Yılbaşı Özel: Farklı Kültürlerden Yeni Yıl Canavarları

Yılbaşı kutlamalarının kökenini anlatan yazımda Noel Baba’nın da çıktığı efsanelere değinmiştim. Ama dünyadaki tek Noel figürü o değil! Bu yazıda dünyanın çeşitli kültürlerinden gelen kış dönümü canavarlarından bahsedeceğim. Özellikle de yılbaşı temalı korku oyunu yazmak isteyen oyun yöneticisi arkadaşlar için iyi bir kaynak olacağı kanaatindeyim.

Noel Baba’nın bugünkü popülaritesinin nedeni, 6 Aralık’taki Aziz Nicholas Günü’nü kutlayan Orta Avrupa göçmenlerinin Amerikalılar’ın dikkatini çekmesidir. Ancak bundan önce, Avrupa efsanelerindeki çeşitli peri ve cin figürleri (özellikle kobold ve elf) evleri dolaşan Aziz Nicholas’ın yanına eklenmiştir. Bunlar Aziz Nicholas’ın yoldaşları olarak geçerler. Noel Baba iyi kalpli aziz olarak uslu çocuklara hediyeler verirken, bu yoldaşlar kötü çocukların icabına bakarlar. Terbiye yöntemleri sopa, kırbaç, torba içine sokup kaçırma, hatta yemeye kadar her yolu içerir.

yule_1

Tabii bunun en büyük nedeni Avrupa hızla Hristiyanlaşırken eski Pagan figürlerinin insanlar üzerindeki etkisinin sınırlanmaya çalışılmasıdır. Samhain yazımda insanların Aos Si’den ne kadar korktuklarını anlatmıştım. “Korkmayın, o periler sizden hiçbir şey alamayacak çünkü artık azizlerimiz var!” fikri insanların kafasına sokulmuş, eski masallar ağır bir Hristiyanlık kisvesi altında bırakılmıştır. Burada temel bir problem ortaya çıkar. Hristiyanlığın kafasında haleyle dolaşan aziz figürleri Karanlık Çağ’ın azgın veletleri üzerinde pek etkili olmaz.“E şimdi çocukları nasıl terbiye edeceğiz? Eskiden periler alır götürür diyorduk?”  Ancak periler artık sindirilmiş birer korku ögesidir. Bakın bunu ben söylemiyorum, Jacob Grimm söylüyor.

Aziz Nicholas’ın yoldaşlarının bir kısmı, bugün Noel Baba’nın yanında dolaşan şirin elfler olarak lanse edilmektedir ki, hediyelik eşya satan dükkanlar para kazansın. Daha karanlık bir neden de, çocuk cinayetlerinin maalesef modern çağ ile başlamamış olmasıdır. Pek çok katilin kendini böyle maskelediğine ve acılı anne babaların çocuklarının dağdan inmiş bir ogre tarafından yendiğine inanmayı daha kolay kabullendiğine eminim. Sapık her çağda sapık. Neyse, şimdi gerçek canavarları bırakıp hayali olanlara geçelim…

Krampus

En bilineninden, yani Anti-Noel Baba diyebileceğimiz Krampus’tan başlıyoruz. Bu arkadaşın çıkış yeri Bavyera. Aziz Nicholas’ın Almanya’da popüler olması 11. yüzyıla tekabül eder. Noel Baba uslu çocukları hediyeleriyle ödüllendirirken, Krampus huş ağacından uzun bir sopa taşır ve yaramazlık yaptığı söylenen çocukların üzerinde kullanmaktan hiç çekinmez. Krampus simsiyah, boynuzlu, toynaklı bir figür olarak Pan ve Faun’u oldukça andırır. Avrupa’nın hemen her ülkesinde, hatta şehrinde muadili bir Noel iblisi bulursunuz. Kökeni tam olarak bilinmemekle beraber görünüşü neredeyse tamamen Wicca inancındaki Boynuzlu Tanrı’yla aynıdır. Boynuzlu Tanrı’nın Şeytan’a dönüştüğü düşünülürse Krampus yine ucuz kurtarmıştır. Hatta sopasının da eski cadı ritüellerinden geliyor olabileceği söylenir.

