Yaradılış Hikayesine Bir de Buradan Bakın: Ateş Canına Yapışsın

Adem ile Azazel arasındaki düşmanlığın kaynağını esprili olduğu kadar sürükleyici bir anlatımla görmek isteyenler için süper bir kitap önerim var! Sezgin Kaymaz’ın İletişim Yayınları‘ndan çıkan romanı yüzünüze ufak tebessümler yerleştirirken bazen de “Kim kimin sınavı?” diye düşündürüyor.

Semavi dinlerde ortak olarak aktarılan pek çok anlatı mevcuttur. Küçük aktarım farklılıkları haricinde anlatılardaki aktörler, mekanlar ve mesajlar aynı şekilde birbirini takip etmektedir. İnsanın yaradılış hikayesine kadar geri gittiğimizde ise karşımıza yine benzer ortaklıklar çıkıyor. Cennet bahçesinde mutlu mesut yaşayan büyük melekler, melekler ve diğer mahlukatın düzeni Adem’in yaradılışıyla altüst olur. Toprak ve çamurdan yaratılan Adem ve ona itaat etmeyi reddeden, vaktiyle baş melek olan Azazel’in hikayesi bizlere hep üçüncü kişinin gözünden aktarılmıştır.

İlahi Düzenin Cennet Yansıması

Bu kitapta ise farklı olarak tüm öykü baş aktörlerden biri olan Azazel’in gözünden aktarılıyor. Cennet’te meleklere hocalık yapan, Hocaların Hocası ve kendine özgü eğitim metotlarının kurucusu Azazel, kendisine duyulan tüm saygıyı hak ettiğini düşünmektedir. Dört büyük melekle birlikte günlük rutini içinde yaşayan Azazel her konuda olduğu gibi Yaradana ibadet ve kulluk konusunda da öncü konumundadır. Tüm mahlukatın saygısı ve sevgisini kendinde topladığından emin şekilde, bu huzurlu düzen içinde oldukça mutludur.

Ateş Canına Yapışsın

Ancak bir gün, yeni bir mahlukun aralarına katılacağı bilgisiyle tüm düzeni alt üst olur. Çünkü yaratılacak olan yeni mahluk ne bitki, ne hayvan ne de melek olmamakla birlikte tüm canlıların en kıymetlisi olarak tasvir edilmiştir. Ayrıca tüm Cennet sakinlerinin de onun gelişi şerefine toplanıyor olması bir başka ilginçliktir. Azazel tıpkı diğer varlıklar gibi bu varlığın da ona saygı duyması gerektiğini düşünürken, işler onun için oldukça karmaşık bir hal alır.

Adem’den Önce ve Adem’den Sonra Azazel

Tıpkı bizim dünyevi tarihimizi İsa’dan Önce ve İsa’dan Sonra diye böldüğümüz gibi Azazel’in ömrü ve Cennet yaşamı da Adem’den Önce ve Adem’den Sonra diye bölünmektedir. Tüm varlıkların güzelliğiyle büyülendiği varlık topraktan yaratılmış yeni bir canlıdan başka bir şey değildir. Ancak bu varlığa itaat etmek zorunda kalması ateş tabiatlı Azazel’e zor gelir. Böylece Cennet’ten kovulmaya kadar giden o süreç başlamış olur.

Kitap Azazel’in Şeytan olma sürecini aktarırken aslında Adem’in içine giren şeytanlığı da gösteriyor. Özellikle içlerindeki kötülüğün kullandığı kelimeler üzerinden açığa çıkması oldukça güzeldi. Adem’in gelişiyle Azazel bilmediği kelimeleri “uygun” yerlerde kullanmaya başlar. Kendi kişiliği bulanıklaştıkça, cennet dışı kelimelerle bu bulanıklığı dışına vurur. Ayrıca kendi metotlarıyla sürekli köşeye sıkışan Azazel yaşam amacını Adem’i faka bastırmak üzerine temellendirmeye başlar. Böylece en iyi kul iken, yoldan çıkarıcı konumuna gelmiş olur.

Kim Kimin Sınavı?

Sürekli yoldan çıkaran olarak nitelendirilen Şeytan’ın aslında kaderindeki rolü oynadığını görüyoruz. Kendisine biçilen rolü ve içine koyulan ateşin kendi suçu olmadığını anlıyoruz. Hatta Şeytan’ı bir noktada masum bile görebiliyorsunuz. Ayrıca Adem’in içine işleyen ateşin de onu nasıl etkilediğini ve değiştirdiğini görüyoruz. Yani Azazel/Şeytan ve Adem aslında birbirinin sınavı haline gelmektedir. Birbirlerinin Cennet garantisi olabilecekken, kovulmayı başarmalarının kader mi yoksa seçim mi olduğu konusu burada okura kalmış durumda.

Semavi dinlerin anlatısında yoldan çıkarıcı olarak yansıtılan bir başka aktör olan Havva’nın da oldukça önemli bir rolü olduğunu belirtmek gerekiyor. Adem’in Yasak Meyve’yi yeme sebebi Havva değil, kendi bağımsız kararı olarak yansıtılıyor. Aslında okur bu noktada durup şunları düşünüyor: Azazel’in fıtratındaki mevcut isyanla Adem’in içindeki sorgulama ve fikir üretme isteğiyle Cennet’ten kovulmadan ne kadar yaşanabilirdi?

Cennet Varken Yaratılan Dünya

“Tek bir yasağın olması bir yerin sınırsız özgürlük vaadini yanlışlar mı?” Aslında bu soru Adem’in zihnini sürekli işgal ederken, Azazel’in de onun üstüne oynamasını sağlar. Cennet varken Dünya’nın yaratılması da aslında Yasak Meyve’nin neden olduğunu açıklayan bir unsur gibi ortaya çıkıyor. Günah kavramı bile mevcut değilken, bir şeyin yasaklanmasıyla ve fıtrat içine yerleştirilen merak duygusuyla aslında olacak olanlar önceden belliymiş gibi duruyor.

Ateş Canına Yapışsın, insanın yaratılışını ve şeytanın düştüğü durumu esprili bir dille anlatırken, bir diğer yandan insanlara var oluşu sorgulatıyor. Yazar pek çok kez ele alınmış olan bu konuyu esprili ve akıcı bir dille kaleme almış. Tasvir ettiği Azazel/Şeytan karakteri aktarılanın aksine daha empati yapılabilir bir havaya sahip. Rahat bir anlatıma sahip olsa da, okuru sorgulamaya iten ve durup düşündürten kısımlar da mevcut. Dolayısıyla alınıp okunmasını ve Cennet’ten Dünya’ya sürülüş hikayemizi bir de bu açıdan okumanızı tavsiye ederim.

He bir de Azazel’in Şeytan olduktan sonraki Dünya üzerine kurduğu planlar size de bir yerlerden tanıdık gelebilir. Nihayetinde her olayın arkasında “Büyük Güçler” var.

Benzer Yazılar

Yorumlar