Aya Özlem Duyan Bir Adamın Hikayesi: To The Moon

“Yıldızlar… Onların hep deniz feneri olduğunu düşünmüşümdür. Gökyüzüne yerleşmiş milyarlarca deniz feneri…” – River

Hayatınızda oynadığınız en iyi indie oyun nedir? Bu soruya onlarca insan onlarca yanıt verebilir. Özellikle dijital dağıtımla beraber fazlasıyla göz önüne çıktıkları bu günlerde. Ben de hep bu soruyu kendime sormuştum. Geçmişten beri çok fazlasını oynadım ama en iyisi hangisiydi? Sonra ise bir adamla tanıştım. Hayatındaki son isteği aya gitmek olan ve bu adam bu soruma yanıt verdi. Bugün konumuz olan oyundaki hikayesiyle. Yani To The Moon ile…

Konu

Sigmund Corporation… İşleri insanlara ölmeden önce son dileklerini yaşatmak. Bunu başarıyorlar da… Bakmayın öyle ciddiyim. Sadece biraz farklı olarak yapıyorlar bunu. Kişinin anılarıyla oynayarak… Bir makine yardımıyla kişinin zihnine giriyorlar ve onun anılarını düzenleyerek isteğini yaşadığı bir anı zihnine yerleştiriyorlar. Bu iş için kişinin iznini almak vb. prosedürleri olsa da, bazı noktalarda çaresiz kalıp prosedürlerin dışına çıkmaları gerekebiliyor. Hikayemiz John isminde bir adamın bu firmaya başvurması üzerine başlıyor.

toTheMoon2

John’un dileği ise biraz ilginç ve zor bir tanesi. Aya gitmek. Bu iş içinse bu seri boyunca (“Neden seri?” sorusuna yazının son kısımlarında değineceğim.) bize eşlik edecek olacak doktorlar Neil Watts ve Eva Rosalene seçiliyor. Oyun ikilinin John’un evine varmasıyla başlıyor. John yatakta hasta bir haldedir ve pek zamanı kalmamıştır. Bu yüzden kısıtlı bir zamanda işi halletmeleri gerekmektedir. Tam burada başka bir soru daha çıkıyor “Neden aya gimek istiyor?”. Bunun cevabını bulmak da yine bu ikiliye düşer ve John’un anılarında bir yolculuğa çıkarlar. Tersten olacak şekilde, John’un yaşlılığından çocukluk yıllarına gidiyorlar. Bu noktadan sonrası sizin oynayarak görmeniz gereken kısım.

Bu Oyun Neden Özel?

Güzel hikaye anlatan oyunlar çok fazla. Burada sayamayacağımız kadar. To The Moon’u özel yapan çok basit bir şekilde anlatıyor olması. Oyun RPG Maker ile yapılmış bir yapım. Müzikleri oyunun yapımcısı Kan R Gao üstlenmiş halde. Oynanış namına bir şey sunmuyor. Bahsettiğim motor herkesin ulaşabileceği bir şey. Müziklerde öyle hayvan gibi armonili vs. değil ama… Her şey içten. Oyunu oynarken bunu seziyorsunuz. Bu ancak gerçekten isteyen ve hikayesini zihninde yaşayarak dökmüş birisinin eseri olabilecek bir şey. Tüm basitliğine rağmen yıllar sonra bile adı anılacak bir oyun yapabilmek, her babayiğidin harcı değildir. Oyunun sonuna geldiğiniz vakit siz de bana hak vereceksiniz.

Yorumlar