Adaletin Şafağında Kafkaesk Bir Dönüşüm

“Gregor Samsa bir sabah huzursuz düşlerden uyandığında, kendini yatağında dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu. Zırhı andıran sertlikteki sırtının üzerinde yatmaktaydı ve başını azıcık yukarı kaldırdığında kubbemsi, kahverengi, yay biçimindeki sertliklerce bölümlenmiş; üstünde, tutunabileceği hiçbir şey kalmamış ve neredeyse tamamen kaymak üzere olan yorganın bulunduğu karnını gördü. Diğer kısımlarıyla karşılaştırıldığında acınacak denli ince bir sürü bacağı, gözlerinin önünde çaresizce parıldıyordu. Bana ne olmuş böyle?’ diye düşündü. Bu bir düş değildi. Gerçek, ama biraz fazla küçük, insanlara özgü odası, yabancısı olmadığı dört duvar arasında sakince durmaktaydı.”

Batman v Superman’i izlemeye başladığım ilk dakikalardan itibaren kafamda dönüp duranlar sadece Kafka’nın cümleleriydi. Kafka’nın kurduğu bağlamdan kopuk olarak aynı cümleler, izlemekte olduğum filme o kadar uygundu ki! Huzursuz düşler, ev denilebilecek kadar tanıdık bir mekan, karanlık, kuytu köşeler ve zırhı andıran bir kıyafet… Evet evet, bu izlediğim kesinlikle bir “dönüşüm” hikayesiydi ve Kafka’dan farklı olarak Snyder’ın kurgusunda Bruce Wayne’in bir “canavara” dönüşmesi işleniyordu.

DİKKAT! Bu yazı, filme getirilen eleştirilere yanıt niteliğinde olup baştan sona SPOILER içermektedir!

kafka-metamorphosis

Filmdeki değişim ve dönüşüm hikayesi çizgi roman okurları için esasında makul kabul edilmesi gerekirken, şaşırdığım bir şekilde radikal olarak nitelendirildi. Oysa uzun süredir çizgi roman okuyan herkesin bildiği üzere, çizgi roman alemlerinde kalıcı olan yegane kavram değişimdir. Kahramanların isimleri, orijin hikayeleri, aile bireyleri hatta tüm maceraların yaşandığı evrenler bile düzenli olarak, bilinçli bir şekilde zaman içerisinde değiştirilir. Uzun soluklu hikayeler anlatılırken, ataletten ve tekdüzelikten kurtulmak ve bazen de artık takibi imkansız hale gelen yığını azaltmak için kullanılabilecek en etkili yol değişimdir. Üstelik, yeni bir işe kalkışırken, hepimiz gibi çizgi roman yazarları da temiz bir sayfa açmak ister. Kullanılan karakterlerin yazarlardan bir parça taşıması hatta yüz yıllık karakterlerin günümüzün şartlarına uygun bir hale gelmesi de işte bu yüzdendir. Hatırladınız mı, esasında bir Vietnam gazisi olan Punisher, nasıl da bir anda Afganistan/Irak gazisine dönüştürülmüştü?

“Kafka’ya Özgü” Bir Vigilante: Batman

Konumuzda, yani Batman v Superman’de, yukarıda bahsettiğim meselenin kapsamlı bir uygulamasını görüyoruz. Bu öyle bir halde ki, neredeyse her karakterde gözlemlenebiliyor. Ancak dönüşümün yıldızı elbette ki Yarasa Adam.

Snyder’ın “Kafkaesk” bunalımlar yaşayan Bruce Wayne’ini daha filmin başlangıç sahnesinde gerçeklikten kopmuş bir şekilde görüyoruz. Burada antrparantez, çok kaba bir halde “Kafkaesk” tanımı yapmamız gerekebilir. Kafkaesk (ya da Kafka’ya Özgü) terimi, “Kişinin yakın çevresine ve dahi kendisine bile yabancılaşması, varlığını çepeçevre saran korku ve bunalımı, bürokrasinin insan kişiliğini hiçe sayması, rüya ile gerçek arasında sıkışması” durumunu ifade eden bir kavram olarak açıklanabilir.

Gregor Samsa’dan farklı olarak hamam böceğine değil de adım adım bir yarasaya dönüşen Bruce Wayne, gerçek ile rüya, geçmiş ile gelecek arasında hapsolmuş acı çeken bir ruhu taşır. Çizgi roman orijinine sadık kalınarak aktarılmış çocukluk travması onun kabuslarının en güçlü ögesidir. Fakat “aslına sadık kalınarak” hazırlanmış bu orijin hikayesinin üstünde, izleyiciye film boyunca anlatılmamış olan ikinci bir hikaye yükselir. Ancak ipuçlarını yakalayarak tahmin edebildiğimiz bu ikinci hikaye sonucunda Yarasa’nın Gotham’da geçirdiği 20 yılın, Bruce Wayne’i, başladığı noktadan daha farklı bir yerde konumlandırdığını anlarız. Film boyunca karşımızda kendini, artık aleni bir şekilde suçlu olarak ilan eden bir Bruce Wayne tablosu durur. Bu “suçlu/criminal” etiketi, “vigilante” olarak nitelendirilen “kanun dışı yollarla adaleti koruyan” sıfatından bir hayli farklıdır. Şu halde filmdeki Batman’e bir vigilante demek hem yanlış hem de vigilanteler açısından büyük bir haksızlık olur. Nitekim karşımızda, suçlulara işkence etmeyi makul gören, çıktığı yolda amacına ulaşmak için karşısına çıkan engelleri onlara zarar vermeden atlatma düsturuna sahip olmayan; kısacası omlet yapmak için yumurta kırmaktan çekinmeyen Yarasa adam vardır.

batman-v-superman-3

Filmdeki Batman’in değişim macerası bununla da kalmaz. 20 yıllık vigilante kariyeri sonucunda geldiği nokta kabullenilmiş olsa da son zamanlardaki davranışları yeni bir dönüşümün habercisi olarak sunulur. Alfred’in ağzından duyduğumuz “Artık dünya değişti. Tanrılar aramızda. Onlar her şeyi yapmaya muktedir. Bu, sizi hayatınızda ilk kez zayıf hissettirdi ve zayıflık hissi iyi bir adamı zalim bir adama çevirir.” anlamındaki cümleler, değişimin varlığını izleyiciye apaçık bir şekilde anlatır. Bruce Wayne neredeyse bir üst-insandır, erişilmesi imkansıza yakın bir noktadadır. Bu sözler; ekonomik, kültürel, fiziksel, entelektüel ve sosyal konularda zirve yapmış, hayatı boyunca ilginin merkezinde olmuş bir kahraman için oldukça vurucudur. İnsanlığın her anlamda tepe noktası olan Bruce Wayne’in çaresizce oradan oraya koşması ve ne yapacağını bilemez bir şekilde olayları izlemesinin ardından duyulduğunda ise etkileri birkaç kat birden artar.

Yorumlar