Escape Plan: Soygun Biter, Dertler Bitmez
Kutu oyunlarında ağır mekanikler dendi mi, ilk akla gelen isimlerden biri Portekizli tasarımcı Vital Lacerda’dır. En meşhurları Kanban, The Gallerist, Vinhos ve Lisboa olan Lacerda oyunları, genellikle çok anlaşılmaz sistemlere sahip olmasa da, her hamlenizde birden çok şeyi aynı anda yaptığınız oyunlardır. Bazen öylesine alakasız şeyler aynı aksiyonda yer alır ki, eğer dikkatli plan yapmazsanız sizi affetmez. En son Lacerda oyunu Escape Plan ise, piyasalara henüz düştü ve taptazeyken mercek altına girdi.
2018’de bir Kickstarter kampanyası ile pazarlanan Escape Plan, tam bir yılda destekçilerine ulaştı. Ben de onlardan biri olarak bir an önce izlenimlerimi paylaşmak için her fırsat bulduğumda oynadım. Oyuna geçmeden önce şunu söylemeliyim, Lacerda’nın son yıllarda birlikte çalıştığı yayıncı Eagle-Gryphon (ki oldukça eski bir firmadır) her geçen yıl artwork ve komponent kalitesi anlamında kendini aşıyor. Escape Plan son yıllarda bu anlamda gördüğüm en kaliteli oyunlardan. Tabi iyi komponent kalitesi oldukça ağır bir kutu anlamına da geliyor bir diğer yandan.
1970’lerin Soygun Filmleri Teması
Her oyununda birbiri ile alakasız temalar ele alan Lacerda, yine şaşırttı. Escape Plan’de, başarılı bir soygun gerçekleştirmiş bir çetenin üyelerini yönetiyoruz. Biz şehirde keyfimizi çatarken, birden bire isimlerimiz fısıldanmaya başlıyor. Biz de Wanted posterlerine düşmeden önce derhal pılımızı pırtımızı toparlayıp şehirden kaçmaya girişiyoruz. Oyundaki öncelikli amacımız kaçabilmek. Kaçanlar arasında ise en çok parayı yanında götürebilen oyuncu oyunu kazanıyor.
“Ağır oyunda temanın ne önemi var?” deyip geçmemek lazım. Lacerda abimiz, tıpkı daha önceki oyunlardaki gibi işlediği temayı oyuna yedirmek konusunda tam not alıyor. Ben zayıf temalı oyunlara hayır diyen bir oyuncu değilim ama Escape Plan oynarken (tıpkı diğer Lacerda’lardaki gibi) kendimi iliklerime kadar soyguncu gibi hissettim. Bunun da açıkçası oyuna eğlence yönünden katkısı büyük.
Peki ya, Mekanikler?
Lafı uzatmadan önce belirteyim, Lacerda severlerin kulaklarına çalındığı gibi Escape Plan, bugüne kadar çıkmış en hafif Lacerda oyunu. Ama sanmayın ki aile dostu; yine de ağır bir oyun sayılır. Oyundaki tek aksiyon mekaniği, şehirde dolaşıp, binalara girip, o binanın izin verdiği aksiyonları yapmak. Ama hem şehirde dolaşmanın bir sürü kuralı var, hem de o aksiyonları iyi planlamalısınız.
Oyun, üç gün üzerinden oynanıyor. En başta sadece ufak bir kısmı açık olan şehri, her gün başında altıgen şehir parçalarını yerleştirerek biz oluşturuyoruz. Sonra gelirimizi toplayıp hareket etmeye başlıyoruz. Bir günde 3 ila 5 kere hareket edebiliyor olduğumuz için, oyunda toplam olarak sadece 11-12 aksiyon yapacağız. Ama dile kolay. Özellikle yeni öğrendiğinizde her bir aksiyon öylesine düşündürüyor ki, kutusunda 60-120 dakika yazan oyun 4 saat sürebiliyor.
