Bir süre sonra… eşim ve çocuklarımla Boulder, Colorado’ya taşındığımız zaman, televizyonda CBW (chemical-biological warfare – kimyasal biyolojik savaş) hakkında bir 60 Minutes (CBS kanalında yayınlanan bir haber programı) bölümü seyrettim. O belgeselde, kobay farelerin korkunç bir şekilde titreyip kıvranarak yirmi saniye ya da daha kısa bir sürede ölümlerinin gösterildiği kısmı asla unutamam. Bu sahneler aklıma Utah’ta yaşanan ve birkaç koyunu öldüren kimyasal bir sızıntıyı getirdi. Bir muhabirin, ‘Rüzgâr diğer tarafa doğru esseydi, orada Salt Lake City vardı,’ deyişini anımsadım. Bu olay daha sonra, başrolünde George C. Scott’ın yer aldığı Rage filminin temelini oluşturdu ama film piyasaya çıkmadan önce ben çoktan Mahşer’e başlamıştım bile; en sonunda, bir vebanın büyük kısmını yok ettiği bir Birleşik Devletler’de geçen kendi Amerikan fantastik epik romanımı yazıyordum. Tek farkla, benim romanımda kahraman bir hobbit yerine Stu Redman isminde bir Teksaslı’ydı ve kötü adamım da bir Karanlık Lord yerine Randall Flagg isminde acımasız bir serseri ve doğaüstü güçleri olan bir deliydi. Mordor ise Las Vegas’tı.”

Üzerine söylenmeyen pek az şey kalan, güzel bir mini dizisi de yapılan Mahşer’e bir de “Amerikan tarzı modern bir Yüzüklerin Efendisi” gözüyle bakalım istedim bu kez. Belki de bu muhteşem eserin, King’in özellikle vurguladığı o “Amerikan tarzı” dekorunun, Amerikalılara özgü her şeyin fantastik bir altyapıyla kurgulandığı görselliğinin en iyi anlatılabileceği yöntem bir grafik roman olabilirdi. Ve bu çizgi roman nihayet 2008 yılında Marvel Comics tarafından yayımlanmaya başlandı. Roberto Aguirre-Sacasa tarafından kaleme alınan, Mike Perkins tarafından resimlenen ve Laura Martin tarafından renklendirilen altı serilik bu eserin, ilk beş macerasını içeren ilk kitabı “Kaptan Trips”, ülkemizde 2012’de yine Altın Kitaplar tarafından piyasaya sürüldü. Çevirisi (çok şükür ki) King eserlerinden aşina olduğumuz Canan Kim tarafından yapıldı ve birçoğumuzun “bir King fanı daha ne isteyebilir ki!” nidalarıyla, sevinçle koleksiyonuna kattığı bir eser oldu.

Kaptan Trips’i gerek anlatımı, gerek çizimleriyle çok beğendiğimi söylemem gerek. Çok mekânlı, bol karakterli, birbiriyle ilintili bir olay örgüsüne sahip bir eser ancak bu denli güzel kaleme alınabilirdi bence. Özellikle Randall Flagg çizimi ve bu karanlık adamın neye benzediğinin, ne şekilde algılanabileceğinin, insanlar ve tüm diğer canlılar üzerindeki etkilerinin vurgulandığı kareler Ağustos sıcaklarına rağmen beni ziyadesiyle ürpertti (sanki bizzat Randall Flagg yanımdan geçip gitmiş gibi).

Elbette öncelikle bir King hayranı ve eserlerin sadece kelimelerin yer aldığı, okuyucunun hayal gücünün akışına bırakıldığı sarımtırak sayfalardan okunması gerektiğinin ateşli savunucularından biri olarak, henüz romanı okumamış olan Kahramangiller’e ilk olarak Mahşer’i okumalarını tavsiye ederim. Ardından Kaptan Trips’i okumak size çok şey katacaktır. Diğer ciltlerin ne zaman çevrileceği hakkında şimdilik bir bilgi görünmüyor (en azından benim bildiğim kadarıyla) ama beklemek zaten uzun zamandır bizim işimiz!

Keyifli okumalar.