Bir İngiliz Fantastik Yıldızlar Geçidi: Penny Dreadful!

Geçen sene sıkı fantastikçilerin dikkatinden kaçmamış, IMDB’de yüksek puan almış, fakat dizi izleyicilerinin çok dikkat etmediği bir iş ile karşınızdayım bu hafta… Penny Dreadful!

İçine Şeytan Kaçmış Gibi Bakma Bana!

Penny Dreadful’un ilk fragmanı yayınlandığında fazlasıyla heyecanlanmış, sonrasındaysa dizi ile ilgili araştırma yaptığımda bekleyemez olmuştum. İngiliz edebiyatının bütün güçlü isimlerini içinde barındırıyordu dizi; Dr. Frankestein’la güzide canavarı, Penny Dreadful, Van Helsing, Dorian Gray ve daha niceleri. Dizinin ilk bölümü geçtiğimiz senenin Temmuz ayında geldi ve izlediğimde beni kendine hayran bıraktı. Ben fragmanda ki kadar agresif ve sert bir dizi beklemiyordum. Malum Amerika’nın prime time düsturu değişik. Ne kadar çok şiddet, o kadar geç yayın saati. Fakat ilk bölüm ile birlikte dizide gördüğüm, vahşet ve sertlik ağmızı açık bırakmıştı. Sertlik dediysem öyle iki damla kan ve bir kaç bıçak yarası değil! Kopan uzuvlar, uçan kafalar ve mezbağa’da yaşayan vampirlerden bahsediyorum.

Dizide kimler yok ki? Timoty Dalton, Josh Hartnett, Billie Piper, Harry Treadaway ve kendisi benim özel ilgi alanıma giren Eva Green.

Penny-Dreadful-Wallpaper-penny-dreadful-37169522-1024-640

Dizimiz 1800’ler Londra’sında geçiyor. Buram buram Victorian kokan prodüksiyonla birlikte yukarıda saydığım yıldız kadroyla şimşek gibi bir açılış yapıyor ilk dakikadan. Kızını Harker soyadını taşıyan bir kimyagere kaptıran Sir Malcolm Murray (Dalton) adlı bir ingiliz soylusu içinde adını koyamadığı bir varlık taşıyan Vanessa Ives (Green) ile kapı kapı dolaşıp bulmaya çalışıyor kızını. Tabii bunu yaparken Karanlık Lord ismini taşıyan ve kan ile beslenen bir “şey”in izine rastlıyor. Bu arayışı sürdürürken ise içinde; Dr. Frenkestien (Treadaway), Ethan Chandler(Hartnet) ve Dorian Gray (Reeve Carney)’den oluşan bir takım kuruyor kendine.

Konuyu çok yüzeysel geçiyorum ki hevesiniz kaçmasın spoiler manyağı olmayın!

Episode 104

Ne Demek Eva Green Var?

Dizinin kadrosu şüphesiz bir televizyon işi için çok yukarıda. Adeta yıldızlar geçidi desek yalan olmaz! Fakat tüm bunların arasında oyunculuğu ile dikkat çeken iki isim var; Josh Hartnett ve Eva Green. İkilinin enerjileri o kadar tutmuş ki; her karşılıklı geldikleri sahnede döktürüyorlar. Daha önce Camelot’u izlemiş olanlar Eva Green’in doğa üstü rollerde ne kadar başarılı olduğunu bilirler, kadın oynamıyor, adeta yaşıyor ve döktürüyor. Çok net hatırlamamakla birlikte ya 2. ya da 3. bölümde bir ruh çağırma sahnesi var, işte orada Eva Green’in verdiği oyunculuk dersini doya doya izleyebilirsiniz.

Josh Hartnett ise eski bir savaş gazisi rolünde oldukça başarılı. Hele ki sezon sonlarına doğru verdiği sürpriz ile iyice hayretlere düşüyorsunuz. Dizi de sevgilisi hatta aşık olduğu kadın rolünde ki Billie Pipper ile arasında inanılmaz bir kimya var,  ben diziyi izledikten sonra set sırasında bir aşk başlamış mı, başlamamış mı diye araştırdım fakat yok öyle bir şey. Yine sürpriz bozan vermemek adına size Pipper’ın karakterinin ne gibi enteresanlıklar getirdiğini söylemeyeceğim, fakat şu kadarını belirtebilirim: Kendisini Dr.Who’dan sonra ilk izleyişim ve Londra fahişesi rolünde aksanı ve oyunculuğuyla harikalar yaratmış. Avam İngilizcesini dinlemek bile ayrı bir keyif!

Penny-Dradful-Rory-Kinnear

Bir de Frankestein’ın canavarını oynayan ve son yılların yükselen yardımcı erkek oyuncusu Rory Kinnear var ki muhteşemlerden de öte. Adam sanırsınız Dünya’ya Frankestein’ın Canavarı olarak gelmiş. Yapılan makyaj harika olduğu gibi Kinnear çok güzel bir oyunculuk sergilemiş. Kimi zaman çok naif bir çocuk saflığı ile sorular sorarken kimi zaman ise büyük bir psikopat olup çıkıyor. Kinnear “Frenkestein Bride” konsepti ile karşımıza çıkıyor. Zira dizi boyunca babasından kendisine bir gelin yapmasını istiyor ve Dr. Frankestein ile Canavarının hikayesi bu şekilde hayat buluyor. Dizinin en güzel taraflarından birisi ters köşeleri ki bunu ikinci bölümde ki Canavar’ın geldiği sahne ile anlayacaksınız!

Yorumlar