Korku Yazmak Üzerine Bir Deneme

İyi edebiyatın birinci koşulu, yazarın yazdığı “kafayı” bizzat yaşamasıdır. Her yeni yazara söylenen “Bildiğin şeyi yaz.” ilkesi aslında bu kuralın daha kısıtlı bir yorumudur.  Bilmek, beyinde dönen aktivitelerden sadece biridir ve insan beyninin tam durumunu pek iyi temsil etmez.

Kafa dediğimiz zaman insan beyninin bilgi dışındaki işlemlerini de hesaba katarız. Hatta kullanımın çıkış noktası “bağzı” kimyasalların, beynin iç işleyişini karıştırmasını anlatma ihtiyacıdır. “Bildiğin şeyi yaz” ilkesinin duyu ve güdüleri önemsediği halde, çoğu zaman geçerli olmasının sebebi, duygu ve güdü kısmı ağır basmayan çeşitli kafaların salt mantık ve bilgi kullanarak taklit edilebilmesidir. Pek çok büyük bilimkurgu yazarı geleceğe dair mantıklı çıkarımlarını kötü edebiyat olarak sunup, büyük başarılar elde etmiştir. İşin edebiyat kısmını bilerek yadsıyan bir yazar, bilgisi yettiği ölçüde bu klasik eserleri taklit edebilir. Korku, aşk, komedi gibi kavraması daha zor, güdüden ve duygudan kolay ayrılmayan edebi türler için, kişinin sadece oturup düşünmesi yetmez,  ilgili kafayı bütünlüğüyle bizzat yaşaması gerekir.

Korku, güdü öğesi en baskın olan kafalardan biridir (Farazi ve “ortalama” bir korku hakkında konuşuyorum, yoksa bunun bir yanda örümcek korkusu da var, diğer yanda bağlanma korkusu da var). Korkunun güdüsel davranış temeli çok güçlüdür ki, pek çok düşünür korkuyu akılcı davranıştan tamamen bağımsız paralel bir süreçmiş gibi ele alır. Sadece akılcılık kullanarak doyurucu bir korku deneyimi oluşturmak mümkün değil. Formül ve hesapla oluşturulan korku amaçlı deneyimlerin gözlemcide kalıcı etki yaratmaması da bundan.

Junji Ito'nun Frankenstein Canavarı yorumu.

Junji Ito’nun Frankenstein Canavarı yorumu.

Junji Ito korku hissini seven, çirkinlikten, şekilsizlikten hastalıklı haz alan insan tipindendir. Kendi yaşadığı korkuyu ve tiksinmeyi çok büyük bir başarıyla kağıda aktarır. Çizdiği normal insanlar hep birbirine benzer. Binalar, duvarlar hep karaktersizdir. Normallik asıl çizmek istediği grotesklerin etrafı boş kalmasın diye oradadır. Onun asıl derdi deforme olmuş ve aklını kaçırmış insanlardır (Japon korkusunun görselliğinin ana esin kaynağı atom bombasının insan vücuduna verdiği zarardır). Nasıl ki; 20 yıl öncenin Amerikalı ergenleri Cannibal Corpse albüm kapaklarına bakıp bakıp eğlendiyse, Junji Ito da aynı kafayı hala devam ettirmektedir. Bazı yorumcular Juni Ito’nun bu çocuksu heyecanını öne sürerek, aslında korku mangası değil de, komedi mangası yazarı olduğunu bile iddia ederler. Ama ben bu düşünceyi sevmiyorum, çünkü korkunun ve tiksinmenin de insanı eğlendirebildiğini biliyoruz.

H.P. Lovecraft “Uncomfortably Lutheran” diye özetlenebilecek, sterilize ve bebekleştirici bir beyaz Protestan Hristiyan ortamın ürünüdür. Kadın karakterinden ve kadın üreme organından, Kuzey Avrupa beyazı olmayan ırklardan ve modernleşmenin gittiği yönden ölesiye tırsar.  İlk iki korkusundan ötürü yazdığı eserler hem ırkçı hem cinsiyetçidir. Üçüncü korkusundan ötürü kurgularının apokaliptik bir yanı da vardır. Onun yaşadığı apokaliptik korku, kendi ait olduğu dünyanın yokoluşuna ve bizim dünyamızın doğuşuna tanıklık etmenin korkusudur. Ve bu kontrollü bir tırsma değildir. Dünyanın çivisinin çıktığına ve ciddi ciddi gökten taş yağacağına inanan bir adamın sonu gelmez tırsmasıdır.

Peki iblis sultan Azatoth neye benziyor?

Peki iblis sultan Azathoth neye benziyor?

Çoğu insan için korku geçici bir durumdur. Faydacı olarak bakarsak, korku insanın bazı temel sorunları tanıması ve onlara çözüm bulma ihtiyacı hissetmesine yarar. İnsanların korkuyu oturup roman yazacak şiddet ve uzunlukta yaşaması çok doğal bir olay değildir. Nihayetinde korku yazabilen az miktarda insan ikiye ayrılır. Bir kısmı kendi kendini korkutabilir, diğer kısım da korkuyla yaşar.

Kişi içten gelen bir motivasyonla korku yazmaya kalkıştıysa, içinde korku edebiyatına dönüşecek kıvılcım olma ihtimali zaten var demektir. Korku yazabilmesi için önce kendi korkusunu tanıması lazım. Doğal olan davranış korkunun kaynağındaki soruna çözüm bulmaktır. Korkunun kendisi hakkında oturup düşünmek doğal olmayan bir davranıştır ve bu sebeple insanın korkusuyla yüzleşmesi zordur (Bu sebepten “Abi korku çok satıyor” diye korku yazmaya çalışmak verimsiz olacaktır). Kıvılcım, bu duvarı aşmak için gerekli yol göstericiliği yapmalıdır. Olmayan boşuna kasmasın.

-Junji Ito Japon korku çizgi romanı yazarıdır. Çok sevildiği için amatör tercümeleri bol bulunur.
-“Lovecraft ırkçıydı yea” diye bikbik edenlere kızmayın, onlar ne dediklerini bilmezler. (Luka 23:34)

Yorumlar