Çilekeş Bir New Yorklu- Max Payne

Rockstar Games ya da bir diğer adıyla Rockstar NYC tarafından piyasaya sürülen Max Payne serisinin ilk oyununu korkunç sıkıldığım yaz günlerimden birinde oynama fırsatı buldum. Genellikle Grand Theft Auto serisi ile tanınmış olan Rockstar Games’in bana göre başka bir başarılı oyunu. Bilgisayar oyunları bağlamında belki de nostaljik sayılabilecek bir oyun olan Max Payne’in ismi aynı zamanda ana karakterin de ismidir. Söz oyunu ile oluşturulmuş olan bu isim  “maximum pain” yani “maksimum acı” anlamına gelmektedir ve karakterin yaşadığı acı ve üzüntüye atfedilmiştir.

2001 yılında piyasaya sürülen bir üçüncü şahıs nişancı oyunu olan Max Payne, galiba kendi döneminde değerlendirdiğimizde fazlasıyla iyi bir grafik kalitesine sahip ancak günümüz için biraz fazla basit.  Açıkça söylemek gerekirse oyunda görev olsun olmasın saçma sapan yerlere girip çıkıp atlayıp garip şeyler denemeyi seven biri olarak bu oyunu sevdim, üstelik senaryosu da şu an piyasaya sürülen pek çok oyundan çok daha hoş bence. Bir polisi anlatan oyunda tam anlamıyla kasvete bürünmüş bir New York da var. Bölümleri bağlamak için kullanılan çizgi roman tarzı geçişler ve geçişlerdeki başarılı seslendirmeler olsun, oyunun kendisi olsun epey karanlık ve bolca yağışlı.

Dönemine bakınca yapay zekayı eleştirmenin acımasızca olacağını düşünüyorum. Tahmin edebileceğiniz gibi öldüğünüzde insanların tıpkı geçen seferki gibi hareket ettiklerini, aynı yerlere siper alıp tamamiyle aynı silahları kullandıklarını görüyorsunuz. Ancak oyunda pek çok zorluk seviyesi ve farklı oynama seçenekleri sunan başka seviyeler var. Eğer New York’un kasvetli yüzünde geçen iyi bir senaryo oynamak istiyorsanız muhakkak denemelisiniz. (dikkat bu noktadan sonrası tamamen spoylır– buradan TDK’ye sevgiler, hâlâ spoilera Türkçe karşılık bekliyoruz) Oyun temelde  üç ana bölümden oluşuyor ve bu bölümler de kendi içlerinde alt bölümlere dağılıyor.

Max Payne 1-860

American Dream

İlk bölümde polis olan karakterimiz Max Payne eve geliyor ve eşi ile bebeğinin birtakım madde  bağımlıları tarafından öldürüldüğünü görüyor, itiraf ediyorum ki sinematiğin verdiği gazla bu kısımda epey ağladım. Bağımlıları öldürüyor ve onların otopsi raporunda yeni nesil bir uyuşturucu olan valkyr bulunuyor. Max Payne ise canını dişine takıp üç yıl boyunca valkyr ile ilgili araştırmalar yapıyor; kimlerin alıp sattığı ve geliştirdiği ile ilgili. Planlanan bir operasyona göre Max Payne kılık değiştirip uyuşturucuyu sağladıklarını öğrendiği mafyanın arasında girecek ve onları yok edecektir.

Bir gün arkadaşından aldığı bir telefonla operasyon ile ilgili metroda görüşmeleri gerektiğini öğrenir. Oraya gittiğinde sevgili Max Payne kendini bir banka soygunun içinde bulur. Arkadaşını bulduğunda ise arkadaşı vurulur. Max Payne mafyanın kendisini suçlayarak devre dışı çıkarmaya çalıştığını düşünerek mafyaların bulunduğu bir otele gider, orada artık kimliği tam olarak açığa çıkan Payne bazı mafya liderlerini öldürür. Eğer oynarsanız diye diyorum, orada kenarda köşede uyuşturucu kullanan adamlara acımayın, ben aman canım niye öldüreyim zavallı diyordum da hiç öyle olmadı, dağıttılar ağzımı burnumu. Max Payne kasvetli koridorlar ve odalar boyunca dolanırken radyoda kendisinin arkadaşının katil zanlısı olmakla suçlandığını duyar; bunun anlamı Payne artık hem mafya hem de polis tarafından aranmaktadır.

payne

Sonra garip yüz ifadeli sevgili karakterimiz Payne elde ettiği kanıtlara dayanarak söz konusu uyuşturucu ile ilgili olan birtakım başka insanları bulmak için hafif korkunç, gotik tasarımı olan bir bara gider; Ragna Rock. Burayı idare eden sevgili mafya, valkyr yüzünden psikolojik sorunlar yaşayan biri. Öyle ki; kendisine tapması için cehennemden zebaniler çağırıyormuş. ( zaten onu öldürmek de epey zor oldu benim için, tepeme tepeme molotof kokteyli attılar.) Bu adamı öldürdükten sonra kız kardeşi geliyor ve Payne ile aralarında geçen konuşmadan anlıyoruz ki; arkadaşını öldürüp suçu Payne’in üzerine atan bu sorunlu değilmiş. Bölümün sonunda adamın kız kardeşi Payne’in içkisine valkyr koyup onu bayıltıyor.

Yorumlar