Yine merhaba Kahramangiller. Bir önceki yazımda Pixel Art’ın tanımı ve kısa tarihçesini ele almıştım. Elbette bu yazı, tıpkı pek çok hobi gibi basit de olsa bir tutorial olmadan pek mana teşkil etmiyor. Özellikle Pixel Art (PA) yapanlar, yapmayanlara işlerini gösterdikleri zaman başta pek tepki alamasalar da, zoomladıkları zaman şu soruyla karşılaşırlar: “Abi her pikseli tek tek mi yaptın sen şimdi?”

Bu sorunun cevabı, daha önceki yazımda da belirttiğim gibi “büyük oranda evet”. Ama iş bununla bitmiyor. Özünde PA, karelerden oluştuğu için daima izleyicinin algısı ile oynayarak imgelem yaratır ve aynı sebeple de istemeden çokça hata yapılır. Eğer sağlığım el verir de bu yazı dizisini tamamlarsam PA üzerine üretilen tüm teorilere (banding, cluster, palet gibi) değinmeye çalışacağım.

Bir Pixel Art İşine Nasıl Başlanır?

Öncelikle ilk kez PA’a bulaşacak olanlara bir kaç maddelik önerim olacak:

1. Büyük işlerle başlamayın. Açacağınız ilk dosya 80px * 80px ya da daha küçük olsun.
2.  Daima PNG ya da GIF save edin. Özellikle JPG formatı birçok pikselin rengini değiştirecektir.
3. lk denemelerinizde sadece 4, 8 ya da 16 gibi sınırlı sayıda renk kullanın. Renk hakimiyetiniz arttıkça yavaşça bu sayıyı artırın.
4. Program olarak, eğer hazır kurulu Photoshop’unuz yok ise, GraphicsGale ve Grafx2’yi tavsiye ederim. Her iki program da ücretsizdir.

Renk ustası Richard “Dawnbringer” Fhager’ın 16 renklik jenerik palet çalışması. Yeni başlayanlara şiddetle tavsiye edilir.

Bir PA işine başlamanın ana olarak üç yolu vardır, ancak tam olarak ne yapacağınıza göre ufak değişkenlikler gösterir. Bu yazıda iki tip işi ele almak istiyorum. A) Sprite (yani oyun vb. gibi bir ortamda kullanılacak karakter çizimi) ve B) Sahne (tek başına ya da bir oyunda arkaplan olarak kullanılabilir). Aslında farklı tipte işler var (örneğin poster grafiği, yazı, tileset vb.) ama bu rehberi fazla dallandırmak istemiyorum, belki daha sonraki bir yazıda ele alabilirim.

Paleti ekranda tutup, renkleri oradan çekmek daima iyi bir fikirdir.

Öncelikle renklerinizi belirleyin ve açtığınız kanvasın bir köşesini boyayın. Burası sizin paletiniz. Şu an size pek bir şey ifade etmese de her renk değiştirdiğinizde manüel renk seçimi yerine bu paletten alırsanız renk sayısını kontrol altında tutarsınız ki bu daha sonra öğreneceğiniz gibi bir olmazsa olmazdır.

1- Block-in Metodu

Ben genellikle sahne yaparken serbest el bir skeç yaparak başlamayı tercih ediyorum. Eğer varsa bir sketch pad kullanabilirsiniz ancak yoksa kağıda çiziktirdiğiniz bir şeyin fotoğrafını çekip bilgisayara atmak da gayet mümkün. Bu skecin üzerinde yeni bir layer açıp daha büyük bir fırça boyutu ile (photoshop kullanıyorsanız daima ama daima pencil aracı ile ilerleyeceksiniz) kabaca renklerinizi atın. Bu metoda “block-in” deniyor ve her ne kadar zor görünse de iyi bir PA yapmak için işinizi çok kolaylaştıracak.

Simon “Snake” Andersen’den block-in metoduyla başlanıp detaylandırılan bir parça. Bitmiş halini pixeljoint.com’da bulabilirsiniz.

Block-in metodunu mouse ile de başarıyla uygulayanlar var, ancak benim kişisel tecrübem sketchpadle çok daha rahat yapıldığı yönünde. Sizin için üşenmedim, mouse ile bu tekniği uygulayan arkadaşlara sordum, işin sırrı düzgün çalışan iyi bir mouse’u düzgün bir yüzeyde kullanmakta diyorlar. Yurdumuzda pek rastlanmayan bir alışkanlık.