Uzayda Büyük Kavuşma: Juno ve Jupiter

Hikayemizin Esas Oğlanına Gelirsek…

Tabii ki Galileo Galilei’den söz ediyorum! Hayır, kuşkusuz Jüpiter’i o keşfetmedi. Ama Jüpiter’in en büyük dört uydusunun keşfi, gezegenin kendisinden çok daha önemliydi. Çünkü , başka bir gezegenin de uyduları olabileceği gerçeği, o güne kadar yeryüzü, güneş ve evren hakkında süregelmiş tezleri derinden sarsıyordu. Çünkü o çağlarda insanlar, Yermerkezci görüşe inanıyor; yani dünyayı evrenin merkezi olarak görüyordu.

Galilei, Kopernik’in Güneşmerkezci teorisini savunuyordu ve kendi gelgit kuramının dünyanın hareketini ispatlayabileceğine inanıyordu. Yazık ki, kilise bu konuda farklı düşünüyordu. Sadece kilise değil, o sırada dünya üzerinde iyi kötü eğitim görmüş pek çok insan da Yermerkezci teoriyi kabul ediyordu. Galilei, bütün bunların karşısında durdu, özellikle de kiliseyle olan münakaşası, saygınlığına epey zarar verdi. Üstelik, hatırı sayılır bir saygınlıktı bu.

Galileo, doğuştan forslu bir adamdı dersek, herhalde abartmış olmayız, esas oğlan diye boşuna demiyorum. Adını aldığı dedesi Galileo Bonaiuti, saygın bir üniversite hocası ve bilim adamıydı. Babası Vincenzo ise, ünlü bir müzisyendi. Galileo erken yaşlarında müzik ve matematik öğrenerek, döneminin insanlarına kıyasla hayata epey önde başlamıştı zaten. Ancak, özellikle yine babası gibi müzisyen ve çapkın küçük kardeşi Michelangelo kaynaklı maddi sıkıntılar yakasını bırakmayacak ve bu da onu “para edecek icat yapma” arayışına sokacaktı. Neyse ki kafası fazlasıyla çalışıyordu. Adamın buluşlarını anlatsam buraya sığmayacağı için yine es geçiyorum.

Jup_3a

Galileo Galilei ve Simon Marius. İki bilim insanının arasındaki fors farkını nasıl anlarsınız? Birinin pek çok portresi varken, diğerinin tek bir gravürü vardır. Ne kadar da benziyorlarmış. Bence aralarına 4 ay girmese çok iyi arkadaş olabilir, kardeş kardeş yörünge çalışabilirlerdi.

Galilei Jüpiter’in aylarını keşfettiğinde, tabii kıyamet koptu. Bu ayları 7-13 Ocak 1610’da keşfetmişti. Keşfi, Clavius Rasathanesi tarafından onaylanınca Galilei tam bir bilim kahramanı ilan edildi. Bilmem Engizisyon’la yaşayacağı sıkıntıya değmiş midir? Bilim açısından buradaki bence en ilginç nokta şudur; Ptolemy, 2. yüzyılda Jüpiter’in bir yılını 11.8 yıl olarak doğru hesaplamıştı, ama Güneş’i değil, dünyayı merkez olarak almıştı (Sadece bir gün fark var).

Simon Marius : Galilei’nin Gölgesinde Kaybolan Adam

Önceki yazılarımda, bilim insanlarının birbirlerinin basamağı olarak çeşitli icatlara erişebildiklerini söylemiştim. Ama bazen, keşifler rekabetle ilerleyerek eş zamanlı olur ve kavga çıkar. Simon Marius, Jüpiter’in en büyük dört uydusunu Galilei’den sadece bir gün sonra kaydetmiştir; bir gün! Talihsizliğe bakar mısınız? 1600’lerde bir günlük farkın ne önemi var diyebilirsiniz. Aslında iş biraz daha karışık; bu meselenin kayıtları didik didik edilmiş. Çünkü Marius, 1614’te yayımladığı Mundus Iovialis’te bu dört uyduyu Galilei’den önce bulduğunu iddia etmiş ve haliyle, Galilei kızmış. Kendi eseri Il Saggiatore’de Marius’u hırsızlıkla suçlayan Galilei, tarihe Jüpiter’in ilk dört uydusunu bulan kişi olarak geçmeyi başardı tabii.

Simon Marius, Alman bir astronomdu ve Galilei’nin forsuna sahip değildi. Ama, hırsız da değildi. Ne yazık ki bu ancak 2003’te ispatlanabildi. Mesele şuydu; iki bilim adamı zamanlarını farklı takvimlerle ölçüyorlardı. Galilei Gregoryen, Marius ise Jülyen takvim kullanıyordu. Bunlar teknik olarak birbirinden çok farklı değil, ama Jülyen takvimde artık yıl farklı hesaplanır, bu da uzun vadede ciddi bir zaman sapmasına neden olabiliyor. Yani Marius’un ayları incelemeye Galilei’den önce başladığı doğruydu. Tek sıkıntı, çalışmalarını bir gün sonra kaydetmiş olmasıydı.

Ancak karma, Marius’a güzel bir teselli ödülü verdi; Jüpiter’in en büyük dört uydusunu bugün, onun koyduğu isimlerle anıyoruz. Galilei, hayatının tehlikede olduğunu da, kimlere yaranması gerektiğini de gayet iyi biliyordu. Bu nedenle bulduğu uyduları, “Medici Yıldızları” olarak adlandırmıştı. Malum, Mediciler dönemin en güçlü ailesiydi. Galilei, ilerde Cosimo de Medici’ye bizzat hizmet edecekti zaten. Ama dönemler geçer, hikayeler kalır. Marius, Jupiter’in aylarına tanrının eski trajik aşklarının adını vermişti. Uzun vadede, insanlar bunu daha doğru buldular. Buradan çıkaracağımız önemli ders : bir şeyi keşfetmek kadar, iyi isimlendirmek de önemli.

Yorumlar