Modern Zamanın Absürt Aşk Hikayeleri: Man Seeking Woman

Modern aşkları fantastik hale getirip bir miktar da Woody Allen tozu katan komedi dizisi Man Seeking Woman, uzun zamandır ihtiyaç duyulan bir yapım olma niteliğini taşıyor. Bayağı genç bir yüz olan ve Inside Out senaryosu ile azıcık da olsa tanıdığımız dizinin yaratıcısı Simon Rich, peşine Jay Baruchel’i, Eric André’yi ve Britt Lower’ı da takmış ve ortaya inanılmaz bir iş çıkartmış. Man Seeking Woman’ı fantastik-romantik-komedi gibi bir sınırlandırmaya koymak istemesek de tür olarak bunları içerdiğini söyleyebiliriz. Ama bana kalırsa içerisinde korku, gerilim, polisiye, bilim-kurgu, drama, savaş; kısaca saymakla bitmeyen bir içerik bulunuyor. Tabii ki tüm bunları bünyesinde barındırırken günün sonu komediyle bitiyor her zaman. Dizi zaman zaman tökezlese de şimdiden 2 sezonunu bitirip 3.süne doğru yelken açmış durumda.

Ghostbusters-Footage-6

Man Seeking Woman’ın ilk bölümünde Josh (Jay Baruchel),  sevgilisi Maggie’den (Maya Erskine) ayrılmasının ardından artık hayatta ne yapacağını bilemeyen 28 yaşında bir genç olarak görürüz. Ayrılığının ardından bir sezon boyunca Maggie’ye geri dönmek için çabalayacaktır ama bu çabasının sonu dünyayı uzaylı istilasına kadar götüren bir yolculuk olacaktır. Bu sırada Josh, en yakın arkadaşı Mike (Eric André), ablası Liz (Britt Lower) ve annesi Patti’nin (Robin Duke) Josh’ın bir ilişkisi olması konusunda yarattığı toplum baskılarıyla, işkencelerle vs. çeşitli savaşlar vermek zorunda kalır. Bir sezon boyunca başına gelmeyen kara bahtlı kör talihli Josh, 2. sezona geldiğinde yeni bir sayfa açar. Yine birkaç bölüm Josh’ın ölümüne tökezlemesini, hayat tarafından sürekli itilip kakılmasını, rezil duruma düşmesini, gerektiğinde arabasıyla sevgili olmasını izlerken tabii yeni birileri çıkar karşısına. Bilgisayar oyunu tasarımı üzerine aldığı derslerin ardından, kendisini hayallerine el sallarken gören Josh, “Ben buyum işte, çok da şey etmemek lazım.” diyerek, onun büyük adam olmasını isteyen herkesi bir bir savuşturur ve kendisini yeniden eski ofisindeki ofis müdürlüğü işine ve hem ofis arkadaşı hem hoşlandığı kız olan Rosa’nın yanında bulur. Josh’ın ilk sezondaki takıntısı Maggie’nin yeni sevgilisi Hitlerken, Rosa’nın sevgilisi Jesus oluyor. Yani Josh’ın nasıl ezildiğini, nasıl kader kurbanı olduğunu siz düşünün. Neyse ki tam bunu da atlattı derken bu kez de Mike’a toslayan Josh, sürekli her yerde cast ajansından tuttuğu şarkıcı hanımlarla “I’m cool with it.” diyerek müzikalli bir şekilde Mike ve Rosa’nın peşinden koşuyor. Ama bu sezonu da şükürler olsun ki Josh’ın beyin ya da kalp ölümü gerçekleşmeden harika bir sonla atlatıyoruz.

MAN SEEKING WOMAN -- Episode 9: "Teacup" (Airs Wednesday, March 11, 10:30 PM e/p). Pictured: Britt Lower as Liz, Matt Lucas as Igor, Josh Meyers as Frankenboyfriend. CR: Michael Gibson/FXX

Genel olarak dizinin her bölümü Josh ve aşk hayatı üzerine olsa da bazı bölümlerde Josh yerine Liz ya da Mike başrolde olabiliyor. Liz, Josh’ın çok zeki ve başarılı ablası rolündeyken; Mike, dünya üzerindeki bütün kızlara sarkıntılık edebilecek derecede korkunç bir arkadaşı canlandırıyor. Liz bölümlerinde aşırı eğlendiğimi de söylemek istiyorum. Bir bölümde Noel babayla çıkmaya başlarken, bir diğer bölümde Victor Frankenstein olup kendi istediği özelliklerle dolu olan bir erkek arkadaş yaratıyor (tabii yanlışlıkla bir gay yaratmış oluyor). Mike’ı ise izlemekte oldukça zorluk çekiyorum, sürekli belaltı esprilerden bıkmış olanlar da benimle aynı fikri paylaşacaktır eminim.

Yorumlar