Malus Darkblade – Warhammer Fantasy

Kabul etmek lazım, Punisher’dan bu yana bir anti-kahraman sempatizanlığımın olduğu bir gerçek. Yani iki ayağında iki kanat olan, işte her yaptığı gül, çiçek ve kelebek esintileri ile dolu olan karakterleri bir yere kadar okuyabiliyorum, sonra kaşıntı basıyor.

Malus Darkblade, diğer sevdiğim anti-kahramanlardan öte bir yere konumlanıyor. Zira anti-kahraman dediğimiz trope dahilinde, karakter iyidir ama iyi olduğu için belli kuralları takip etmek zorunda hissetmez kendini. İşte Batman’in adam öldürmeme kuralı veya masumlara zarar vermeme gibi, bazı şeyleri pratik ölçülerde uygulanabildiği kadar uygulamaya çalışır.

Malus kardeşimiz böyle değil.

Kendisi Warhammer Fantasy diyarından merhaba diyen bir kara elf. Unutulmuş Diyarlar (Forgotten Realms)’daki kara elfler gibi değiller, bu arkadaşlar eldar dediğimiz elflerin BDSM konseptiyle tanışmış hali. Yani acı; bir sanat formu bu arkadaşlar için. Ve Malus da tam olarak bu adamların tüm değerlerini taşıyan bir elf.

malus5

Hemen giriş hikayesinden bir kuple çevirelim:

[…]”Sen Mathieu dedikleri misin?”

Arleth Vann, Malus’un söylediklerini aksanlı Bretoncasıyla adamın kulağına fısıldadı. Köle acıyla inleyerek başını salladı.

“Güzel! Sana anlatacak çok eğlenceli bir hikayem var, Mathieu. Dün köle barınağının girişine gelip, bir iyi niyet gösterisi olarak Naggaroth’a limanlamadan önce, aranızdan birisini kılına zarar gelmeyecek şekilde serbest bırakacağımı söylemiştim. Hatırlıyor musun?”

Kölenin gözleri ardında bir dizi duygu patladı: umut, korku ve acı hepsi bir aradaydı. Tekrardan başını salladı.

“Müthiş. Kendi aranızda konuşup sonunda genç bir kızı seçtiniz değil mi? İnce ve kızıl saçlıydı, gözleri doğu zümrütleri gibi yeşildi ve çok tatlı açık teni olan bir kızdı. Kimden bahsettiğimi biliyorsun değil mi?”

Gözyaşları kölenin gözlerine doldu. Arleth Vann’ın sıkıca tutuşuna rağmen boş yere konuşlmaya çalıştı.

“Tabii ki biliyorsun” diyerek gülümsedi Malus “Sonuç olarak nişanlından bahsediyoruz burada. Evet, Mathieu, bana bunu söyledi. Dizleri üstüne çökerek senin, kendi yerine serbest bırakılması için yalvardı. Çünkü seni seviyordu.” Sahne aklına gelince hafifçe kıkırdadı. “İtiraf ediyorum, şaşakaldım. Eğer sen serbest kalacaksan ona herşeyi yapabileceğimi söyledi. Herşeyi.” Köleye, kirli kıyafetlerinden yayılan korku terinin kokusunu alacak kadar yaklaştı. “Ben de bu söylediğini teste tabi tuttum.”

malus4

“Clar Karond bir günlük mesafedeydi ve mürettebatın çabaları için ödüllendirilmeye ihtiyacı vardı, ben de senin nişanlını onlara verdim. Saatlerce onları eğlendirdi, Mathieu, her ne kadar eğlenme yolları biraz kabaca olsa da. Böylesi çığlıklar… sen de duymuş olmalısın canım. Benzersizdiler.”

Malus, Arleth Vann’ın söylediklerini doğru kelimeler ile çevirmeye çalışırken bir an bekledi, gerçi bu noktada kölenin gözleri sadece kendisinin görebildiği bir noktaya sabitlenmişti. Kaslı bedeni titriyordu.

“Mürettebat yorulunca, onu bana getirdiler ve teğmenlerimin sırası geldi.” Kenarda Lhunara gülümsedi ve Dolthaic’in kulağına bir şeyler fısıldadı, Dolthaic’de gülümsemeye başladı “Tekrar söyleyeyim, bu sefer de hayal kırıklığına uğratmadı senin kız. Öyle hazlar, Mathieu. Böylesine tatlı bir deri. Kan onun üstünde küçük yakutlar gibi parıldıyordu.” Elinde tuttuğu şeyi nazikçe ve saygıyla açtı. “Çok şanslı bir adammışsın, Mathieu. Bir prense yakışır bir hediyeymiş. Bak burada yüzünü senin için sakladım. Gitmeden evvel bir öpücük vermek istemez misin?”

Yorumlar