Modern Zamanın Absürt Aşk Hikayeleri: Man Seeking Woman

“Neden Man Seeking Woman’a bir miktar Woody Allen tozu katılmış dedim?” Amerikan toplumunun Woody Allen’dan beri genel bir yargısı var galiba. O da filmlerinde başta kendi olmak üzere Yahudi, genel olarak bakıldığında çirkin, toplumdan dışlanmış ya da kendi içinde arayış halinde olan tipleri alıyor; filmlerinde onlara güzel kadınlar veriyor; onlarla bir çeşit savaşa sokuyordu. Yani o geleneksel dönemin ilişki analizi Woody Allen karakterlerinin elinden çıkmaydı. Şimdi ise yine hemen hemen aynı şekilde bir Yahudi genç var, bu genç toplumdan dışlanmış ve sürekli hayatı bir oraya bir buraya sallanıyor. Ardından sürekli güzel kadınlar da geliyor. Tek fark Josh’ın dünyasının aşırı modernleşmiş, robotlaşmış ve tektipleşmiş olması. Ama kesinlikle anımsattığı şeyler aynı.

960

Man Seeking Woman’ı açıklarken aslında fantastik demek doğru değil gibi görünüyor. Daha iyi ve ayrıntılı bir açıklama yapmak gerekirse; Josh’ın hayalinde canlandırdığı olayları canlı bir şekilde görüyoruz. Sanki ilişki uzmanı bir nerd var karşımızda ve günlük hayatını yaşarken durmadan ilişkiler üzerine hepimizin bildiği tespitleri hayalinde canlandırıyor ve birileri de bunu gerçekleştiriyor. Bunlar olurken de siz “Aha! Bunu ben de yaşamıştım.” gibi tepkilerinize engel olamayabiliyorsunuz. Yani bu diziye fantastik diyebilmemiz için kendi içerisinde belirli kuralları olması gerekiyordu. Ama öyle bir durum olmadığına göre “absürt” dememiz çok daha mantıklı olacaktır. Örnek vermem gerekirse; Liz bir gün Josh’ı bir kızla tanıştırmak için yemek ayarlıyor, ama gelen kız bir troll. Tahmin edebileceğimiz üzere oraya gerçekten bir troll gelmiyor ama Josh’ın gözünde o bir troll. Başka bir örnek vermek gerekirse; Josh’ın kız arkadaşlarından biri, misafir olarak eve yakın bir arkadaşının geleceğini söyler. Gelen kişi ise bir penis canavarı olan Tanaka’dır. Bariz olarak, aslında gelen kişinin normal bir insan olduğunu ama Josh’ın kafasında dönenlerin absürt ötesi olduğunu söyleyebilmemiz mümkün.

47375074.cached

“Diziyi neden sevdim?” sorusuna gelirsek; Çünkü karşınıza ne zaman, nerede, ne çıkacağını asla kestiremiyorsunuz. Kendinizi bir anda Gerçek Kesit’ten bir bölümde de bulabilirsiniz, bir kamu spotunda da bulabilirsiniz. Bir korku filminin içine de düşebilirsiniz, bir polisiyenin de. Ve bunları söylerken kesinlikle mecazi bir anlam çıkarmamanızı, dümdüz anlamlar çıkarmanızı öneriyorum. Dizideki en önemli öge bu çünkü. Birisinin espri yaptığını ya da lafın gelişi konuştuğunu düşünürken, pat diye söylenilenler gerçek oluveriyor. Kimse de durup “Bu niye oldu şimdi?” deme hakkını kendinde görmüyor, gayet normal karşılanıyor. Yani kısaca sizin durup dinlenmenize bile izin vermeden sürekli dönen bir hareketliliğin içine dalıyorsunuz , ki bu da kulağa yorucu gelse de aslında şahane bir şey. “Man Seeking Woman’ın neresini beğenmedim?” sorusuna geldiğimizdeyse aslında çok fazla bir şey bulup sunamıyorum. Ama bazen absürtlüğün dozunu kaçırdıklarını ve abartının nirvanasına ulaştıklarında sizin de rahatsız olacağınızı söyleyebilirim. En olmadık yerde fışkıran belaltı şakaları da söylemeden geçemiyorum. Ama yine de günümüzde teknolojiye bağımlı ve robotlaşmış haldeki ilişkileri o belaltı espriler sayesinde daha iyi yansıttıkları kanısına varıyorum. Ayrıca dizide yer alan konuk oyuncuların da sizi şaşırtacağına ve sevindireceğine eminim. Aralarında Vanessa Bayer, Sarah Gadon, Liane Balaban, Maria Thayer, Carrie-Anne Moss ve Minka Kelly gibi tanıdık yüzleri görmek mümkün. Zaten her bir sezonu 10’ar bölümden ve her bölümü 20’şer dakikadan oluşan Man Seeking Woman’ın kesinlikle izlenmesi gerektiğini ve asla zaman kaybı olmayacağını da rahatlıkla savunabilirim.

Yorumlar