İçinde Kaybolacağınız Büyülü Bir Masal: Golem ve Cin

Kitabın karakter gelişiminin yanı sıra, yeryüzündeki en büyük üç dinden ikisinin kültür ve inanışlarının harmanlamasıyla şekillenen olay örgüsü de gerçekten çok farklı. Fantastik ve gerçek dünya iç içe geçmiş durumda; ve bu öyle doğal işlenmiş ki bir köşe başında Golem’e veya Cin’e rastlayacak gibi oluyorsunuz. İki mitin yaşam mücadelesinin ve aşkının heyecanlı hikayesini okurken bir yandan da Yahudi gelenekleri, çöl hayatı, büyüler ve büyücüler, diğer doğaüstü varlıklar, 100 yılı aşkın bir süre öncesinin New York’u ve o dönemin yaşantısı gibi konular yönünden de doyuruluyorsunuz. Vakit geçirmek için öylesine okunacak içi boş bir kitap değil yani kesinlikle. Kültür, inanış, dönem farkı, coğrafi farklılıklar açısından da zihniniz bir bombardımana uğruyor ve bilgileniyorsunuz. Size kesinlikle bir şeyler katıyor, okuduktan sonra aynı kalmadığınız kitaplardan oluyor Golem ve Cin.

golemCinFeature

Golem ve Cin’in bir çizimi

Yazarın irdelediği kavramlar sadece bunlardan ibaret de değil. Kitap boyunca aslında insan olmayan Golem’in, kendi doğasıyla sürekli savaşarak yaşadığı ortama uyum sağlama ve iyi bir insan olma çabasını da okuyorsunuz. Yardımsever, anlayışlı, çevresindeki insanları her şeyden fazla düşünen, onların iyiliği için kendini kısıtlayan yapısıyla birlikte kendi içinize dönüp bir bakıyorsunuz, karşılaştırma yapıyorsunuz. Ona göre daha uçarı ve özgürlüğüne düşkün, başka insanlardan çok kendisini düşünen ve kendi isteklerine göre yaşayan Cin’in karakterini gözlemledikçe de bu karşılaştırmayı yapmak kolaylaşıyor. Aslında insan olmayan varlıkların üstünden çizilen bu karakter profilleri sizi ikisinin de doğru ve yanlış taraflarını düşünmeye itiyor. Bu farklı kişilik yapılarının doğurduğu sonuçlar ve topluma yansımalarını okuyunca sosyolojik çıkarımlar yapmaktan da geri kalmıyorsunuz.

Kitabın başarısı konusuna, olay örgüsüne, sorguladığı ögelere ve okuyucuya kattıklarıyla sınırlandırılamaz elbette. Tüm bunların yanında akıcı ve yalın dili, açıklayıcı anlatımı da kitabı okunabilir kılan özellikler arasında. Bu güzel anlatımı ve tertemiz çevirisi sayesinde kitap akıp gidiyor; hiç yorulmadan bir sonraki sayfada neler olacak diye heyecanla sayfaları çevirirken buluyorsunuz kendinizi. 600 küsur sayfa o masal gibi atmosferde kaybolup gidiyor. Keşke daha uzun olsaydı da bu zevkten mahrum kalmasaydım demek işten bile olmuyor. Ama iyi bir haber vermek gerekirse; yazar geçtiğimiz ekim ayında, Golem ve Cin’in devam kitabının üzerinde çalıştığını ve kitabın 2018 yılında çıkacağını duyurdu. Önümüzde daha uzun bir süre olsa da bence kesinlikle beklemeye değer.

Yazar Helene Wecker

Golem ve Cin, Helene Wecker’ın ilk romanı; ama bir ilk kitap için çok iyi olduğu su götürmez bir gerçek. Kitabın yüzlerce yıldan beri süre gelen kültürlerden beslenen sıra dışı olay örgüsünü oluşturmanın yanında anlatımda böyle akıcı ve yalın olabilmek, yaşanılan zamanın dışında başka bir zaman dilimini anlatabilmek, okuyucuyu da o zamana ve mekana götürebilmek herkesin yapabileceği bir şey değil. Çok araştırılıp, çok emek verilerek elimize ulaştığı belli olan kitap, bu emeğin karşılığını da verdi ve 2013 yılının en başarılı kitaplarından oldu. Eh, biz kitap kurtlarına da sayfaları su içer gibi okumak ve ikinci kitabı beklerken bir de filmi çekilse de izlesek demekten başka bir şey kalmadı. Umarım ikinci kitap The Iron Season da Golem ve Cin kadar başarılı olur ve biz de bir kez daha kitap okumanın o harikulade zevkine varırız.

Yorumlar