Geek Terminoloji – Film Noir Nedir?

Bir tür olmaktan ziyade filme ait bir atmosferi ifade etmek için kullanılan Film Noir ya da Türkçe karşılığı ile Kara Film kavramı, nitelendirildiği döneme göre farklı anlam ve çağrışımlar için kullanılmıştır. Film Noir kavramı, ilk defa 2. Dünya savaşı sonunda Amerikan filmlerine karşı olan ambargo kalktığında söz konusu döneme ait filmleri izleyen Fransız sinemacılar tarafından bu filmleri nitelendirebilmek için oluşturulmuştur. Bu yüzden de Fransızca olarak literatüre geçmiştir. Bundan da anlaşılacağı üzere kara film çeken Amerikan sinemacılar yaptıkları işin o dönemde kara film sıfatını taşıdığından habersizdiler. Eleştirmenlerin önemli bir kısmı kökleri, doğası ve sonuçları itibariyle farklılık gösteren kara film örneklerini tek bir ifade çatısı altında genellemenin hata olacağını söylemişlerse de bazı kavramların üslup veya görsel betimlemelerdeki varlığı, eserin insan üzerinde bıraktığı etkiyle beraber kara film olarak etiketlenmesine sebep olabilir.

Film Noir (Kara Film) Tanımı ve Klasik Dönem (1940-1958)

Görsel betimleme noktasında kara film kavramı özellikle Üçüncü Kattaki Yabancı (Stranger on the Third Floor) ile başlayıp Habisin Dokunuşu (Touch of Evil) filmi ile sona eren, 1940-1958 dönemindeki bazı filmler için kullanılır. Sembolizmden beslenmiş erken dönem Alman dışavurumculuğun doğrudan etkilediği ve hatta doğurduğu bir anlatım tarzı olan klasik dönem kara filmlerin görsel bağlamda ortak özelliklerinden bazıları ışığın ve daha çok gölgelerin keskin bir zıtlıkta abartılı kullanımları, ana akım sinemanın aksine rahatsız edici huzursuz kamera açıları ve bütünü yakalamakta zorlanan karmaşık geri dönüşlerin varlığıdır.

film noir

Bununla birlikte hikâye anlatımında yine ana akım sinemasından farklı olarak umut verici bir senaryo tercih edilmez, filmin sonu genellikle bir ters köşedir ve bunun içinde de katarsis duygusu yoktur ya da varsa da kine dayalıdır. Bunun dışında o zamanlar için alışılagelmiş olandan faklı olarak genelinde “femma fatale” bir kadın karakter bizim esas kızımız durumunda olabilir ve her şeyden önemlisi hikâyenin etrafına örüldüğü ana karakterler erdem açısından sorgulanabilir durumdadır. Yani “kötü” olan yine kötüdür, ama “iyi” olan da toplum timsali bir iyi değil ve hatta belki “iyi” bile değildir. Bununla birlikte filmlerin hepsinde bir suç vardır ve bu suç genelde yozlaşmış toplum eleştirisi üzerinden arka planı şehir olan bir hikâyede istisnasız tüm karakterlerin üzerine sıçramış bir çamur gibidir.

Yıllar 1960’ları gösterdiğinde halkın karamsarlığa olan bakış açısı da değişmeye başlamıştı. Klasik dönem kara filmlerde umutsuzluk kavramı bir cinayet, aldatma, sahtekârlık gibi olayların içinden çıkılamaması yönünden kendini gösterse de yeni-klasik dönemde umutsuzluk artık toplumun düzelmeyeceğine, yöneticilerin devamlı olarak halkı sömüreceğine, adalet sisteminin yozlaşmışlığının daha da derinleşeceğine dair algılarda kendine yer bulmuştur. Yani insanlar artık daha politik, daha asi, daha düşünen bireyler haline geldiği için film noir de aynı sıfatları kendinde taşımaya başlamıştır. Bu sebeple söz konusu döneme yeni-klasik denmiştir. Zira film noir kendisini tanımlamakta kullandığımız kirli ana karakterler, güvenilmez kadınlar, çarpıcı sonlar ve karanlık bir atmosfer gibi esas uzuvlarını hala taşıyor olmasına karşın hikâyeleri artık daha makro ölçekli siyasi olayları hicveder konuma gelmiştir. Bununla birlikte Alman dışavurumculuğu aynı tazelikte içinde barındıran yeni dönem filmleri realist konulara dokunmaya başladığı için artık empresyonist çizgileri daha az ön plana çıkarmaya başlamışlardır.

Klasik Dönem Sonrası Kara Film

“Genç kıtanın ahlaki sistemi, Amerikan başkanı J.K. Kennedy suikastı, siyah lider Martin Luther King’in öldürülmesi, muhafazakarlığın tırmanışı, solun yeniden canlanışı, Beat Kuşağı’nın dillenişi, 60’larla canlanan öğrenci hareketleri, feminizm, cinsel devrim ve anti-militarizm benzeri sosyal olaylara bağlı olarak daha derinden çözümlenmeye başlandığında, Film Noir, başından beri olduğu gibi Amerikan toplumunun suç dosyası misyonunu yeniden yüklendi. Stüdyo sisteminin çöküşü beraberinde bağımsız yapımcıları, özel kuruluşları getirdiğinde daha radikal filmler doğmaya başladı ve Pax Americana’ya diş bileyen yeni genç kuşak yönetmenlerin birbiri ardı başkaldırı dolu filmleri hızla perdeye yansıdı.” [1]

“Film Noir’ın rönesansı olan Don Siegal’in Dirty Harry’sinin (1971), Polanski’nin Chinatown’ının (1974), Martin Scorsese’in Taxi Driver’ının (1976) ve Altman’ın The Long Goodbye’ının (1973) tarihlendiği 70’li yıllar, Amerika’nın Vietnam savaşı, Pentagon yolsuzluk belgeleri ve Watergate skandalı sonrasında yaşadığı kimlik bunalımının, güven krizinin uzantıları oldu. Artık iktidarı ellerinde tutanlar yönlerini kaybetmişlerdi. Liberalizmin ülke kültürüne armağanı olan güvensizlik ve umutsuzluk, büyük Amerikan rüyasının ulusal ruhunu kaybetmesine yol açmıştı. Birer toplumsal tarih alanı olan filmler de yaşanan çalkantılardan, yeni söylemlerden nefeslenerek değişime uğradı ve film noir, neo-noir’a dönüşmeye başladı.” [2]

Yeni dönem kara film örneklerinden Se7en

Her kara filmin eleştiri ve huzursuzluk verme noktasında bir diğerinin üzerine koyduğu bu yeni dönemde zaman ilerledikçe gri noktada duran asıl karakterleri daha kirli, kötü noktada duran karakterleri ise gittikçe daha vahşi ve daha acımasız görmeye başlarız. Tabi ki bunun asıl sebebi sinemanın olgunluk çağına ulaştığı bu dönemde otosansür ve toplum tepkisi mekanizmasının giderek zayıflaması ve bunu fırsat bilen sinemacıların dillerini diğer yapımlardan da sıyrılabilmek adına daha da sivriltmesidir.

Bu yazı, "Geek Terminoloji" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Yorumlar