Para ve Öteki Para
Önce oyunu kazanma mekaniği olan paraya değineceğim. Oyunda iki tip paranız var. İlki oyun boyunca sürekli kazanıp harcadığınız nakit para – ki oyun sonu değeri oldukça düşük olduğu için ihtiyacınızdan fazla toplamak istemiyorsunuz. İkincisi de oyun esnasında kullanamadığınız ama oyun sonunda kıymete binen yatırımlar. Her ikisini de toplamanın ana yolu, size oyun başında gizlice verilen kartlardan geçiyor. Bu kartlara göre her oyuncu, bazı işyeri ve depolara nakit para saklamış oluyor, bazılarına ise yatırımlarını. Bu binalara girdiğiniz zaman, orada size ait ne varsa alıyorsunuz. Fakat oyunda bunun haricinde para ve yatırım kazanmanın da yolları var, bunlara da sırası geldikçe değineceğim.
Oyunun Kalbi, Oyuncu Tahtası
Oyunun önemli bir kısmı, oyuncu tahtalarında dönüyor. Bu tahtanın önemli yerlerinden biraz bahsetmek gerekirse, sağ kolonda, siz para topladıkça azalan geliriniz, üst satırda envanteriniz, alt satırda da kontaklarınız yer alıyor. Bunun haricinde, sağlığınızı, ekstra aksiyonlarınızı ve topladığınız türlü eşyayı bu tahtada tutuyorsunuz. Fotoğrafta göreceğiniz gibi envanteriniz ve kontak hazneniz çok kısıtlı başlıyor ama oyun boyunca pek çok yolla bunları artırabiliyorsunuz.
Yürümek; Bir Dozer Gibi Sert ve Künt ve Bir Gölge Gibi Sessizcesine
Oyunun ana mekaniği olan hareket etmenin iki temel kuralı var. İlki, hareketiniz kısıtlı ve bazı eşyalarla (benzin, motorsiklet çeteleri) kapasitenizi artırmazsanız, ancak yakın yerlere gidebiliyorsunuz. Bu yüzden rotanızı iyi çizmelisiniz. İkincisi ise, üzerinden geçtiğiniz her altıgendeki polis memurları için ya bir mermi yiyecek ya da yine bazı eşyaların yardımıyla sıyrılacaksınız. Bunun için en uygun yöntem mümkün mertebe kısa mesafelerle ilerlemek olsa da, en kârlısı kesinlikle bu değil.
Oyunda şehir kuruldukça bazı çıkış noktaları da açığa çıkıyor. Toplamda üç adet olan bu çıkış noktalarından sadece biri gerçek çıkış noktası ki hangisi olduğu 2. ya da 3. turda belli oluyor. Oyunun üçüncü ve son gününde o çıkış noktasından çıkmalısınız, aksi taktirde direk kaybediyorsunuz.
No-No-Notorious (Şü-Şü-Şüpheli)
Escape Plan’in bir diğer ana mekaniği de üzerinize çektiğiniz şüphe (notoriety). İçinde bir oyuncu olan bir binaya girmek, elinizdeki bir eşyayı ya da kontağı değiştirmek, kontakları kullanmak gibi pek çok hareket, üzerinizdeki şüpheyi artırıyor. Yüksek şüphe, olduğunuz bölgeye polislerin hareket etmesinin yanı sıra, oyun sonu puanınızdan da tırpanlıyor ama iki de büyük artısı var. Birincisi envanter ve kontakt haznenizi hızla büyütmek, ikincisi de turlara erken başlamak. Oyunda şüpheyi azaltmaya yarayan binalar ve kontaklar da var ve şüpheyi azaltıp yeniden artırmanın bonusları da var. Anlayacağınız şüphe de oyun esnasında ince ayar gerektiren bir mekanik.
Binalar ve Daha Fazlası
Oyunda her hareketinizi bir binanın içerisinde bitirmek durumundasınız. Bu binanın izin verdiği aksiyonları yaparak da turunuzu bitiriyorsunuz. Oldukça bol çeşitli olan bu binalara çok kısa değinmek gerekirse; iş yerlerinden para ve kontak kartları topluyorsunuz. Kontak kartları oyundaki her mekaniğe yarayan bir şey verebiliyor, ayrıca bir eşya seçeceğiniz zaman daha fazla eşyaya bakmanızı sağlıyor. Depolardan yine para alıyorsunuz, yanında bir anahtar, pek çok farklı işlevi olabilen bir fixer objesi de alıp, bir de şüphe düşürüyorsunuz. Anahtarlar ise, ya kapanan iş yerlerine girmeye yarıyor, ya da market binasındaki kasaları açıp oyun sonu puanı veren eşyalardan alıyorsunuz. Marketlerde, bu kasaların yanı sıra, benzin ve kurşun geçirmez eşyalar var. Çete merkezlerinden motorcu kiralayabiliyorsunuz. Heliportlar ve metro istasyonları ise hareketinizi kolaylaştırmaya yarıyor. Klinik, kilise ve çıkış noktaları ise, kontak kartı edinip envanterinizi genişletmenin yanı sıra, birer de başka bonus veriyor.