yule_1a

Şimdi gelelim adetlere. 5 Aralık gecesinde ki buna Krampusnacht (Krampus gecesi) denir, bu boynuzlu abimizin ortaya çıkıp sokak sokak, ev ev dolaştığına inanılır. Türkler kutlamalarda nasıl içip içip halay çekiyorsa, 5 Aralık’ta Avusturya’da millet içip içip Krampus kılığına girer. Ne kadar içersen o kadar iyi koşarsın mantığındaki bu sarhoş gençler, Krampuslauf (Krampus koşusu) etkinliği yaparlar. Bunlara schnapps denilen bir tür meyveli likör ikram etmek adettendir. Bu içkiyi çok seven Krampus’un, ikram edenlere musallat olmayı bıraktığına inanılır. Ayrıca 1800’lü yıllarda insanlar birbirlerini, özellikle de çocukları uyarmak için birbirlerine Krampus figürleri olan kartlar verirlerdi. Bu kartlarda Krampus bazen çocuk döverken, bazense ahlaksız görünüşlü kadınlarla çiftleşirken resmedilirdi. Ya da kapılarının önüne yine çocukları korkutmak için “Bakın 6 Aralık yaklaşıyor, ayağınızı denk alın!” mesajlı altın rengine boyanmış boynuzlar asarlardı.

Kıssadan hisse, kışın Avusturya’da bulunuyorsanız ve boynuzlu ve eli kırbaçlı bir cosplayer üstünüze atlarsa sakın girişmeyin, içki ikram edin. Az medeni olun canım! Sabaha kadar koşturup şafak vakti Gandalf pardon Aziz Nicholas geldiğinde diz çöküp şekerleme ikram ederler, bol bol şeker yiyin. Ancak dikkatli olun, gerçekten dayak yiyebilirsiniz. Son yıllarda artan şiddetten dolayı bütün Krampus’ların bir sayı taşıması kanunen zorunlu hale getirilmiş. Bu sene bir de filmi çekilmiş. Habis Noel canavarlarının en ünlüsü Krampus’tur derken mübalağa etmiyorum. Bakın, bizim Üsküdar Belediyesi bile onu keşfetmiş.

Père Fouettard

Şimdi Fransa’ya geldik. Pére Fouettard (Kırbaççı Baba), Aziz Nikolas’a 6 Aralık’ta eşlik eden, o iyi çocuklara hediyeler verirken yaramazlara kömür yahut dayak dağıtan bir Fransız figürüdür. Hikayesi epey ilginçtir.

1150 yıllarında üç tane zengin çocuk, Hristiyan bir yatılı okula gitmek için yola çıkarlar ve gece bir handa kalırlar. Hancı, karısıyla birlikte çocukları öldürüp soyar. Çocuklara uyuşturucu verip, boğazlarını kestikten sonra onları doğrayıp tuzlayarak etlerini fıçıya bastırır. Aziz Nicholas bunu öğrendiğinde çocukları diriltir. Pére Foutteard da pişman olarak arınmak amacıyla Aziz Nicholas’ın yanına katılır. Başka bir versiyonda ise bu Aziz Nicholas’ın zorlamasıyla olur. Kadına ne olduğu belli değil, ama ölsün tabii canım, ne de olsa günah tohumu.

Bir başka hikaye de 1552’de, bir kuşatma sırasında halk düşman ordusunun kralının (5. Şarlken olduğu düşünülüyor) kuklasını yakarak şehirde sürükleyince, bir grup tabakçıya (hayvan postlarını deri haline getirir bunlar) ilham verir ve çocukları korkutmak için eli kırbaçlı, zincirlerle sarılı bir kukla yaratırlar. Derken şehir özgürlüğüne kavuşur ve bu kırbaçlı kukla Pinokyo misali canlanarak, hırsızları cezalandırmak üzere Aziz Nicholas’a katılır.

