Bohemian Rhapsody: Zirvedeki Yalnız Rockstar

Evet, son zamanların en çok konuşulan yapımların en başında gelen filmimize bu yazımızla biraz daha yakından bakalım istedim. Bohemian Rhapsody, efsanevi solist Freddie Mercury’nin hayatına odaklanıp Queen grubunun nasıl kurulduğunu bizlere biyografik tadımda sunan başarılı bir film. Biyografik tadında diyorum, çünkü kesinlikle tam anlamıyla biyografik bir film demek zor. Neden böyle olduğunu artıları ve eksileriyle tartışacağız.

Queen Hayranları İçin Ayrı Bir Zevk

Bohemian Rhapsody filmi tabi ki sadece Queen hayranları mutlaka izlesin, grubu bilmeyen hiç filme bulaşmasın denilecek bir film değil. Grup hakkında çok bilgi sahibi değilseniz, daha önce pek dinlemediyseniz filmi izlemeye başlamadan ön yargılı olmanız “Acaba ne ile karşılaşacağım?” demeniz normal. Ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim bu ön yargınızı yıkın ve filmin büyüsüne kendinizi bırakın. Çünkü dışarıdan başarılı olamaz denilen kişilerin sonradan bir efsaneye dönüşüp milyonları peşinden sürüklediği hikayeleri beyazperde de izlemek her zaman muazzam bir tat bırakır insanda. Bu film de tam olarak bunu yapıyor aslında. Filmin daha açılış sekansı sizi heyecanlandırmaya yetiyor. O efsanevi konser olan Live Aid’e doğru sizi hazırlıyor. Bu hazırlanma sahnesinin başlangıcı olarak da Freddie Mercury’nin henüz adının Farrokh Bulsara olduğu, ailesiyle yaşadığı dönemde bir gece bar çıkışı Brian May ve Roger Taylor ile tanışmasıyla kaderinin değişmesinden itibaren seçilmiş. Bu süreçten sonra Queen grubunun nasıl bir araya geldiğini ve şarkılarının nasıl oluştuğuna şahit oluyoruz.

Joe Mazzello (John Deacon), Ben Hardy (Roger Taylor), Rami Malek (Freddie Mercury), and Gwilym Lee (Brian May)

Sinemada 2 saat boyunca müthiş Queen şarkıları dinlemek yetmezmiş gibi bir de bazı efsanevi şarkıların çıkış hikayesini görmek ayrı bir haz veriyor. Özellikle Bohemian Rhapsody şarkısının uzun olması nedeniyle yapımcının yayınlamayı reddetmesiyle tarihteki en büyük hatayı yapmış olmasını finalde gönderme yapılarak görmüş olmak mükemmeldi. Ayrıca We Will Rock You ve I Want to Break Free gibi efsane parçaların ortaya çıkış hikayeleri gerçekten görülmeye değer nitelikteydi. Film zaten arada giren Queen şarkılarıyla müthiş bir avantaja sahip olduğundan izleyiciyi hemen yakalamayı başarıyor.

Filmin görsel anlatımı, kostümler, 70 ve 80’ler kıyafetleri, konser sahneleri muazzam titizlikle yapıldığı çok belli. Filmin en büyük artısı kesinlikle Rami Malek. Rami Malek adeta rolünü yaşamış Freddie Mercury’nin girdiği değişken ruh hallerini, jest ve mimiklerini başarılı bir şekilde yansıtmış. Takma protez diş her ne kadar göze batsa da bunun dışında olağanüstüydü. Zaten bu rolle en iyi erkek oyuncu dramada Altın Küre ödülünü alıp şimdiden Oscar’a göz kırptı. Kesinlikle Oscar alabilecek bir perfonmasa imza attı.

Freddie Mercury vs Rami Malek

Filmimiz her ne kadar Freddie Mercury filmi olarak gözükse de aslında daha çok onunla bağlantılı olarak bir Queen filmi diyebiliriz. Çünkü aslında izlediğimiz grubun kuruluşu, yükselişi, sonrasında ayrılışı ve en sonunda efsanevi bir konserle günah çıkarırcasına tekrar bir araya gelmesinin hikayesi. Freddie Mercurcy’nin içindeki eşcinsel kimliğini yavaş yavaş kabul ederek aynı zamanda gelen ünle birlikte verdiği büyük partiler, hem ailesinden hem de grubun diğer üyelerinden uzaklaşması filmin dönüm noktası olarak gösteriliyor. Bütün milyonların  sahnede o ikon haline gelen rockstara hayranken, onun sahne dışında ne kadar utangaç içine kapanık bir insan olduğunu görüyoruz. O çılgın partilerin içinde aslında yapayalnız bir adam Freddie ve bu iyi bir şekilde dramatize edilmiş.

Olumsuz Yönleri

Filmin kesinlikle en önemli olumsuz tarafı filmin ahlaki bakış açısı. Gelin bu konuyu biraz açalım. Freddie Mercury’nin eşcinsel kimliğini keşfettikten sonraki yaşantısı, çılgın partileri insanın gözüne çok sokuluyor. Nasıl mı? Hemen bir örnek vereyim: Verilen partilerden birinde grubun diğer üyeleri çok mazmut şekilde herkes eşiyle gelmiş mutlu aile tablosu çiziyor. ‘Bak biz aile kurduk evlendik sen nelerle uğraşıyorsun sende evlenip kendine çeki düzen ver’ gibi alt mesajları yedirip duruyor. ‘Sürekli yanlış arkadaş seçersen bak başına şunlar gelir gerçek ailen Queen yani biziz’ gibi vurgular var. İşte bu noktalarda Freddie Mercury biyografisinden çok bir Queen filmi izliyoruz gibi oluyor.

