The Force Awakens – Derinlemesine Bir Bakış
Filmin vizyona girmesinden beri iki hafta sonu geçti, izlemek için can atan birçok kişinin programını ayarlayıp gidebilmiş olduğunu umuyorum. Bu yazıyı hazırlamadan hatırı sayılır bir süre geçmesi konusunda sitenin editörleriyle hemfikir olduk, zira başına kocaman SPOILER yazılsa bile olabiliyor insanın meraktan okuması etmesi (başıma geldi oradan da biliyorum). Uzun süredir heyecanla beklenen bir filmdi, ondan mümkün olduğunca saygılı davranmak istedik sizlere. Buraya kadar geldiyseniz ve hala kaçmayı başaramadıysanız hemen aşağıya spoiler’sız incelememin de bağlantısını ekliyorum, bir nevi köprüden önce son çıkış!
Star Wars Episode VII: The Force Awakens – İlk İzlenimEvet efenim, Güç Uyandı! Sinemada iki kere izleme fırsatım oldu, ilkinde çenemi yerinde zor tutuyordum zaten müthiş gazlı çıktım. İkinci izleyişimi bu yazıyı yazacak olmanın görev bilinciyle daha eleştirel ve detaylara dikkat eder bir gözle yaptım. Peki ilk izlenimlerimde sonra bir değişiklik oldu mu? Pek de fazla olmadı doğrusu… Bence film gerçekten iyi, çok keyifli bir izleme deneyimi sunuyor, ama bu hiçbir sorunu yoktur anlamına da elbette gelmiyor. Filmde beni rahatsız eden yerler oldu ama yine de dönüp baktığımda “Ya olmamış bu!” dediğim bir film değil. Ön-üçlemeden fersah fersah iyi birçok konuda, orijinal üçlemeyle aynı ligde oynadığı yerler de var, ama bir Empire Strikes Back değil. Ama zaten olması da mümkün değildi belki… Neden mi? Gelin hele yamacıma, şöyle anlatayım meramımı:
TFA ile ilgili beklentiler türlü türlüydü. İlk kategoride orijinal serinin hayranları var ki, bunların bile beklentileri iki başlıydı: Orijinal serinin aynısı gibi olmasını isteyenler ve George Lucas’ın hayatımıza kattığı tip yenilikleri TFA’nın da katmasını isteyenler. Orijinal serinin hayranlarının ciddi bir ek kategorisi olarak da Expanded Universe’ü (EU) okumuş olan ve oradaki hikayelerin de yer bulmasını isteyenler vardı. Seriye ön-üçleme ile başlayanlar ve onlara hayran olanlar vardı, patlamalar, çatlamalar, göz alan efektler ve bol aksiyon isteyenler ağırlıktaydı. Star Wars’a (SW) çizgi filmlerle dahil olmuş daha genç kuşak vardı. Bunların hepsinin arasında olanlar vardı ve bunların dışında olanlar da vardı, eminim aklıma gelmeyenler de vardı…
SW’u nasıl algıladığınız da tabi ayrıca önemlidir. Kimisi için son derece hassas bir “kutsalıma dokunulmasın yalnız!” fanatizmi söz konusudur SW söz konusu olduğunda. Şaka değil İngiltere ‘de “Jediizm” diye hükümet tarafında kabul edilen bir din bile var.
Benim için SW bir Uzay Operasıdır, “ne eksik, ne de fazla”. https://tr.wikipedia.org/wiki/Uzay_operas%C4%B1. Bir klasik Yunan trajedisinin alınıp uzaya fırlatılmış versiyonudur. Kahramanın yolculuğu formülünün dev ekranda çok iyi bir uygulamasıdır bir yandan https://en.wikipedia.org/wiki/Monomyth). Zamanında ortaya koyduğu devrim niteliğindeki efekt yapısıyla izleyiciye gerçekten uzayda olabilme hissiyatını yansıttığı için de birçok bünyede etkisi derindir. Son derece romantik bir kurgusu olduğu için de çok severim. Umut doludur, iyiliğin, yenilmesi imkansız gözüken bir kötülükle savaşını ve galip gelmesini anlatır. Tüm yaşayanları kapsayan ve içimizden geçen bir “Güç”ten bahseder ve dengede olması için didinen kahramanların etrafında döner. Hafif politik bir duruşu da vardır. Korkularımız yüzünden, özgürlüğümüzden kendiliğimizden vazgeçebileceğimizi hatırlatır bize ve politika söz konusu olduğunda birçok şeyin göründüğü gibi olmadığını… Tek bir adamın hırslarının hepimizi yakabileceğini ama o yangının yine iyi niyetli birkaç kişi tarafından söndürülebileceğini ifade eder. Bu çerçevede, İmparator’un Galaksinin ümüğünü sıkmakta olan demir yumruğuna karşı özgürlük, barış ve Galaktik Cumhuriyet’in kurulması yönündeki İsyan’ı anlatır. Tüm bunları harmanlayan bir sinema deneyimi olarak izlemesi keyifli ve doyurucudur. X-wingler ve ışın kılıçları da var tabii bünyemi titreten.
Tüm bu beklentiler ve seven/bilen herkesin kendince yapmakta olduğu tanımlar göz önüne alındığında zaten herkesin mutlu olması teorik olarak bile mümkün değildi.
Hikaye ve karakterlere geçmeden önce, filmin daha teknik özelliklerinen bahsetmek istiyorum biraz.
- Görsellik: Film görsel olarak gerçekten etkileyici. J.J. Abrams (J.J.), orijinal filmlerin tarzına dönerek mümkün olduğu kadar çok maket, robot ve set kullanarak efektleri yaratmış. Elbette bilgisayar ürünü görüntüler de var, ama ekranda gördüklerinizin damağınızda bıraktığı tat orijinal üçlemenin çağımızı yakalamış hali. Bu anlamda J.J. bence işi iyi kotarmış. Ekranda gördüklerimiz çoğunlukla robot, kukla veya maket oldukları için nesneler dolu dolu ve gerçekçi hareket ediyorlar. SW’un büyüsü dev ekrandan bize doğru akıyor bu vesileyle! Buna ek olarak mekan tercihlerinde ve kamera kullanımında da özenli bir çalışma yapıldığı çok belli oluyor. Mekanlarda ciddi bir yenilik yok aslında, orijinal üçlemeden miras çöl, kar ve yeşillik gezegenlerini görüyoruz ağırlıklı olarak. Hikaye, orijinal üçlemedeki gezegenlerde geçmiyor olsa da, J.J. görsel olarak aşinalık yaratarak bizi o güzel günlere taşımayı bilmiş. Dış çekimlerde, hava ve ışın kılıcı savaşlarında da özellikle kamera açılarında güzel bir çalışma var. Kim kime ne yapıyor mideniz alt üst olmadan, keyifle izleyebiliyorsunuz. Görsel anlamda tam not aldı TFA benden.