1930’larda Père Fouettard Amerika’da Father Flog (Kamçı Baba) ya da Spanky adıyla görülmüştür. Fransız figürle neredeyse aynı olsa da Father Flog’un Noel’le bir alakası yoktu. Hatta Mother Flog diye dişi bir ortağı vardı. İkisi çocukların yaptığı yaramazlıkları cezalandırırlardı; örneğin yalancıların dillerini keserlerdi.

Grýla

Şimdi sıkı durun, İzlanda’ya ve en fenasına geliyoruz. Grýla İzlanda’nın dağlarında yaşayan efsanevi bir dev ya da ogre kadınıdır. Kendisine rahatlıkla kuzeyin Dunganga’sı diyebiliriz. Grýla’nın masallarının çoğu kötü çocukları korkutmak için anlatılır, Snorri Sturluson’s 13. yüzyıl Edda’sında da adı geçer. Buna göre kendisinin 15 kuyruğu, her birine asılı 100 torba ve bunların her birinde 20 kadar haykıran çocuk vardır. Ortaçağda karanlık kış gecelerinde bunun size anlatıldığını düşünün, demek istediğimi anlarsınız. Grýla efsaneleri o kadar başarılı olmuştur ki, 1746’da devlet işe karışmış ve Grýla’lı hikayelerin küçük çocuklara anlatılması yasaklanmıştır.

yule_5

Efsaneye göre bu ablamız 3 defa evlenmiştir. 3. kocası Leppalúði adlı bir Troll’dür. Üstelik bir de şeytani kedisi vardır. Üçünün Dimmuborgir’de bir mağarada yaşadıkları söylenir. Noel yaklaşınca Grýla dağlardan inip yaramaz çocukları aramaya çıkar. Hepsini bulabilme yeteneği vardır. Grýla hiç aç kalmaz. En sevdiği yemek yaramaz çocuklardan yapılmış şöyle sulu bir yahnidir. Bu kedi dışında biraz bizim dev analarını hatırlatır bana. Grýla efsanesi İzlanda’da bir çok hikayede, şiirde, şarkıda ve oyunda görülür, bazen de hikayenin sonunda Hansel ve Gretel’deki cadı misali ölür. Benim fikrimi sorarsanız, İzlanda vatandaşlığı verilecekse kendisine her gün üç öğün yemek pişirmeye razıyım.

Grýla’nın 17. yüzyıla kadar direkt olarak Noel ile ilişkisi yoktu. Ne zaman ki oldu, dişi bir Ogre’den korkutucu, cadı tipli bir kadına indirgendi, birden 13 tane de oğlu oldu. Kimler mi?

Yule Beyleri (Yule Lads)

Evet, Yedi Cüceler’e benziyorlar, değil mi? Yuletide-lads, Yule Lads ya da Yule Men İzlanda folklorunda görülen, günümüzde Noel Baba figürü haline gelmiş karakterlerdir. Eski halleri hırsızlık yapan, Gryla’ya çocuk kaçırmakta yardımcı olan hınzır tiplemelerdir. İzlanda’nın farklı yerlerine göre şakacı veletler de olabilirler, çocuk katili de. Hepsinin ismi ve kişiliği farklıdır. Tarih boyunca kaç tane oldukları değişmiştir, ama son rakam on üçtür, kesin bilgi. Noel’den önceki geceden önce on üç gece boyunca çocukların camlara koydukları ayakkabılara ödül ya da ceza olacak şeyler koyarlar. İyi çocuklara oyuncak, kötülere çürük patates bırakırlar.

yule_monsters_6

Popüler kültürle ilk tanışıklıkları, 1932’de İzlandalı şair Jóhannes úr Kötlum’un Jólasveinarnir isimli şiirinin Jólin Koma (Noel Geliyor) kitabında yayınlanması aracılığıyla olmuştur. Şiir İzlanda halkını kendi kültüründeki Yule ögeleriyle yeniden tanıştırmış ve Yule Beyleri’nin çeşitli masallardaki etkilerini ortaya çıkardığı için büyük ilgi görmüştür. Ben Hobbit’teki cücelerin de bunlardan esinlenildiğini düşündüm.

