Bilgisayar RPGleri – Kişisel Bir Arkeoloji: Bölüm 1

Might and Magic 2

Hani bazı oyunlar vardır, kapıyı bacayı kitletir; konuya komşuya evde yok taklidi yaptırır. İşte bu benim için o oyunlardan birisi. (Merak eden varsa diğerleri de Jagged Alliance 2 ve UFO: Enemy Unknown) İşleyiş olarak Eye of the beholder ile Gold Box (of Krynn serisi ve Pool of Radiance’ın yapıldığı motor) kırması gibi görünse de, acayip güzel özellikleri vardı.

mem

Bir kere şehrin dışı da üç boyutlu olarak modellenmişti. Normalde Gold Box oyunlarında şehrin içi modellenmişken, şehir dışına çıktığınızda 2 boyutlu bir haritada ok işaretini ilerletir çeşitli yerlere geldiğinizde şehirlere veya zindanlara girerdiniz. Bunda ise her yer modellenmiş haldeydi ve çeşitli değişiklikler de içeriyordu. İşte ormanlık yerler varken, kum fırtınası yüzünden ilerleyemediğimiz çöller, buzullar, wastelandlar ve bozkırlar Amiga’nın sınırlı renk paleti ile bile olsa muhteşem biçimde modellenmişti.

Buna ek olarak AD&D kullanmadıkları için değişik sınıflar da vardı; Ninja, Archer ve Robber aklıma ilk gelenler ve class restriction diye bir kavram da yoktu. Bunu haritada gezinirken Orcon Convention basıp 234 tane orku öldürdükten sonra (Gerçekten) çıkan Stone Axe diye bir baltanın, Evil Knight requirement’ı olmasından ötürü çok net hatırlıyorum. Sonra hana geri dönüp, yeni bir evil knight roll ettikten sonra adamı ortalama 5-6 seviyesindeki gruba sokup eline baltayı verdim tabisi de. Ve tır gibi hasar vuruyordu adam level 2 iken.

11

Neyse… Bir değişik özelliği de; bu oyunda sınıfların mastery seviyelerinin ve sınavlarının olmasıydı. Mage’in ve diğer classların master sınavları tek başlarına geçmeleri gereken bir gauntlet oluyordu. Doğru duydunuz, parti üyeleri geride kalır, siz tek başınıza tek karakterle labirentin sonuna varmaya çalışırdınız.

Ayrıca ek olarak da şehirlerden alabildiğimiz Cartography, Mountain Climbing gibi skillerin olması ve işe de yaramasıydı. O zamanlarda çok modaydı kareli kağıda harita çizmek. Mesela eğer bu tandanstaysanız (ben değildim) bu skill’i almayabilirdiniz, ancak almadığınızda da harita marita göremezdiniz.

moonstone

Moonstone

Moonstone ortaçağ’da yaşayan bir şövalyeyi canlandırdığımız bir oyundu. Bizimle beraber üç tane daha şövalye bulunurdu ve bu şövalyeler de sizinle aynı hedefe sahipti. Yani teknik olarak yeterince yavaşsanız, bilgisayar oyunu bitirebiliyordu.Bu oyun temelde aksiyon bazlıydı. Harita üstünde hareket eder, daha sonra karşılaştığınız yaratık veya şövalyelerle yandan baktığınız bir ekranda savaşırdınız. Büyücünün kulesi, druidler ve diğer fantastik kurgu olmazsa olmazları ile bezeli muhteşem bir oyundu.

Neden muhteşemdi? Bir kere elinizden tutmazdı bu oyun. Günümüzde neredeyse tutorial bölümleri ile bezeli, artık iyice streamline edilerek neredeyse herkesin oynayabileceği tarzda oyunlara alıştığımızdan ötürü, bu çok anlamlı gelmeyecek size ancak oyun zordu arkadaşlar.

Şövalyenizin canı sınırlı iken karşılaştığınız düşmanlar hem çok sayıda, hem de kendilerine has özelliklere sahip idi. Yani her canavarı nasıl öldüreceğinizi bulmak zorundaydınız. Ki bir de bunlara ek olarak ara ara bir ejder de tebelleş olurdu ki; o tam evlere şenlikti. Ben mesela, kendimce nam salmıştım ejder çıktığı zaman ekranın neresinde durmam gerektiğini ezberleyip can kayıpsız kesebildiğim için.

15

Hired Guns

Hired Guns tüm bu saydığım geçmişte geçen oyunların aksine, gelecekte geçen ve aynı anda 4 tane paralı askeri kontrol ettiğiniz bir oyundu. Senaryo açısından çok zengin değildi, işte bir kaçırma görevi için x gezegenine giden 4 paralı asker genetik olarak geliştirilmiş yaratıkların dolu olduğu bir gezegende denek olarak kullanılır.

Ancak 4 tane adamı ayrı ayrı kontrol edip, bulmacaları öyle çözmek gibisi yoktu arkadaşlar. Su dolu bir hendeğin içinde bir butona mı basılacak? Robot arkadaşımızı yollardık, tehlikeli bir yerde defend mi edilecek, sniper arkadan kollarken asker takım arkadaşımız giderdi. Ve oyun gerçekten uzundu, sektör sektör gidiyordunuz ve her sektör 3 boyutlu bir şekilde modellenmiş haldeydi.

Yorumlar