Dev Serinin İlk Adımı! Zaman Çarkı: Dünyanın Gözü

Uzun bir aradan sonra yeniden okumaya ve okuduklarımı paylaşmaya dönüşümün şerefine, aylar boyu sürecek bir kitap serisiyle karşınızdayım. Senelerdir “Hayır, şimdi değil. Daha okunacak çok şey var.” diye diye bu günlere kadar ertelediğim bir seriye başlıyorum: Zaman Çarkı! Serinin ilk kitabı olan Dünyanın Gözü ile bambaşka bir diyarın kapıları aralandı diyebilirim.

Duymayanı Olmayan Seri!

Bir kere her fantastik kurgu okuyucusunun bu seriye dair minicik de olsa bir fikrinin olduğunu düşünüyorum. Bu zamana kadar seriyi tamamlamış olan arkadaşlarımla yaptığım konuşmaların hepsinde aynı cümleleri duyuyordum. “Zaman Çarkı’nı okumadıysan fantastik kurgu okudum deme.”, “Okuduktan sonra başka bir kitap okumak istemeyeceksin.”, “Bence fantastik kurgunun zirvesi bu kitaptır.” Tüm bu cümleleri haklı çıkaracak bir seri mi yoksa etrafım gaz insanlarla mı dolu bunu zaman gösterecek.

Bununla birlikte ilk kitaptan edindiğim fikirse şu; öykünün Yüzüklerin Efendisi ve Ejderha Mızrağı gibi eserlerden farkından daha ziyade ortak özellikleri dikkatimi çekti. Bu arada “Zaman Çarkı’nı nasıl X’le, Y’yle karşılaştırırsın?” olayına hiç girmeyeceğimi, bunun tamamen kendi edinimlerimden yola çıkarak tamamlayacağım bir okuma serüveni olacağını söylemek isterim. Bu yazıda da evrene dair ufak bilgilerin yanında ilk kitabın konusundan derin olmayacak şekilde bahsedeceğim. Ayrıntı vererek kitabı aktarmam nedeniyle sizin okuma zevkinizi baltalamış olmak istemiyorum.

Evren Hakkında Küçük Bir Bilgilendirme

Kitapla ilgili olaylara girişmeden önce bazı kavramları şimdiden belirtmekte fayda var. Yoksa açıkladığım şeyler havada kalabilir ve cümleler anlaşılsın diye gereksiz açıklamalara girişmek durumunda kalabilirim. Zaman Çarkı serisinin ismini aldığı Zaman Çarkı’ndan bahsetmeden diğer olaylara geçmek çok da uygun olmayabilir. Zaman Çarkı yedi bölümden oluşan bir çağ saati gibi düşünülebilir. Çağların her birinin deseni kendi içinde mevcutken, bir çağın zamanı bitip çark bir sonraki çağa geçtiğinde bir önceki çağın olayları tarihe dönüşür. Böylece çağlar ilerlerken saat tekrar aynı çağa geldiğinde artık o çağda yaşanan olaylar çoktan efsane olmuştur. Her çağ kendi içinde değişime açık olmakla birlikte aslında aynı çağdır. Ben bunu saatin her gün 11’den sonra 12 olmasına ancak her günün içinde benzer ögelere sahip olsa da farklı saat 12’ler yaşamamıza benzettim.

Dünyanın Gözü

Bu evrende “güç” diyebileceğimiz bir kavram var ve güç temel olarak “saidar” denilen dişil ve “saidin” denilen eril tarafa sahip. Saidin, “Karanlık Varlık” tarafından kirletildiği için, gücün eril kullanıcıları bir süre sonra delirerek kontrollerini kaybediyor. Bu nedenle saidar, gücü kullanmanın yanı sıra saidin’i de kontrol etmeye çalışıyor. Bu kontrol sürecinin nasıl işlediğiyle ilgili bilgileri okuyarak edinmeniz çok daha iyi olacaktır diye de düşünüyorum.

Aes Sedai de kitap boyunca sıkça karşılaştığımız bir kavram. Aes Sedai isminden de anlaşılabileceği üzre gücü kullananların oluşturduğu topluluğun ismi. Efsaneler Çağı’nda erkek Aes Sedai’ler olmasına rağmen, Delilik Çağı ile birlikte sadece kadınlar Aes Sedai içinde yer alabilmiştir.

Efsaneler Çağı, erkek Aes Sedai’lerin de bulunduğu, bizim Muhteşem Yüzyıl’la bağdaştırabileceğimiz bir dönem olarak karşımıza çıkıyor. Efsaneler Çağı ise Karanlık Varlık’ın (Shai’tan) özgür bırakılma girişiminden sonra başlayan ve tüm dünyayı etkisi altına alan Gölge Savaşı ile sona eriyor. Gölge Savaşı ise Karanlık Varlık’ın tekrar mühürlenmesiyle sona eriyor, ancak bu sırada saidin de Karanlık Varlık tarafından lekeleniyor. Sonrasında ise bir Aes Sedai olan Ejder lakaplı Lews Therin Telamon’un içindeki gücü kontrol edemeyerek 100 yoldaşıyla birlikte tüm dünyayı etkileyecek şekilde güçlerini kullanmasıyla Delilik Zamanı ya da Dünyanın Kırılışı başlamış oluyor. Lews Therin Telamon ortadan yok olduktan sonra da Üçüncü Çağ başlamış oluyor. Kitabımız da Lews Therin Telamon’u yok oluşa götüren olayı da gösteren küçük bir zaman dilimini gösteren bir giriş bölümüyle başlıyor.

