“O” Kitap ve Filmindeki Palyaço Gerçekte Nedir? Bilinmeyen Yönleri ile Pennywise!

Kahramangiller’de övmekten sıkılmayacağımız konu başlıklarından biri de şüphesiz, Stephen King’in kült eseri “O”dur. Bu yazının amacı, sadece korkunç bir palyaço ya da şekil değiştiren bir yaratıktan çok daha fazlası olan O ya da diğer adı ile Pennywise’ı detaylıca tanıtmaktır.

Önceki yazılara denk gelmemiş olanlar burada 1990 ve 2017 yapımları arasındaki karşılaştırmayı, bir diğer yazıda 2017 yapımı filmin bir analizini, son olarak da burada romanın oldukça uzun ve detaylı bir incelemesini bulabilirler.

Bunların yanı sıra, edebiyat tarihinin en detaylı, gizemli ve ürkütücü kötü varlıklarından biri olan O için, özel bir yazı ayırmak gerekli olabilir. Zira kitap, derdini çok daha iyi anlatırken özellikle filmlerde O’nun ne olduğu konusunu işlemek kolay olmayabiliyor.

Gerçekte Nedir?

Esasen bu Dünya’nın hatta (muhtemelen) bu evrenin dışından gelme bir varlıktır. Macroverse olarak da bilinen, bizim evrenimizin dışına ait olan O, Kaplumbağa isimli başka bir kozmik varlık ile birbirini tamamlamaktadır. Rivayete göre Kaplumbağa, bizim evrenimizi kusarak var etmiştir ve temelde O ile birlikte Yin/Yang benzeri bir dengeye sahiptirler.

Kitapta Kaplumbağa, O’na karşı duran çocukların arkasındaki motivasyonu sağlayan güç olarak karşımıza çıkar. Bir şekilde yollarını kesiştirir, ufak ip uçlarını fark etmelerini, grup dinamiğini ve birbirlerinin ruhani enerjilerini açığa çıkarmaları yönünde Kaplumbağa görünmez bir destek verir. Fakat kitabın sonlarında O, Kaplumbağa’nın öldüğünü iddia eder ve büyük olasılıkla haklıdır da.

O

Kaplumbağa da O gibi birden çok King kitabında, arka planda geçmektedir.

Netice itibarı ile O, kozmik bir varlıktır. Bu bağlamda bakılırsa Lovecraftvari bir havası vardır, evren dışından gelen kötücül bir kuvvet olarak Lovecraft evrenindeki Great Old Ones’ı andırmaktadır.

Kaybedenler kulübündeki çocuklar, O’nu öğrenmek için yaptıkları Chüd ayininde (dumandan zehirlenme noktasına gelip, bir çeşit astral çıkış yaşama deneyimi) milyonlarca yıl geriye dönerler. Sadece Mike ve Richie ayinin sonuna kadar dayanır. Belki de insanlardan da çok önceki yıllarda, gökyüzünden şimşekler çakan bir ateş topunun Dünya’ya düştüğüne şahit olurlar ve ilk akılllarına gelen “uzay gemisi” olur. Fakat bunun mekanik ve kontrollü bir nesne olmadığını, daha çok düşen bir kuyrukyıldızı andırdığını sonradan anlarlar. Yine de bu düşüş, sıradan bir kuyrukyıldız ya da meteor çarpması gibi değildir. Daha atmosfere girmeden önce hayvanlar bile havadaki değişimi, bir şeyin geldiğini anlarlar. O’nun Dünya’ya gelişi bir çeşit kıyamet benzeri etki yaratır. Düştüğü yerde de, insanlar gelene kadar sayısız yıllar boyunca uyur.

Bu noktada da O ile Lovecraft arasındaki göndermeyi anlayabilirsiniz. Lovecraft’ın ünlü “Ph’nglui mglw’nafh Cthulhu R’lyeh wgah’nagl fhtagn”  deyişini hatırlayın. Anlamı ; “R’lyeh’deki evinde ölü Cthulhu düş görerek bekliyor” şeklinde tercüme edilebilir.

Bir diğer Lovecraft’ın ünlü dizelerinden ise şunu hatırlarız ; “Sonsuza kadar yatabilen ölü değildir, ve tuhaf uzak zamanlarda ölüm bile ölebilir.”

