Geldik Dananın Kuyruğunun Koptuğu Yere

Daha önce de belirttiğim gibi, Mary Sue tanımı yıllar içinde değişim geçirmiştir. Bu bölümde vereceğim örnekler, Mary Sue’nun GÜNÜMÜZDEKİ alt kültür tanımına uyanlar arasından derlenmiş olacak.

Şimdiden kuyruğuna basacağım fanboylardan özür dileyerek başlayalım:

Bella Swan (Twilight)

Stephanie Meyer’in romanlarına resmen kendi yansıması olarak yerleştirdiği ve günümüzde Mary Sue’nun en bariz örneği diyebileceğim karakter kesinlikle Bella Swan’dır. Sırf sosyolojik merakımdan tüm filmleri izlemiş olsam da, kendimi şu soruyu sormaktan alamıyorum: “NEDEN?”

Bella Swan ve Edward Cullen – Twilight: Breaking Dawn Part 2 (2012)

• Dış Görünüş: Koyu renk saçlarına rağmen soluk bir teni vardır.
• Geçmiş: İnsan ve vampir toplulukları arasında kalma durumu.
• Yetenekler: Hiç bir yeteneği ya da onu özel yapan bir şeyi olmamasına rağmen hikayenin merkezindedir.
• Kusurlar: Şirin ve mazur görülebilecek bir hantallığı vardır.
• İlişkiler: Bu maddeye açıklama yazma ihtiyacı bile duymuyorum açıkçası! Ama sonunda seçtiği sevgili Edward’ın da bir Marty Stu olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim.

Drizzt Do’Urden (Forgotten Realms)

Açıkçası kendim de bir fanı olduğumdan kelli Drizzt’i Marty Stu olarak ilan etmeden önce çok düşündüm. Ama biraz düşününce kriterlere en az Bella Swan kadar uyduğunu gördüm:

The Dark Elf Trilogy – Sojourn (1991)

• Dış Görünüş: Doğuştan menekşe rengi gözleriyle ırkının kalanından farklı bir görünüşü var.
• Geçmiş: Geçmişinde yaşadığı trajediler anlatmakla bitmez. Ayrıca hem drow hem de yüzeydeki diğer topluluklar arasında kendine yer bulamıyor olmasını da gözden kaçırmayalım.
• Yetenekler: Daha çocuk yaşlarında abartı yeteneklerinden ve akademide akranlarından nazaran ne kadar başarılı olduğundan bahsedilir.
• İlişkiler: Hiç bir zaman birden fazla kişiyle aşk yaşamamış olsa da elinde büyüyen Cattie-Brie’yle yaşadığı ilişki çok bariz olmasa da bir miktar Marty Stu belirtisi gösteriyor.
• Kusurlar: Drizzt’in avcı yönünün ön plana çıktığı dönemler aslında bence onu okuyucuya karizmatik gösterme amacı güdüyor gibiydi.

Scarlet O’Hara

Evet, burası bir alt kültür sitesi ve 1936’da Margaret Mitchell tarafından yazılan ve sonra da beyazperdeye uyarlanan Gone With The Wind (Rüzgâr Gibi Geçti) adlı filmin içerik dışı göründüğünün farkındayım. Ancak Scarlet O’Hara karakteri, Mary Sue yaftalamasının ilk dile getirildiği 1973 yılından tam 37 yıl önce de bu tür karakterlerin varlığını kanıtlaması açısından kesinlikle harika bir örnek.

Scarlet O’Hara rolünde Vivien Leigh – Gone With The Wind (1939)

• Dış Görünüş: Kitaplarda kendinin güzel bir kadın olmadığını söyleyen Scarlet O’Hara’nın “manolya beyazı” teni ve “çarpıcı bakışları” vardır. Bak sen!
• Geçmiş: Mükemmel ailesi ve evi savaş nedeniyle yıkılmıştır. Sevdiği erkek tarafından terk edilmiştir.
• Yetenekler: Duruma göre esneklik sağlaması ve kararlı oluşu gibi yaşadığı dönemde hayatta kalmasını sağlayan nitelikleri vardır.
• İlişkiler: Tüm bencil tavırlarına karşın yanına yaklaşan hemen her erkek ona aşık olur.
• Kusurlar: Takıntılı ve ahlak pusulası sıklıkla kayan bir tipleme olmasına rağmen çevresindeki herkes için çok önemli biri olarak görülür.

James T. Kirk (Star Trek)

Yukarıda da anlattığım gibi; feminist yazarlar tarafından vaktiyle asıl Enterprise’ın muhteşem kaptanı James T. Kirk’ün tam bir Gary Stu olduğu iddia edilmiştir. Bana göre haklılar da, ama William Shather’ın canlandırdığı orijinal Kaptan Kirk, 2009’de yenilenen Star Trek’te Chris Pine’ın canlandırdığı versiyona göre Gary Stu olmaya yakın bile değil!

Haydi hep birlikte 2009 itibariyle bayrağı devralan Chris Pine Kaptan Kirk’ünü inceleyelim:

James T. Kirk rolünde Chris Pine – Star Trek: Into Darkness (2013)

• Dış Görünüş: Çok aman aman dünya yakışıklısı değil, ama kalın kaşlar, kocaman gözleri var.
• Geçmiş: Tam da zaman kırılmasının yaşandığı anda doğmuş ve babasını kaybetmiş. Normalde babası başında büyümesi gerekirken bu şansı elinden alınmış.
• Yetenekler: Yetenekli olmak ne kelime? Adam öğrenci konumundayken bir yıldız gemisinin komutasını aldı ve Dünya’yı kurtardı. Dahası, normalde alması onyıllar alacak 6 rütbeyi birden ona ödül olarak verdiler! Yuh!
• Kusurlar: Kendisi kadın düşkünüdür. Ama bu da bildiğiniz gibi toplumda çapkınlık olarak adlandırılan ve takdir edilen bir zaaftır.
• İlişkiler: Kadın düşkünlüğüne endeksli olarak bu maddenin altı da fazlasıyla dolu. Elbette filmlerde şimdiye kadar gerçek anlamda gönlünü kaptırmadı. Bekleyip göreceğiz.
• Amaç: İlk filmde boğazına yapıştığı sahnede Nero’nun da söylediği gibi; Kaptan Kirk, alternatif evrende Federasyon tarihine geçmiş başarılı bir adamdır. Sırf bu bilginin ışığında bile onun sırtına önemli bir kişi olma yükü bindirir.

Sanırım bu yazı konuyu yeterince kavrayabileceğiniz hale geldi. Elbette Hunger Games’deki Katniss Everdeen ya da Star Wars’taki Luke Skywalker gibi Mary Sue’ları es geçtiğimin farkındayım. Ama onları ve daha fazlasını da artık yorumlara siz yazıverin. Olur mu?