Geleneksel olarak Grýla ve Leppalúði’nin oğulları oldukları söylenir. Dağları dolaşıp Noel’den önce yaramazlık yapan çocukları korkuturlar. Ah. Bir de kedi vardı, değil mi?

Jólakötturinn (Yule Cat)

Noel’den önceki gece etrafta gezinerek, kendine yeni kıyafetler almamış çocukları mideye indiren büyük dev kediyle tanışın. Bizim Şerafettin’le iyi anlaşırlardı. Eskiden İzlanda’da işini zamanında bitiren tüm çalışanlara yeni yıl için yeni kıyafetler verilirdi. Tembellik eden işçilere kıyafet verilmemesi en büyük işten atılma tehdidiydi. Her kapitalist patronun hayali değil mi? Bu kedicik hiçbirimizin işinin bitmediği günümüzde acayip iş yapardı bence.

yule_monsters_4

Çocuklar için de aynı şey geçerliydi tabii. Daha insaflı bir versiyon , Jólakötturinn’in yeni elbise almayanların Yılbaşı yemeğini yediğini söyler. Yazılı kültüre maalesef 19. yüzyılda girdiği için kökenleri pek belli değildir. Ancak Gryla’nın ev kedisi olduğu bilinir ki, yakışır. Günümüzde, İzlanda’nın diğer Avrupa halklarına nazaran daha çalışkan olmalarında Jólakötturinn’in payı olduğunu söylerler.

Kallikantzaroi

Şimdi biraz daha yakına, Yunanistan’a geldik. Avrupa’nın güneydoğusunda, yani Yunanistan ve Anadolu’da küçük, kara, goblin misali bir halkın yaşadığı söylenir. Bunlar zamanlarını Dünya Ağacı’nın köklerini kesmeye çalışarak geçirirler ve Noel’e 12 gece kala işlerini bitirmeye çok yaklaşırlar. Ancak bu dönem, onların insanların diyarına giderek başlarına bela olabildikleri tek zamandır. Dolayısıyla işlerini bırakıp köylere inerler.

yule_monsters_7

Bunlardan korunmanın bir yolu, kapıya süzgeç bırakmaktır. Sadece 2’ye kadar sayabilirler, 3 rakamı kutsaldır (Türk masallarında da öyledir). O yüzden sabaha kadar süzgeçteki delikleri sayar ve 2’den öteye gidemezler. Başka bir yol da, ateşe yanan dev bir odun (Yule log) bırakmaktır. Ateş ve koku onları uzakta tutar. Bazı insanlar koku iyice artsın diye ateşe eski ayakkabılarını atıp tütsü de yakarlar. Zamanla kapıya siyah bir haç asmak da bu korunma yöntemleri arasına girmiştir.

Bu küçük halk ağaca geri döndüklerinde, onu tamamen yenilenmiş bulur ve kazmaya devam ederler. Kallikantzaroi için, Yunan goblinleri diyebiliriz, zaten Harry Potter’ın Yunanca çevirisinde goblin yerine bu isim kullanılmıştır. Türklerde de Karakoncolos diye geçer, ama aslında oldukça farklılar. Bir ara değinmeye çalışacağım.


Şimdilik bu kadar. Noel Baba’ya benzeyen pek çok figürü atladığımın farkındayım. Listeyi yavaş yavaş güncelleyeceğim. Yeni yılda gerçek canavarlarla asla karşılaşmamanız dileğiyle, iyi seneler!

Yorumlar