Yabani #3 – Ölü Adamların Sözü Dinlenir

Zombi Günlükleri (Sadık Yemni/Uyarlayan: Devrim Kunter)

Yabani’de çizgi öyküleri okurken bazen öyle sanatsal çizimler yapılıyor ki şaşırıp kalıyorum. Tıpkı bir filmin kurgusu gibi çizilmiş iki panel var “Zombi Günlükleri”nde, aralarındaki bağı görünce hikayenin anlatmak istediği cuk diye oturuyor. Hikayeyi bitirdikten sonra sonunda bu kadar insana ne olmuş, o da belli değil. En iyisi baştan anlatmak.

Bir zombi hikayesi olarak, anlatıcıdan başkası doğrudan konuşmuyor, zaten aslında onun itirafnamesi gibi olan günlüğü okuyoruz. On numara beş yıldız fikir, övmek istiyorum fakat spoiler da vermek istemiyorum. Doktorun gülüşü ve anlatıcının gülüşü, bazen çizimlerin sözlerden daha güçlü anlamlara sahip olabileceğini gösteriyor, dikkat edin derim.

Öteki (Orkide Ünsür/Yiğit Tugen)

Eskiden “ölümsüzlük ne kötü şey” teması sıkça kullanılıyordu. “Lanet” mantığı kaybolmaya başladıkça vampirliğin kötü tarafları silikleşiyor, lütuf oluyor. Yüzlerce yıl aynı şeyleri yapmanız gerekiyor… Şahsen kaldırabilir miydim bilmiyorum. İşte Orkide Ünsür, öyküsünde bu eski günleri yâd etmiş. Hikayeye adını veren “öteki” yaşadığı yabancılıkla boğuşuyor, tavırlarından anlaşılıyor.

1

“Öteki”‘yi okurken sitemizdeki şu yazı aklıma geldi. Vampire The Masquerade oynarken, Toreador klanından bir vampir yaratmak isteyen oyunculara rahatlıkla okutulacak, akıllarında o sanat seven vampir imajını yaratacak güçte bir öykü.

Kartel (Devrim Kunter/Alper Çaytaş)

“Kartel” okumaya başladığımda önce gözüm çizimleri bir yadırgamadı değil… Fakat kesinlikle ön yargıya kapılmamalısınız. Alper Çaytaş özellikle böyle bir tarzda çizmiş gibi geliyor bana hikayeyi. Zaten günlerin geçtiği karelerde gözünüz hemen ısınıyor. Son paneli okurken öykünün anlatmak istediğiyle çizimleri düşününce Yabani’deki eserlerin özene bezene yapıldığı gerçeği bir kez daha suratınıza tokat gibi oturuyor.

Şirketlerin, beraberlerinde getirdikleri yasalarla, futuristik bir proje altındaki Mars’ı cehenneme çevirdiği bir noktadan bakıyoruz olaya. Kaptan öyle delikanlı bir karakter ki bana Watchmen’deki Rorschach karakterini anımsattı. İlaçların etkisiyle mi bunu yaptı? Her bahsettiğim çizgi öyküde her yerde hikayeyi tamamlayan detaylar var. Şu dergiyi elinize aldığınızda incik incik okuduğunuzda, şöyle bir göz atmayla görülmeyecek noktaları fark ediyorsunuz. Komutan, Christopher Nolan’ın Batman’inden daha çok araştırma yaptı 1-2 sayfa içinde.

Yürü be komutan!

Yürü be komutan!

Dayanamayıp söyleyeceğim, Kaptan kendisine verilen ilaçları almayı 6. gün bırakıyor. Buradaki çizim tekniğiyle gizlenmiş önemli bir detay. Çizgi romanları soldan sağa okuduğumuz ve videolara alışkın olduğumuzdan beynimiz birbirine benzer karelerin arasındaki detayları görmezden gelebiliyor.

Fırıldak (Tevfik Uyar/Ertan Ceyhan)

Uzaylı bir tehdit, bilirsiniz, saldıracağı zaman hep A.B.D’ye gelir. Tevfik Uyar’ın öyküsünde üç tane uçan daire, büyük bir saldırıdan sonra devriyede gezmekteler velakin olay bu değil. “Fırıldak” derken hikayenin sonunda olayın 180 derece dönüşü de kast edilmiş olabilir.

Öyküyü okurken kedilerin kaybolması, uzaylılarla bağlantısı ilgimi çekti fakat sonra aralarındaki bağın bir paragrafla çözülmesi beni hayal kırıklığına uğrattı. Kediler üzerinden gidebilecek bir kurgunun ani bir şekilde, ihanetle sonuçlanması şahsen garibime gitti veya uzaylılar neden su çekiyor? Kedilerin ölümüyle, su çeken UFO’nun bağı var mı? Hikayeyi okurken merak ettiğim soruların yanıtlarını ne yazık ki bulamadım. Sizin yorumlarınızı bekliyorum.

Kralına İsyan 3. Bölüm (Devrim Kunter)

Kralına İsyan’ın önceki bölümlerinde gördüğümüz distopik imparatorluğun neden bu halde olduğunu sonunda gördük sanırım. Megaşah baya pislik bi herife benziyor. Latex giyimli köleleri var, Pir Ece’ler eşi falan. Pir Ece’yi sorgusuz sualsiz suçlu buluyor ve ona karşı yaptıkları karakterin sadist yönlerini gösteriyor. Ha tabii, ben “kralım” diye takıldığından ellerini kirletmiyor…

Şimdi Pir Ece’nin gelecek bölümde öleceğini düşünmüyorum, Köroğlu ve Korkut Dede’yle beraber hikayenin üç kahramanı olacağını seziyorum. Hikayenin asıl kahramanı Pir Ece bile olabilir, çünkü tüm Kralına İsyan bölümlerini onun gözünden takip ediyoruz.

Yalan söylüyorsun!

Yalan söylüyorsun!

Devrim Kunter’in çizimleri, batı-doğu sentezi gibi yarattığı bu evrenine bayıldım. Warhammer 40k’daki gibi koca testere-kılıçlı rahibemsi savaşçılar var. Star Wars’daki speeder’lar gibi bisikletler var. Steampunk’dan fırlamış silahlar var. Yabani’nin sonraki sayılarında eminim ki içerik daha da zenginleşecektir.

Son Söz

Diğer sayıların olduğu gibi, bu ay da Yabani’de seç beğen oku, herkesin kendine hitap eden bir eser bulacağına eminim. Aşk, bu ay sık işlenen bir konuydu. Vampirleri seviyorsanız “Öteki” hikayesini özellikle öneriyorum. Çizgi öyküler arasında kesinlikle “Kartel” kaçırmayın. “Kralına İsyan” ilerde büyük bir isim olunca “ben Yabani zamanlarında takip ediyordum onu” diyebileceğimizi hissediyorum.

Arka kapağı çizen Cem Batur’un eline sağlık demek istiyorum, Tam al, telefona arka plan yap, öyle güzel, öyle net çizilmiş. “Grim Reaper” altındaki renklerle resim mistik bir hava kazanmış.

Bu yazı, "Yabani Dergi Tanıtımları" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Yorumlar