Oryantal Esintili Ölümsüz Bir Aşk Hikâyesi: Only Lovers Left Alive

İnsanlardan “zombiler” olarak bahseden ve yaptıkları her şeyi dünyaya verdikleri onca zararı, hatta döşedikleri elektrik tesisatlarını bile (Tesla’yla yakın arkadaş olan ve onu çok seven Adam, korkunç kabloları ona bir hakaret sayar) eleştiren iki sevgili günlerini satranç oynayarak, Lord Byron’dan, Newton’dan, Tesla’dan, Galileo’dan bahsederek, evlerinde müzik dinleyip dans ederek, akşamları arabayla gezmeye çıkarak geçiriyorlar. Hatta bu gezintilerden birinde Adam Eve’e, Jack White’ın doğduğu evi gösteriyor ve ikilinin, “zombiler” arasında sevip takdir ettiği üretici insanlar olduğunu da anlıyoruz böylece. Tabii “zombiler” ve diğer canlılara karşı tutumu çok daha yumuşak ve sevgi dolu olan, dünyaya ve modern yaşama daha anlayışlı bir şekilde ayak uyduran Eve zaten  pek bir şeyi eleştirmiyor.

Only-Lovers-Left-Alive-6

Derken, bir süredir Adam’la Eve’in rüyalarına girmekte olan sürpriz bir ismin ziyaretiyle âşıkların huzuru kaçıyor: Eve’in çılgın ve arsız kız kardeşi Eva (Mia Wasikowksa). Eva, Adam’ın “zombilerin merkezi” olarak nitelediği Los Angeles’ta yaşıyor ve aniden kız kardeşiyle Adam’ı ziyaret edesi geliyor. Arsız ve gürültücü hareketleri, sürekli olarak evdeki kan stoğunu tüketmesi, zaten kendisinden hiç hazzetmeyen Adam’ı daha da çılgına çeviriyor. Ve bir gece, Eva’nın ısrarları sonucu gittikleri bardan dönüşte, Eva yapmaması gereken bir şeyi yapıyor ve ikilinin Detroit’teki huzur dolu günleri sona eriyor.

Ne yapacaklarını bilemeyen çift, apar topar ve yine bir gece uçuşuyla Tanca’ya gidiyor. İki âşığın Tanca’daki çaresizliği ve inanılmaz müzikler eşliğinde Tanca sokaklarındaki bitap halleri bile görülmeye değer.

Filmin oyuncu seçimi ve oyunculuk performansları kısmına hiç girmeyeceğim. Tom Hiddleston, sanki tek başına o harika karizması yetmezmiş gibi bu filmde bembeyaz teniyle tam bir tezat oluşturan simsiyah saçları ve rockstar duruşuyla bizi mahvediyor. Bayıldığım kadın, Hollywood’un David Bowie’si Tilda Swinton için zaten pek fazla söz söylemeye gerek yok. Pek abartılmış bir kızcağız olduğunu düşündüğüm Mia Wasikowska bile kısacık rolünün hakkını veriyor, Ian rolünde seyrettiğimiz Anton Yelchin de doğal ve komik karakteriyle göz dolduruyor. Christopher Marlowe karakterine hayat veren usta aktör John Hurt’e vampir dişleri de apayrı bir karizma katıyor.

Only-Lovers-Left-Alive-7

Fazlasıyla uzamış bu yazıyı, hemen filme başlayabilmeniz için bu noktada sonlandırıyorum. Filmin geçip giderken işittiğiniz müzikler sizi zaten büyüleyecektir, bu yüzden orijinal soundtrack’i de şöylece bir yana bırakmak istedim. Ayrıca Jim Jarmusch’un, Hollandalı müzisyen Jozef van Wissem’le kaydetmiş olduğu The Mystery of Heaven adlı albümü de şöylece bırakayım. Zira “The More She Burns the More Beautiful She Glows” isimli parçada müthiş insan Tilda Swinton’un ağzında daha bir güzelleşen bir şiir işiteceksiniz.

Keyifli seyirler, keyifli dinlemeler.

Yorumlar