Stephen King’in O’su ile Lovecraft mitosu arasındaki benzerliği konu alırsak, O’nun milyonlarca yıl boyunca düştüğü kraterin içinde uyuyor olması, nihayet insanlar gelip, çoktan dolmuş olan kraterin üzerine yerleşim kurduktan sonra uyanması ciddi bir Lovecraft etkisi içermektedir.

Tabi O’nun Lovecraft mitosu ile tek benzerliği evrenin dışından gelmesi ve sayısız bin yıl boyunca uyuması değildir. Kurbanlarında görülen delilik, amnezi (unutma) ve psişik rahatsızlıklar da Lovecraft eserleri ile bire bir örtüşmektedir.

Uzaydan geldiği sahnenin tasviri, kitabın en etkileyici bölümlerinin başında gelir.

O’nun Fiziksel Formları

Eski filmin sonundaki örümcek formunu hatırlarsınız. Bu O’nun esas hali değil, “insanların O’nun halini anlamaya en çok yaklaştıkları ve kafalarının O’nu algılamakta geldikleri son noktadır”. Yani O, gerçekte bir örümcek değildir. Bir insanın zihninin kavrayamayacağı, gördüğü zaman bir şekle sokamayacağı, hatta öyle bir algısal çukura düşüp aklını yitirebileceği bir şekli vardır.

Burada bahsettiğim algısal çukur, Lovecraft türü eserlerde sıklıkla kullanılır. Gerçekliğin, kişinin algılarının ötesinde bozunduğu ve zihnin bu algıları tamamlayamadığı durumlarda ortaya çıkan kalıcı ya da geçici deliliği işaret eder. Kurgularda anlatılan hayalet görünce korkudan kalp krizi geçirmenin ötesinde bir durumdur bu aslında. Tabi hem O, hem de benzer eserlerde bu algısal çukura düşme ihtimali, yetişkinlerde ve kafaları daha sağlam kalıplara oturan kişilerde daha yüksektir.

Bir örnek vermek gerekirse, olası bir savaş halinde sokaklarda yatıp kalkmak, yetersiz beslenmek ve sağlık hizmeti alamamak evsiz bir adam için çok büyük fark yaratmayacak iken, villalarda yaşayan bir adam için içinden çıkılamaz bir travma haline gelebilir. Bu yüzden çocuklar, çocuksu yetişkinler ya da zihinsel rahatsızlıkları olanların algıları daha az sağlam olduğu için bu tür durumlardan daha az etkilendikleri kurgulanmaktadır.

1990 yapımı filmdeki örümcek formu, maalesef çok başarısızdır

Bununla birlikte O, zaman zaman farklı fiziksel formları kullanır. Bunların içinde en bilindik olanı şüphesiz ki palyaço Pennywise’tır. Kel kafalı, kafasının iki yanında tutam kırmızı saçlar bulunan, turuncu ponponları olan bir kıyafet giyen, elinde genelde balonlar olan bu formu O’nun muhtemelen en sevdiği fiziksel halidir.

Bunun yanı sıra sayısız varlığı (kurt adam, devasa bir kuş, mumya, evsiz cüzzamlı, vampir, köpekbalığı, piranhalar, sülükler gibi) taklit edebilir. Bu varlıklar görülebileceği üzere gerçek olmayan korku öğelerinden, tehlikeli hayvanlara hatta tekil olmayan sürü halindeki varlık ya da hayvanlara kadar her şey olabilirler.

O’nun formlarını tetikleyen ise sıklıkla kurbanlarının hayal gücüdür. Nasıl ki palyaço formu, çocukları kandırmak için seçtiği bir form ise (günümüzde benzer etkisi kalmasa da hikayenin geçtiği dönemlerde palyaçolar çocuklar için akıl almaz bir cazibe nesnesidir, günümüz çocuklarının tablet ve cep telefonları ile ilişkileri gibi düşünebilirsiniz) diğer formları da korkutmak için kullanmaktadır.

Yine de O, evren ve boyut dışından bir varlık olarak anlaşılmaz bir fiziksel formdadır. Gerçek halinin Ölü Işıklar/Deadlights olarak da bilinen ve bakanların akıllarını yitirdiği bir çeşit salkımları olan ışık olması muhtemeldir.