Tek Paragrafta Escape Plan
Özetle Escape Plan’de olayımız, bir yandan işyeri, depo, market ve çıkış noktalarından oyun sonu puanlarını biriktirirken, bir yandan da hareket kapasitemizi maksimize etmek. Bunun için doğru bir seyahat planı öncelikli, tabii ki girdiğiniz her binada en çok işinize yarayacak hamleyi yapamazsanız optimal bir noktaya ulaşmanız zor. Para, şüphe, benzin, eşya, kontaktlar ve sağlığınız gibi bir sürü şeyi aynı anda göz önünde bulundurmak zorundasınız. Ama kazanmak için hepsini de mükemmel yapmanız gerekmiyor. Oyun pek çok farklı taktikle kazanılabiliyor. Hatta diyebilirim ki, oyun bolca risk almayı daha çok ödüllendiriyor.
Mini Eklentiler
Baz oyun biraz sade kaçıyorsa, Escape Plan iki de mini eklenti paketi ile birlikte geliyor. Bunlardan biri, oyunun başından itibaren her oyuncuya asimetrik güçler veren on adet karakter kartı. Karakter kartları oyuna çok ciddi etki ediyor, çünkü artılarının yanı sıra eksi yönleri de var. Diğer eklenti ise görev kartları. Bu kartlar ise, her oyuncuya oyunun başında gizlice dağıtılıyor ve yapıldığında oyuncuya kalıcı bir bonus veriyor. Oyuna etkisi biraz daha az.
Lacerda, bu iki eklentiyi oyunu öğrenirken oyuna dahil etmeyin demiş ama kendisine katılmıyorum. Gayet güzel dizayn edilmiş olan bu eklentiler, oyunun dengesini biraz bozuyor ama oyunun içerdiği rastgelelik kadar değil. Ben sakınca göremedim, oyuna kattıkları tat, hafif bir dengesizliğe değer. Ayrıca iki eklenti birbiri ile uyumlu. Fakat Lacerda o konuda da beraber oynanmasını tavsiye etmemiş. Yine kendisine katılmasam da, her şeyi katınca karmaşıklık seviyesi istenilenin ötesine geçebilir.
Son Karar
Escape Plan, rastgelelik düzeyi ve hareket mekaniğinin getirdiği stratejik kısıtlayıcılık nedeniyle, ağır euro oyunları sevenler ya da Lacerda fanları için biraz hafif kaçabilir. Ancak bunu kompanse eden üç durum var. İlki, ağırlık seviyesine göre çok kolay öğretilebilen bir oyun. Bu yönüyle ağır euro’lara girme konusunda gözü korkan oyuncular için biçilmiş kaftan. İkincisi, her ne kadar rastgele öğeleri (özellikle kasa ve çıkış kartları) alışıldık Lacerda öğelerine göre biraz daha fazla olsa da, taktisel derinlik ve çeşitliliğinin yetersiz kalmaması. Üçüncüsü ise son ana kadar oldukça heyecanlı ve eğlenceli geçen bir oyun sunması.
Escape Plan, sonuç olarak çok tematik, ortalamanın üzerinde stratejik derinlik sahibi, eli yüzü düzgün, bazı ağır euro oyunları gibi puan salatası hissiyatı vermeyen, eğlenceli bir oyun. Ancak tıpkı diğer Lacerda ve Eagle-Gryphon iş birliği ile çıkan oyunlar gibi oldukça pahalı. Lacerda’nın her sene düzenlediği Kickstarter projelerinde nispeten uygun fiyata satılıyor ama yine de ucuz bir oyun değil. Escape Plan sırf fiyatı yüzünden mutlaka edinilmesi gereken oyunlar kategorisine giremiyor bence ama yine de bulursanız mutlaka deneyin.