Bir başka yanlış Freddie Mercury’nin sanki gruba ihanet edip tek başına kariyerine devam etmek istemesi aşaması. Bu kısmı o kadar klişe ve yanlış ki. Tek başına çıkardığı albüm çok başarısız oldu ve tekrar gruba girmek için özür bile dilediye getiriliyor. Bunun böyle gösterilmesi sanırım biraz duygusal hava katmak için. Gerçekte böyle bir durum söz konusu değil. Gerçekte olan grup 1983’ten sonra ara verip solo kariyerlerine odaklanmayı seçiyor ama her zaman iletişim halinde kalıyorlar. Yani Queen gerçek anlamda hiçbir zaman dağılmıyor. Freddie Mercury’nin yaptığı solo albümlerden de asla başarısız şekilde söz edemeyiz hatta bazı Queen şarkılarından bile iyi olanlar mevcuttur. Filme bu kadar müdahale olmasının sebebi hiç kuşkusuz  Queen grubundaki Brian May ve Roger Taylor’ın etkisi büyük olmuştur. Bazı şeyleri onların istediği şekilde gösterilmiş olması çok açık bir şekilde ortada.

Freddie Mercury’nin yıllarca yaşadığı bir kimlik çatışması var. Özellikle aile köklerini benimsememesi ve adını değiştirmesiyle başlayan süreç ve ailesin arkadaşlarından uzak bir yaşam. Sahneye çıktığında sadece kendi olan, indiğinde içine kapanık bir tip. Bir biyografi türündeki birinin hayatının anlatıldığı bir film izliyorsak; bu kimlik çatışmaları, ailesel uzaklaşmalar, kendi kimliğini yaratma çabaları gibi duygusal ögeler daha güçlü verilmeliydi. Çok üstün körü bahsedilip geçilen bir durum olmuş.

Ünlü Live Aid Konseri Sahnesi

Filmde Freddie Mercury’nin AIDS olma konusu o kadar zayıf işlenmiş ki. AIDS ile nasıl mücadele etti, son günlerine neler yaptı maalesef bunları filmde göremiyoruz. Sırf ” Queen ön planda olsun” diye Freddy’nin AIDS olayını Live Aid öncesi açıklaması  kronolojik hataların ve bazı olayların gerçek hayattakilerden farklı yansıtılması gibi bilerek yapılmış hatalar olduğunu düşünüyorum. Gerçekte ise teşhis, 1987’de, yani Live Aid konserinden neredeyse 2 yıl sonra konuyor. Konunun Queen üyelerine ulaşması 1989’da, tüm dünyaya iletilmesi ise 1991’de gerçekleşiyor. Bunun filmde farklı gösterilmesinin sebebi; film Queen’in top noktasının Live Aid konseri olduğunu düşünüyor ve bize aştan beri buna hazırlatıyor. Konser öncesi böyle bir durumun öğrenilmesi izleyiciyi duygusal açıdan daha fazla etki edeceğinden böyle bir yola başvurulmuş.

Freddy AIDS ile mücadele ikonu değil, bir vokal ikonu olarak anılmak istemesinin bunda etkisi elbette çoktur. Fakat her ne kadar hasta olsa da, makyajla o hastalığını saklayıp şovuna devam edip bir de Show Must Go On şarkısıyla bir bağdaştırıcı sekans çekilseydi tadından yenmezdi.

Sonuç

Efsanevi sesi, tarzı ve yaşantısıyla en önemli ikonlardan bir olan Freddie Mercury’nin hayatını beyazperdede izlemek müthiş bir zevkti. Üstüne üstlük bir de Queen’in mükemmel parçaları eşliğinde izlemek paha biçilemez. Özellikle final sahnesi ancak bu kadar dedirten mükemmeliyetteydi. Sırf final sahnesi için bile tekrar tekrar izlenir. Rami Malek’in oscarlık oyunculuğu filme çıta atlatmış diyebilirim. Ama aynı zamanda benim gibi Queen sevenlerin gözünden kaçmayan kronolojik hataların da  yapıldığı, bazı şeylerin yanlış veya doğrudan anlatılmayıp çarpıttırıldığı bir film olmuş. Altın Küre ödüllerinde en iyi film ve en iyi erkek oyuncu ödüllerini alarak şimdiden Oscar’a göz kırptığını bir kez daha belirtelim. ‘Etrafındaki milyonlar ona hayranken en zirvedeyken bile bir rockstar nasıl yalnız kalabilir’in hikayesi aslında…

Sonuçta her şeye rağmen konser verdikleri gün, İngiltere’de ülke genelinde resmi tatil ilan edilen tek grup olma özelliğine sahip bu efsanevi grubun hikayesini izlemek büyük keyifti. Son yıllarda yapılmış en iyi işlerden biri olduğu aşikar. Filmi izlerken bir konserdeki gibisiniz ve kendinizi şarkılara eşlik etmekten alıkoyamıyorsunuz. Bu film kesinlikle bir başyapıt değil ama kesinlikle izlenmesi gereken çok iyi bir film, kaçırmayın derim… Işıklar içine yat güzel insan Freddie Mercury…

Not: Filmin IMDB notu; 8.3

Yorumlar