City Lights 1932 – Şehrin En Serseri Aşığı

City Lights, Charlie Chaplin’in başrolü ile birlikte yönetmenliğini, yapımcılığını ve hatta bestelerini dahi üstlendiği 1931 yılı yapımı bir sessiz filmdir. Film skeçler halinde komik sahnelerin ağırlıkta olduğu bölümlerden oluşur. Ancak tüm komik sahnelerinin altında gerçek bir dram hikayesi yatar. 1928 yılında çekimlerine başlanan film bazı sahnelerin yüzlerce kez tekrar çekilmesi ve Chaplin’in tam olarak içine sinen bir yapım oluşturmaya çalışmasından ötürü ancak 1930 yılında tamamlanır ve ertesi sene gösterime girebilir. 1991 yılında ise Amerika Birleşik Devletleri Kütüphanesi tarafından “Kültürel, tarihi ve estetik olarak önemli” filmler arasına seçilerek ABD Ulusal Film Arşivinde Muhafaza edilmesine karar verilmiştir. Film her ne kadar sessiz film olarak geçse de aslında bir ara yapım olarak da değerlendirmek mümkündür. Zira her ne kadar diyaloglara yer verilmese de senkronize müzik ve ses efektleri filmde kendisine yer bulmuştur.

City Lights

“Şehir Işıkları” senaryosuna ülke olarak aşina olduğumuz bir yapım. Sokaklarda serserilik yaparak hayatını sürdüren bir adamın günün birinde yolda gördüğü çiçekçi kıza yardımcı olabilmek için sarf ettiği para bulma çabasını konu alır.

Aslında kendi sökük kıyafetlerini bile değiştirmeye parası olmayan serserinin bu kör kızı mutlu edebilmek için ne kadar çok çaba sarf ettiğini hüzünlü ama daha çok eğlenceli bir şekilde izleriz. Baştan sona insana iyi hissettiren bu sessiz filmin(burada özellikle sessiz kısmını bir kere daha belirtmek istiyorum, çünkü bir sahne sözler olmadan ancak bu kadar derin duygular hissettirilebilir dedirtiyor insana) en etkileyici kısmı ise filmin son sahnesidir.

Film boyunca Virginia Cherrill’i kör kız, Charlie Chaplin’i ise serseri olarak görürüz ve isimlerini duymayız. İşin aslı hiç ses duymayız zira film, o zamanlar yeni yeni yayılmaya başlayan sesli filmlerden biri olarak gösterime girmez. Bunun yerine Chaplin ustalığını konuşturabilmek için görsel yeteneğine inanarak filmi sessiz olarak gösterime sokmuştur.

City Lights’da Yeşilçam Etkileri

Yapım, Yeşilçam sinemasının da aralarında bulunduğu birçok yapıma fikir babalığı yapmış, hatta bazıları bizzat bu yapımın uyarlaması sıfatıyla gösterime girmiştir. Bunlardan en bariz olan Kemal Sunal’ın başrolünü üstlendiği 1983 yapımı “En Büyük Şaban” filmidir. Kemal Sunal’ın oyunculuğundaki samimiyete söylenebilecek bir şey bulmamız elbette mümkün değil ancak orjinalin yapım kalitesi ile kıyaslandığında arada yarım asır olmasına rağmen asıl yapımın birçok anlamda fersah fersah ileride olduğunu söylememiz kaçınılmaz.

Bunun dışında yine bu yapımdan etkilenmiş birçok Yeşilçam yapıtı görmek mümkün. Her şeyden evvel “yardım edilmeye çalışılan kör kız” kavramı adını sayamayacağım birçok filmin sıkça ana konusu olagelmiştir. Bunlardan ilk akla gelenleri sayarsak Şarlo kadar komik ve belki daha hüzünlü aktörümüz Sadri Alışık’ın 1969 yapımı “Ağlama Değmez Hayat”ı ve yine aynı ustanın Türkan Şoray ile başrolünü paylaştığı 1965 yapımı “Sana Layık Değilim” bunlardan birkaçı. Ancak şunu söylemek gerekir ki özellikle “Sana Layık Değilim”, Sadri Alışık’ın sinematografisinde hüzün konusunda her dem en ala mertebede duracak ve hiçbir yapım ile karıştırılamayacak bir yerdedir.

