DC Evrenine Dr. Manhattan Dokunuşu – The Button

I Did All This Because of You Son

Burada “Kaybolup Bulunanlar Salonu”nda DC çizgi romanlarıyla ilgili easter egg bombardımanlarının ardından Cosmic Treadmill (Kozmik Koşubandı)’i buluyor ve rozetin radyasyonunu takip etmek için onu kullanacağı sırada Batman geliyor ve Flash’ın yanına katılıyor. Zaman içinde yolculukları başlayan ikili bu yolculuk sırasında Flashpoint öncesinde yaşadıkları olayları görmeye başlıyorlar. Flashpoint evrenindeki Batcave’ye savrulan Flash ve Batman’in karşısına Thomas Wayne’nin çıkmasıyla da The Button Part 2‘yi de bitiriyoruz. Böylelikle 21. sayılarla The Button’un ilk ayağı bitmiş oluyor. Bu sayıda anlıyoruz ki Flashpoint öncesi New 52 ile silinen bütün olaylar evrene geri dönüyor.

Batman 21 ile basit ama güzel bir giriş yapılan bu eventte The Flash 21 ile de evrende önemli değişiklikler olacağını görüyoruz. İçerdiği easter eggler ile de sanki bakın gerçek evren geri dönüyor mesajı verilmek istenmiş gibi. Bu sayının yazarı Joshua Williamson ve çizeri ise Howard Porter. Porter’in işini Fabok kadar iyi bulmasam da fena değil diyebilirim. Hikayeye gelecek olursak da hala bir ilerleme yok. Evet Flashpoint öncesi önemli olayları gördük ama zaten artık Rebirth ile New 52’den kurtulup öncesine döneceğimizi biliyoruz. Dr. Manhattan aracılığıyla ana evrenden on sene çalındığını ve kahramanların eskiyi hatırlamadığını da biliyoruz. Yani temelde yeni bir şey vermeyen bir sayı.

Detective Duo

Batman 21 için evente giriş sayısı dedim ve o yüzden beğendim. On sayılık bir event olsa tamam bu sayı sırıtmaz ama zaten toplamda dört sayılık bir eventin ikinci sayısı ve hiç bir ilerleme yok. Bu eksi sadece dört sayılık bir eventin ikinci sayısı olmasından kaynaklı. Yoksa gerçekten güzel bir sayı olmuş. Hikaye ilerliyor hem de düzgün bir şekilde ama beklentimiz hep soruların cevaplandırılması olduğu için sayı bize bir şey vermemiş gibi oluyor. Batman’le Flash’ın etkileşimi çok hoşuma gitti. İkisinin ortada bulunan bir gizemi analiz etmesi, olay üstünde düşünmeleri ve çözüm üretmeye çalışmaları özlediğim dedektiflik havasını verdi. Easter eggler ve geçmiş olayların gösterilmesi de DC’nin sadık kitlesine eskiyi yad etmek için bir hediye gibiydi.

Dört sayılık bir eventte olsa bir geçiş sayısı kullanmışlar. Yine de okuması keyifli, Flash ve Batman’i birlikte iş üstünde gördüğümüz bir sayı olmasından kötü yaklaşmayacağım. Bu sayıdan sonra eventin sonunda Watchmen veya Dr. Manhattan’ın evrene dahil olmasıyla ilgili pek bir şey öğrenemeyeceğimizi anladım. Yine de sonunu ve nereye bağlanacağını merak ediyorum.

