Vampire: the Masquerade vs Vampire: the Requiem – Maskeli Baloya mı Gidelim? Ağıt mı Yakalım?

Requiem vampirleri kasten Masquerade’e göre güçsüz. Çünkü tasarımcılar karakterlerin güçsüz ve aciz hissetmesini istiyor. Burada çok ironik bir nokta geliyor. Şimdi Masquerade vampirleri daha güçlü dedik fakat işte bu nedenle daha global ve düzenliler. Bir avuç yaşayan ölü varlık krizi çekmiyor, birbirlerinin kuyusunu kazıp dünyayı yönetiyorlar. E her zaman senden tecrübeli bir vampir var, bu da otomatikman vampir popülasyonunun %90’ını kuklaya çeviriyor.

Kuklanın bile kuklası var, öyle karmakarışık ilişkiler. En yakınınızdaki vampire güvenemiyorsunuz, adam arkanızdan ne işler çeviriyor kim bilir? Requiem’de güçsüz hissetseniz de hem vampir sayısının daha az olmasından dolayı, hem de birbirilerinin işine o kadar çok karışmadıkları için elini ayağını dünyadan çekip kendince yaşayabiliyorlar. Masquerade’deki  vampirlerse tüm güçlerine rağmen her zaman birinin kuklası, uzaklarda bir dağ evine kapan, Antediluvian ve Gehenna tehlikesi var. Requiem vampirleri özgür bireyler.

mindeye3

The Masquerade’deki vampirlerin politik oluşumları (en büyük ikisi Camarilla ve Sabbat) büyük ve etkili oluşumlar, birbirleriyle savaş içerisindeler. Camarilla şehrinde Vampir olursan, otomatikman Camarilla üyesi oluyorsun. The Requiem’deki politik oluşumlar bir vampir için seçim ve aslında büyük bir planın parçası değil. Sonsuz hayatlarında birbirlerine destek olabilmek, canavarla yaşarken bir yandan hayatlarına bir anlam katabilmek için varlar. Camarilla ve Sabbat’ın sahip olmadığı “aile” veya “kardeşlik” dürtülerine sahipler (elbette bunlar içerisinde birbirlerinin kuyusunu kazmaya çalışan da çok fakat büyük komplolar çok nadir ve Covenant’ına göre değişmekte).

The Masquerade bir entrika oyunu, hayatta kalma mücadelesi. Size karşı hazırlanan tuzakları çözmeye çalışırken düşmanlarınızdan kaçınmaya çalışıyorsunuz. The Requiem ise psikolojik korku. Sizi insanlığa bağlayan duyguları korumaya çalışırken, önünüzdeki sonsuz görünen zamanı değerlendirmeye, bir anlam kazandırmaya çalışıyorsunuz. Yavaş yavaş bir canavara dönüşüyor karakterler ve bu oyunun sisteminde çok güzel yansıtılmış.

ST’nin ve oyuncuların sorması gereken soru şu: ne oynamak istiyoruz? Psikolojik bir yolculuğa çıkmak istiyorsanız The Requiem, eğer tırmanması imkansız bir dağda kaybolmak istiyorsanız The Masquerade. Oyunların atmosferleri, kuralları, temaları hepsi bu soru üzerine yazılmış.

mindeye4

Altını çizmek istediğim son noktaysa, Gotik imgelerin Modern imgelerle karşılaştırması. Gotik Edebiyat seven bir insanın kendini Masquerade’e kaptırması çok normal. Modern Edebiyatı, özellikle varlığı sorgulayan depresif sanatı seven kişi, Requiem’in sunduğu uçsuz buçaksız fırsatlarda kaybedecektir.

Requiem için Strix Chronicles’la beraber olan ikinci edisyonu okumanızı tavsiye edeceğim, Vampire The Masquerade ise 20. Yıl edisyonunun ardından yeni kurallarla bir kitabı daha çıkacak diye biliyorum. Umarım böyle sık sık yeni edisyon basmazlar, bunu da buradan kendilerine iletiyorum aynı kitabı, bir cümle değiştirdik diye yeniden satışa çıkarmasınlar.

Yorumlar