New Avengers Cilt 3 & 4: Diğer Dünyalar

Infinity Event’inden sonra New Avengers maceramıza muhtemelen şu ana kadar yazılmış en gri Avengers hikayesiyle kaldığımız yerden devam ediyoruz. Kahramanlarımız Thanos  ve Kurucular gibi çok önemli tehditleri atlatmış olsa da en başta onların bir araya gelmelerini sağlayan asıl tehdit olan aşımlar yani farklı evrenlerdeki dünyalar birbirine çarparak kendilerini ve içinde bulundukları evrenlerin yok etmesi durumu yerli yerlinde duruyordu. Şu ana kadar bu durumu kendi karakterlerimizin gözünden bir kaç görmüş olsak da Marvel Çokluevreni çok çok daha fazla evrene ev sahipliği yapıyor. Bu tek taraftan bakma durumumuz (çok da açıklayıcı bir ada sahip) Diğer Dünyalar cildinde Reed Richards sayesinde çözülüyor.

Evren 616’dan Büyüktür!

Earth-616’ya benzer ama her birinde küçük farklılıklar olan bu diğer evrenlerdeki aşım olaylarını izliyoruz. Gördüğümüz her evrenle beraber ise aşım olayının aslında ne kadar da dramatik ve kaçınılmaz bir olay olduğunu daha çok anlıyoruz. Kurgu konusundan kolay sıkıcı olabilecek “aynı durumun tekrar tekrar anlatılması” konusunu Hickman çok iyi kotarıyor. Hem izlediğimiz her yok oluşta evrene yeni oyuncular (Kara Rahipler, Esmer Krallar, Rabum Alal…) tatıyor hem de bir nevi alametifarikası olan tekrar eden tiratları şık bir şekilde hem çok tanıdık hem de farklı şekillerde kullanıyor. Karakterler arasında artan depresifliğin ve çaresizliğin sonuçlarını da artık hepten karanlıklaşan bu ciltte görmeye başlıyoruz. Hikâyenin klasik süper kahraman çizgi romanı çizgisinden uzaklaştığını görmek de mutluluk verici.

Bu gördüğümüz diğer evrenlerin arasında bir evren var ki diğerlerinin arasında hemen öne çıkıyor. Bu evrenin süperkahraman ekibinde gücünü güneşten alan tanrı vari bir karakter ve Wayne adında ölülerin ardından yas tutan bir karakter var. Halkların süper kahramanlardan korkmadığı aksine onlardan ilham aldığı, umut dolduğu, bizimkilerin ölüm dediği yer de yaşam diyen kahramanlara sahipliği yapan cilde de adını veren mükemmel bir dünya. Daha fazla ipucuna gerek var mı bilmiyorum ama bu 4290001 kodlu evren aslında DC evreninin Marvel çokluevrenindeki bir yansıması, bir saygı duruşu. Hikâyenin bu evrende geçen kısımlarında başlık sayfaları için normal siyah arka plan yerine beyazın tercih edilmesi de güzel bir detay olmuş.

Yazının bundan sonrası daha spoiler ağırlıklı olacak, uyarayım baştan.

“Dünyanı kurtarmak için başka bir dünyayı feda etmeye hazır mısın?”

Tehdidin kaçınılmazlığı ve durdurulamazlığı en başından beri vurgulansa da sorun her seferinde kahramanlarımızın zor tercihler yapmasına gerek kalmadan, bir şekilde çözülüyordu. Bu ciltte bu tercihin gerektiği noktaya ulaşıyoruz sonunda.

Kahramanlarımız bu uğurda ruhlarını satıyor, atalarına karşı geliyor, tetiği çekmeleriyle dünyaları yok edebilecek silahlar yapıyorlar. Ardından karar anı gelip çattığında aralarından sadece biri, en bekleneni ve en az kahraman olanı bu karar veriyor. Diğerleri ise o noktaya kadar bunca hazırlık yapsa da o an daha kahramanca olanı seçip kendi dünyalarını (ve evrenlerini) kurtarmak için bir dünyayı yok etmek yerine, iki evreni ölüme terk ediyorlar. Karakterler tam da daha gri bir noktaya gelmişken atılan bu geri adımdan gerçekten çok rahatsız oldum.

Ardından maalesef hepsi birlikte , sanki olan her şeyin sorumlusu Namor’mış da geri kalanlar dünyayı yok eden o silahların yapımında hiç çalışmamış gibi iki koca evreni kurtarmayı seçen Namor’a yükleniyor. Bu noktada asıl eğlenceli olan ise her biri Namor’ı bir dünya kişiyi öldürdüğü için suçlasa da hiçbiri ona engel olmaya ya da gelecekteki benzeri durumlar için tutuklamaya çalışmıyor. Sanki her biri yapılması gerekenin bu olduğunu düşünüyordu ancak bu kararı verme yükünün de altına girmekten kaçınıyordu.

Belki de bu kadar zeki karakterler, kendileri yapmasa da o an geldiğinde Namor’ın böyle davranacağını biliyorlardı, kim bilir. Yine de özellikle hikâyenin bu kadar koyulaştığı, herkesin artık o büyük değişimi beklediği noktada son anda bundan vazgeçmeleri Marvel tarihinde kaçırılmış bir fırsat olarak kalacak. Benzeri bir geri dönüşü yakın zamanda DC de Batman’in 50. sayısıyla yaptı maalesef. Yayıncıların böyle paradigma değişiklerinin bu kadar yakınlaşıp da bir türlü yapamamaları ise başka bir yazının konusu.

Çizimler konusunda ise incelediğimiz iki cilt arasında tam bir uçurum var. 3.cilt hikayenin önceki sayılarının izinden giden çok da keskin hatlara sahip olmayan, siyah arka planlarla o karamsar havayı muhteşem olmasa da yeterli şekilde veren çizimlere sahip. 4.cilt ise tam anlamıyla bir rezalet. Dandik film uyarlaması çizgi romanlara benzer çok çok kötü çizilmiş bir cilt olmuş.

Yorumlar