Batman #22

Geldik The Button Part 3‘e. Bu sefer açılış Rebirth one-shotundan bir karakterle yapılmıyor, direkt hikayeye devam ediyoruz. Flashpoint evreninde Aquaman ve Wonder Woman Batman’a karşı ittifak kurmuş ve askerlerini Batcave’ye yolladıkları sırada Flashpoint Batman’i de bir sürprizle onları beklemektedir. O sırada Batman ve Flash mağaraya savrulurlar ve Baba ile oğlun karşılaşması gerçekleşir. Thomas Wayne ve Bruce Wayne yan yana. Bu sırada Aquaman ve Wonder Woman’ın askerleri mağaraya ulaşırken iki Batman’in efsane bir şekilde sırt sırta dövüştüğünü görüyoruz. Thomas ve Bruce daha sonra baba-oğul olarak yüzleşiyor ve çizgi roman tarihinin en duygusal anlarından biri yaşanıyor. Baba ve oğulun konuşmalarının olduğu bu kısmı mutlaka okumanızı, o duygusal ve etkileyici anlara sizin de tanıklık etmenizi istiyorum.

Waynes Never Stay Down

Thomas Wayne’i arkalarında bırakan ikili yolculuklarına devam ederler. Gerçekten duygusal bir sayı olmuş. Çok etkileyici bir karşılaşma oluyor Bruce ve Thomas Wayne’nin yüz yüze gelmeleri. Yazarlığı bu sayıda The Flash’ın yazarı Joshua Williamson devralıyor ve çizerliği ise yine Jason Fabok yapıyor. Jason Fabok’un çizimlerini beğendiğimi söylemiştim. Flash’dan gelen Williamson ise bu en duygusal çizgi roman sayılarından olan Batman 22’de hem hikayeyi ilerletiyor hem de Flashpoint hikayesine bir devam yazıyor. Evet bu bir anlamda Flashpoint’in devamı. Flashpoint evreninin yok olmadığını görüyoruz. Aquaman ve Wonder Woman ortak olmuşlar. Batman hedeflerinde. Mağaraya yolladıkları askerlerden bunları anlıyoruz. Yani devam eden bir evren var.

Aklıma gelen ilk şey keşke bu dört sayılık mini eventi Watchmen ile direkt ilişkilendirmeden Flashpoint’in devamı olan bir dört sayılık event olarak duyursalardı çok daha güzel olacağıydı ve yaratılan beklentileri de boşa çıkarmayacağıydı. Çünkü tam anlamıyla Flashpoint’i devam ettiriyor.  Bu sayıda Christopher Nolan‘ın Batman Begins filminden baba ve oğlun birlikte bir sahnesine ve o filmde Thomas Wayne’nin bir sözüne çok güzel bir gönderme bulunmakta (hatta çizgi roman ana evreninde kullanılarak bir saygı duruşu).  Bölümün sonunda karşımıza çıkan Reverse-Flash’in koşusu ise güzel bir kurguyla ilk bölümde ortadan kaybolmasına bağlanıyor ve Flash 22 ile de neler olduğunun açıklanacağını anlıyoruz.

The Flash #22

Geldik uzun zamandır beklediğimiz event’in son sayısına yani The Button Part 4‘e. Flash ve Batman Cosmic Treadmill üstünde zamanda yolculuk yaparken yanlarından ölmeden hemen önceki Reverse-Flash geçmiş ve durdurmak isteseler de Reverse-Flash onları dinlememişti. Thawne istediği yere varıyor ve vardığı yerde Batman 21’deki mavi alevler içinde kalıp iskelete dönüşmeye başlamasının nedenini görüyoruz. Jay Garrick de kısa süreliğine olaya dahil oluyor ve sonrasında sayıyla birlikte eventin de sonuna yaklaşırken Bruce Wayne malikanesinde camdan Batsignal’in yandığını görür.

Alfred’in “Cevap vermeyecek misiniz?” sorusu karşısında babasının ona söylediği şeyleri hatırlayarak sessiz, düşünceli ve kararsız şekilde yere baktığı son panelle Batman ve Flash’ın The Button’daki maceraları sona erer. Belki bir sonraki bir kaç sayıda Batman’i etkilemeyecek ama o konuşma ve Bruce Wayne’nin bu hareketinin sonuçları ileride karşımıza çıkacaktır.

Yorumlar