Tabi “Turksploitation” seviyesinde olan uyarlamalarımız da mevcut. Bunlardan en bariz olanı adı pek bilinmese de 1970 yapımı “Cafer Bey, İyi,Fakir ve Kibar”dır. Her ne kadar Chaplin’e tavır olarak en yakışan usta aktör Nejat Uygur tarafından canlandırılmış olsa da yapım başarılı olmaktan çok uzaktır.

Yapım Notları

Film teknik anlamda sessiz bir film olması sebebiyle diyalog ve ya monologlara dayanan oyunculuklar içermez. Bunun yerine neredeyse akrobasiye yaklaşan şaşkın ve abartılı jestleriyle Chaplin ustayı doyasıya izleme fırsatı buluruz. Elbette bunları daha cazip kılan o anlara dair kamerayı hızlandırmak gibi bazı çekim teknikleridir. Ancak elbette asıl başarı tıpkı Şarlo’nun diğer filmleri gibi bunda da koreografisinin güzelliğinden kaynaklanmaktadır.

Film çekimleri esnasında Charlie Chaplin’in annesi vefat etmiştir. Bu sebeple çekimler birkaç hafta durmuş ancak daha sonra Chaplin projeyi iptal etmeyerek başarılı performansını sürdürmüştür. Bazı psikologlar bu anlamda Chaplin’i motive eden şeyin film karakterlerinden bazılarını aile üyeleri ile özdeşleştirmesi olduğunu söyler. Fakat Chaplin bunu hiçbir zaman itiraf etmemiştir. Film sona erdiğinde ise kimi zaman yüzlerce defa çekilen sahnelerin, haftalar süren oyuncu seçmelerinin ve hatta annesinin ölümünün ardından yine bu komedi ağırlıklı projesinden vazgeçmemesine değdiğini söylemiştir.

1931 yılı olup da filmin gösterime girme zamanı geldiğinde sessiz filmler iyiden iyiye popülerliğini kaybetmişti. Bu anlamda birçok otorite filmin hüsran yaratacağını savundu. Hatta filmin galasındaki resepsiyonda Chaplin bu durumdan dolayı endişeli ve gergin görünmüştü. Ancak aksine yapım Chaplin’in ticari ve sanatsal anlamda en başarılı olan işlerinin başında geldi. Kendi açıklamalarında da birden çok defa bu filmin çektikleri arasında favorisi olduğunu söylemiştir. Özellikle abartıdan arındırılmış mütevazı sonu ile seyirci üzerinde duygusal bir etki bırakmayı başarabilmiştir. Öyle ki gösterimden yıllar sonra dahi Orson Welles, Stanley Kubrick, Andrei Tarkovsky, George Bernard Shaw ve Federico Fellini bu filmi en beğendikleri ilk filmlerin arasına almış ve Chaplin’in dehasını takdir etmişlerdir.

Netice itibariyle “Şehir Işıkları” tam manasıyla bir sanatçı eseridir. Üzerinde bulunan yoğun komedi sosuna rağmen değme hüzünleri içerisinde özenle taşır ve kendini takip eden birçok filme ilham olmayı başarır. Charlie Chaplin’in net bir şekilde mükemmeliyetçiliğini görebileceğimiz yapım en küçük detaylarda bile baştan savmacılıktan çok uzak, döneminin profesyonelliğinden ise daha ileride bir yapımdır. Eğer hala karşılaşmadıysanız izlemeniz şiddetle tavsiye olunur. İzledikten sonra göreceksiniz ki siz bu film ile olmasa bile etkileriyle çok karşılaştınız.

Bu yazı, "Ünlü Yönetmenlerden Sinema Klasikleri" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Yorumlar