8 Mart Kadınlar Günü’nde Kadınlara Masallar

“Hepimiz vahşiye özlemle doluyuz. Bu özlemin kültürel olarak onaylanmış pek az panzehiri var. Bize bu tür bir arzudan utanç duymamız gerektiği öğretildi. Uzattığımız saçlarımızı duygularımızı saklamak için kullandık. Ama Vahşi Kadın’ın gölgesi gündüz ve gecelerimiz boyunca pusuya yatmış bir halde varlığını sürdürmekte. Nerede olursak olalım, arkamızda tırıs giden bu gölge kesinlikle dört ayaklı.”

Dr. Clarissa P. Estés, Kurtlarla Koşan Kadınlar

8 Mart Kadınlar Günü için ne yazacağımı düşünüp duruyordum. Aklımda, Pan’ın Labirenti ve Masallardan Gelen Sembolizm yazımda bahsettiğim prenses metası üzerine yazmak vardı. Her prensesin öpülmeyi bekleyen aciz kız olmadığını, bazılarının kahraman, bazılarının kurban olduğunu, hatta gerek Grimm, gerek Andersen masallarında etken ve edilgen kadın nüfusunun neredeyse eşit olduğunu anlatmayı aklımdan geçiriyordum. Ancak bunun yerine, en azından bu yazı için kendimi yanlış anlaşıldığını düşündüğüm masal kahramanlarına odaklamak istedim. Çünkü bugün kadın cinsinin yaşadığı sorunların temelinde çocukluktan başlayan kimlik karmaşasının payı büyük diye düşünüyorum.

Bir hikayeyi anlamak ya da ders almak kolay ya da küçümsenecek bir iş değil. Çünkü özellikle çok eski masallar, öyle ağır -çoğu da kadın düşmanı-  dini kisveler altında kalmış ve toplum şekillendirici ahlak kurallarını belletmek üzere değiştirilmiş ki, soğan gibi katman katman soymak gerek. Üstelik bir yerden sonra işin içine kapitalizm de giriyor. Ne demek istediğimi, bildiğim en iyi örnekle anlatayım.

Uyuyan Güzel: Yaban Gülü Değil, Bildiğin Fatmagül

Niye böyle bir başlık attım? Çünkü Uyuyan Güzel, masalın orijinalinde kahraman prensi tarafından kurtarılmaz. Ava çıkmış cici prens gelip, uyuyan kıza cici cici tecavüz eder. Üstelik, bu haltı yemeden önce kızı uyandırmaya da çalışır. Ama baktı ki uyanmıyor, güzelce işini görür ve yoluna devam ederek ülkesine döner. Bu daha önce pek çok kez yazılıp çizildi, çoğunuz biliyor olabilirsiniz.  Aslında, masalın Grimm versiyonu çok daha çocuklara yöneliktir, ama o da prens ve prenses evlendiğinde sona ermez. İşin içine bir adet çocuk yiyen (evet, gerçekten!) cadı kaynana figürü girer. En iyisi başından anlatayım.

Aman ne güzel kız, hemen tecavüz etmeliyim!

Aman ne güzel kız, hemen tecavüz etmeliyim!

Disney sayesinde güzeller güzeli Aurora olarak bildiğimiz sarışın prensesin kökeni, Grimm Kardeşler’in “Little Briar Rose” (Yaban Gülü, Dikenli Gül, Fundalık Gülü olarak çevirebiliriz) adlı masalından gelir… mi acaba? Hayır. Takip edebildiğimiz yazılı kaynaklar bundan çok daha öncesine, ta 1300’lere kadar gidiyor. Uyuyan Güzel masalı, ilk olarak Perceforest adlı bir lirik şiir kitabında ortaya çıkmış. Bu şiir kitabı, Kral Arthur dönemi romansı içeriyor ve 1330-1344 arasında Fransa’nın hakim olduğu Felemenk topraklarında yazılmış, daha doğrusu derlenmiş. İşin sözlü kısmının nereye kadar gittiğini kesin olarak bilemiyoruz. Bu versiyonda Troilus adlı kahraman, Zellandine adlı kadına, o koma halindeyken tecavüz ediyor. Zellandine doğum yapmasına rağmen uyanmıyor. Ama Troilus zaten Zellandine ile evlenmeye çalıştığı ve bu yüzden pek çok görev yaptığı için olsa gerek, bu durum kimseye batmamış. Adamın hakkı tabii. Eser 1528’de basılmış.

Yorumlar