Her Şeyin Başlangıcındaki Yolculuk

Bir yol olmadan, kahramanlarımız birer birer toplanmadan kitabın başlamasına imkan olmadığı için Zaman Çarkı serisinin ilk kitabı Dünyanın Gözü ile başlayan hikayemiz de bir yolculuk ile başlıyor. Aslında ilk kitabın tamamen bir yolculuk hikayesi olduğunu söylemek yanlış olmaz. Kitabın giriş kısmını ayrı tutarsak kalan bölümler boyunca kovalamacanın bol olduğu bir evren tanıma kitabı diyebilirim. Çünkü karakterleri birer birer tanırken bir yandan da yolculuk boyunca dünyaya ve içinde yaşayan diğer ırklara dair de birçok bilgi edinebiliyoruz.

Yazar Robert Jordan

Üçüncü Çağ’da Lews Therin Telamon’un efsanelerde yaşatıldığı dönemde, Batı’da yer alan İki Nehir isimli bölgede genellikle tarım ve ticaretle uğraşan insanlar yaşamaktadır. Bu bölgede yer alan Emond Çayırı ise kendi hayatlarından başka pek bir dertleri olmayan insanlar barındırmaktadır. Bel Tine isimli Bahar Festivali  arefesinde burada yaşayan Rand Al’Thor, Perrin Aybara ve Matrim Cauthron adlı gençler (ya da genç çocuklar), peşlerine Karanlık Varlık’ın hizmetkarlarının düşmesiyle bir anda anlayamadıkları bir maceranın içine çekilmiş olurlar.

Yanlarında Moiraine Damodred isimli bir Aes Sedai ve onun yoldaşı al’Lan Mandragoran, Egwene al’Vere ve ozan Thom Merrilin ile birlikte de yolculuk başlamış olur. Daha sonra başka karakterlerin de eklenmesiyle yolların birleşip ayrılmasıyla yolculuk ilerler ve bize de bu macerayı soluksuz şekilde okumak düşer. Evet, yolculuğun başlayış şeklinden grupta yer alanlara kadar pek çok noktada insanın aklına başka yoldaşlık hikayeleri geliyor. Ancak önümüzde bir sürü kitabın bulunduğu bir seri olduğunu göz önüne alarak bu fikirleri bertaraf ediyoruz!

Zaman Çarkı Ağlarını Örüyor!

Grup, arkalarında bulunan Karanlık Varlık’ın hizmetkarlarına yakalanmadan yollarında ilerlerken, bir şekilde Dünyanın Gözü’ne doğru yolları sürüklenen kahramanlarımız yolculukları boyunca kendilerine ve yaşadıkları evrene ait birçok şeyle yüzleşmek zorunda kalmaktadır. Aslında bir önceki satırda yer alan “bir şekilde” kavramı kahramanlarımız için başka bir anlam ifade ediyor. Rand, Mat ve Perrin aslında birer ta’veren’dir. Ta’veren’ler kaderin ağlarını ördüğü kişilerin ta kendisi oluyor. Yani bu kişilerin bulundukları yer ve zaman; bulunmaları gereken yer ve zamana işaret ediyor.  Kitabın en başında tanıdığımız Ejder Lews Therin Telamon ile üç genç arasındaki ilişkiye dair boşlukları da sayfalar ilerledikçe dolduruyoruz.

Dünyanın Gözü’ne yönelen kahramanlarımız yolculuk boyunca hayalini kurdukları dış dünyada pek çok macera içinde yer alır. Yenidendoğan Ejder’e ait söylentileri de sürekli kulaklarında duyarak ilerleyen gençlerimiz bir yandan da ortak rüyalarında onlara musallat olan karanlıkla baş etmeye çalışmaktadır. Henüz daha ergenliğinin başında sayılabilecek bu kişilerin bir şekilde dünyanın yükünü omuzlaması nedeniyle yaşadıkları iç karmaşalar ise okura oldukça güzel şekilde yansıtılmış.

Koca Dünya, Tek Kitaba Sığar mı?

Kitapta pek çok farklı ırk ve karakter yolculuk boyunca bize eşlik ediyor, yani ilk kitapta aslında yazar bize kapsamlı bir evren tanıtımı girizgahı da yapmış oluyor. Neden girizgah diyorsun derseniz de, kitabı düşündüğüm zaman olaylarla birlikte evrende yer alan farklı ırklar, yerler ve karakterler de bir anda aklıma geliyor. İşin hoş ve aynı zamanda ürkütücü olan yanı ise, bu kitapta yer alan her şeyin aslında Cim karnında bir nokta olması. Yani 800 küsür sayfada aslında her şeyin başında olduğunuzu anlayacak şekilde her satırdan bir bilgi kırıntısı çıkarmaya çalışıyorsunuz. Bilgi bombardımanı altında şemsiyeyi ters açarak her şeyi anlamaya çalıştığım halde kafamda eksik olan pek çok yer olduğunu söyleyebilirim.

Peki bunlar beni yıldırıyor mu? Tabi ki hayır! Kitabın bittiği yer o kadar güzel ki, ikinci kitapla birlikte serüvene devam etmek zorunda hissediyorum kendimi. Yalnız yazımı bitirirken şunu fark ettim ki, bu seri bittikten sonra birkaç evren yazısı, yazar Robert Jordan’a air bir tanıtım ile ile bir karşılaştırma yazısını da oldukça fazla hak ediyor. Bir sonraki kitapta görüşmek üzere diyelim.

Bu yazı, "İthaki Kütüphanesi" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Benzer Yazılar

Yorumlar