünmeye başlar. Fiziği son derece dikkat çekicidir; çarpıcı kırmızı kıyafetler, kırmızı bandana, Egeli oluşundan kaynaklanan siyah uzun saçlar, kemikli yüz ve kıvrak bir vücut, silahlar başta olmak üzere araya ustaca serpiştirilmiş bol Japon kültürü esintisi.

Yani karakterin görünüşünü tek bir kültürle özdeşleştirmek mümkün değildir, son derece özgündür. Mayoyla Ninja olma kafası, 300 Spartalı’nın da sadece slip giydiği düşünüldüğünde çok da yadırganmamalıdır bence (Aynı ekolden gelen Psylocke’a şimdilik girmiyorum, kendi dosyasında ele alırım). Frank Miller, karakteri yaratırken dönemin ünlü kadın vücut geliştirme uzmanı Lisa Lyon‘dan ilham almıştır. Bu ablamız da işe Japon dövüş sanatlarıyla başlamış ve sonradan vücut geliştirmeye merak sarmıştır.

Elektra'ya ilham veren Lisa Lyon.

Elektra’ya ilham veren Lisa Lyon.

Bu konuda uzmanımız Fasih Sayın olmasına rağmen, karakterin kullandığı silaha da değineyim: Sai, yaklaşık 30 cm uzunluğunda, biçimi orta sapı uzun çatalı andıran bir tür bıçaktır. Okinawa kökenli hafif bir silah olan sai, daha çok savunma amaçlı kullanılır. Ninja Kaplumbağalar’dan Raphael’in de bunu tercih etmesi, sanıyorum ki kaderin cilvelerinden biridir. Özellikle Mummy Returns’ü hatırlayanlar bilir, Anck-Sun-Amun ve Nefertiri de çift sai kullanarak dövüşüyorlardı. Şahsen epey estetik bulduğum ve sevdiğim bir silahtır. Zarafeti nedeniyle bir kadına verilmesi en uygun öldürme araçlarından olduğu kesin. Elektra’nın fiziği ve kullandığı çift sai, nedense bana hep Ali Baba ve Kırk Haramiler masalında hançerleriyle raks ederek adam öldüren cariye Mercan’ı hatırlatmıştır.

Elektra Adı Tanıdık Geliyor?

Gelir tabii, Yunan mitolojisinden ya da psikolojiden hatırlayabilirsiniz. Elektra, Yunan mitolojisinden çıkıp Sophokles ve Vergilius gibi antik dönem yazarların trajedyalarına konu olmuş bir kadın figürüdür. Hikayesi kısaca şöyledir; Elektra, Mycenai (Miken) Kralı Agamemnon ile Kraliçe Klytemneistra’nın kızıdır. Agamemnon, Troya’ya savaş açan başlıca krallardandır, ama rüzgar uygun olmadığı için hazırladığı koca donanma hareket edemez. Bunun üzerine kral, büyük kızı Iphigeneia’yı Artemis’e kurban eder ve gemiler yola çıkar. Nitekim Iphigeneia, Klytemneistra’nın en sevdiği kızıdır ve kraliçe, kocası on yıl sonra zaferle döndüğünde intikamını alır; aşığıyla birlikte Agamemnon’u öldürürler. Elektra, savaşçı kral olan babasına hayran büyümüştür ve erkek kardeşi Orestes’i babasının intikamını almaya zorlar. Orestes Elektra’nın istediğini yerine getirir, ancak öz annesinin canını aldığı için delirir. İşte psikolojide kız çocuklarında baba figürüne aşka varan hayranlık ve anneyi rakip olarak görme şeklinde tanımlanan Elektra kompleksinin adı buradan gelir.

Orestes'in arkasında Elektra'yla Klytaimnestra'yı öldürüşü.

Orestes’in arkasında Elektra’yla Klytaimnestra’yı öldürüşü.

Frank Miller, bu metaforları fazlaca kullanmıştır; Elektra Natchios aslen Yunanlıdır ve Ege Denizi’ndeki bir adada doğmuştur (hangisi olduğu söylenmez, ama ne önemi var ki, çoklar) ve üniversiteye kadar son derece rahat bir hayatı olmuştur. Babası Amerika’da Yunanistan büyükelçisi olan Hugo Natchios’tur. Elektra’nın annesi, ona hamileyken mafya tarafından öldürülmüştür. Daha sonra, annesinin ölümünden sorumlu olan kiralık katilin erkek kardeşi Orestez tarafından tutulduğunu öğrenecektir. Ancak Orestez’in kız kardeşiyle hiçbir sorunu yoktur; annesinin ölümünü affettirmek için onu korur ve Elektra: Root of Evil adlı macerada, kız kardeşinin savunma sanatlarına adım atmasını sağlayan kişi O’dur.

Erkek kardeşi bir yana, Elektra’nın Hugo’yla ütopik bir baba kız ilişkisi vardır; kız evladını bol kepçeden hediyeler ve ilgiyle şımartan baba ve annesinin ölümünden sonra ona iyice bağlanan bir kız çocuğu. Nitekim Frank Miller 1986-87 arasında yayınladığı Elektra: Assassin’de bu olumlu noktayı da karartmış, Elektra babası tarafından taciz edilip edilmediğini hatırlayamayan karışık bir psikolojiye bürünmüştür.

Elektra_4

Klasik hikayede Elektra babasıyla Amerika’ya gelir ve hukuk fakültesinde Matt Murdock’la tanışıp çıkmaya başlarlar. Ancak nüfuzlu bir adam olan babası teröristler tarafından kaçırılır ve Matt’in kurtarma girişimine rağmen öldürülür. Bu Elektra’ya korkunç bir travma yaşatır; Matt’ten ayrılır, okulu bırakır ve kendini Uzak Doğu ülkelerine vurarak dövüş sanatları öğrenmeye başlar. Bu Matt için de berbat bir deneyimdir, çünkü hem ilk kahramanlık girişimi fiyaskoyla sonuçlanmış, hem de uğruna ilk kahramanlık girişimini yapacak kadar sevdiği kızı kaybetmiştir.

Bu yazı, "Süper Suçlu Dosyaları" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Yorumlar