Beverly’nin ölü ışıklar ile karşılaşması

O’nun Güçleri

İlk olarak şunu belirtmekte fayda var, O psişik bir varlıktır. Artık sayısız film, çizgi roman, oyun, anime vs’de psişik güçleri olan karakterleri gördüğümüz için bunun ne demek olduğunu detaylıca anlatmayacağız. Fakat güçlerinin ve taktiklerinin önemli bir kısmı kurbanlarının zihninden korkularını bulup, bunları dışa vurmasını sağlamasına bağlıdır.

İlüzyonlar Yaratma

Psişik bir varlık olarak en çok kullandığı güçlerinin başında ilüzyonlar gelir. Rüzgara karşı uçan balonlar, hareketli resimler, lavabodan fışkıran kanlar, sayısız ufak tefek görsel ilüzyonun yanı sıra patlamış mısır, karamel gibi sirki andıran kokular, sayısız çocuğun konuşma sesleri, başka karakterlerin bire bir seslerinin taklit edilmesi gibi görselin dışında koku ve ses gibi başka duyuları da kandıracak ilüzyonlar yaratabilir. Tabi bu ilüzyonlara inanılır ise kişilere zarar verecek bir gerçekliğe kavuşur, inanılmadıkları ve aldatmaca oldukları düşünüldüğünde etkilerini kaybedebilirler.

Şekil Değiştirme

Yukarıda zaten pek çok farklı formu kullandığından bahsetmiştik. Tabi bu şekil değiştirmeler çok büyük, küçük ya da birden çok varlığın şeklini aynı anda almak (yürüyen cesetler gibi) şeklinde çok geniş yelpazeye yayılmıştır.

Telepati

Psişik bir varlık olduğunu ısrarla vurguluyoruz. Telepati de doğal olarak, bu tür varlıkların olmazsa olmazı. Özellikle mesafe yaklaştıkça karşısındakilerin zihnini daha iyi okuduğu düşünülüyor. Bunun bir uzantısı olarak telepatiyi tüm Derry kentine yaymış olup, halkın cinayetlere karşı görece ilgisiz kalması, dış Dünya’nın Derry’de olan biteni fark etmemesi de muhtemelen O’nun telepatik güçlerinin sonucudur. Çocukların tünellere indiği gün, şehrin tamamının neredeyse uykuda olması ve sokakların boşluğu, çocukların varlığının fark edilmemesi, Beverly’nin babasının saldırısı, Eddie’nin annesi gibi takıntılı bir kadının bile uyanmaması, büyük çaplı bir çeşit zihin kontrolünün emareleridir.

Görünmezlik

Karakterler birden çok kez O’nun yanlarında olduğunu hissederler. Zaman zaman da palyaçoyu görüp, başkalarının O’nu görmediğini şahit olurlar. Bu da istediği kişilere görünüp istemediklerine görünmemek şeklinde kullanılan bir güçtür.

Rejenerasyon

O, pek çok yaradan sonra iyileşebilir. Çoğu fiziksel saldırıdan etkilenmez, kaybettiği uzuvları yeniden kazanabilir. Gerçekten yaralamak için başka şeyler (az sonra anlatılacaktır) gerekmektedir. Bu fiziksel dayanıklılık ve rejenerasyon, atmosfer dışından Dünya’ya düştükten sonra yaşamına devam edebilecek ölçüde kuvvetlidir.

Balonlar, en çok kullandığı ilüzyonlarıdır.

Işınlanma
O’nun önce bir yerdeyken çok kısa süre sonra başka yerde ortaya çıktığı birden çok durum olmuştur.

Telekinezi
Nesneleri uzaktan hareket ettirebilir, bunun için dikkatini oraya odaklama zorunluluğu da yoktur. O’nun ininde havada süzülen çocuklar için herhangi bir çaba harcadığı görülmemiştir. Bir anda kapanan kapılar da bu güce iyi bir örnektir.

İklim (Hava) Kontrolü
Derry bölgesindeki hava koşullarını büyük ölçüde kontrol ettiği, bazı olaylarda etkiyi arttırmak için hava durumuna bilinçli ya da bilinçsiz şekilde etki ettiği barizdir.

Yorumlar