Duygu Dolu Distopya: Kurucunun Kızı

Gelecek hakkındaki öngörülerimiz genelde insanlığın ileri gittiği, daha iyi olanaklara kavuştuğu ve daha yaşanabilir bir dünyada bulunduğu fikirleri etrafında şekillenir. Bir de tabi ki madalyonun öteki yüzü var. İnsanlığın güç hırsı içinde yoğrulup birbirini kırdığı, karanlık ve korkutucu bir gelecek… Yazar Amy Engel’in kaleme aldığı, Yabancı Yayınları’nın mutlaka kütüphanenizde olmasını isteyeceğiniz harika bir ciltle Türkçe’ye kazandırdığı Kurucunun Kızı’nda karşımıza çıkan dünya işte böyle bir gelecekte geçiyor.

Nükleer bir felaket sonrası Amerika’da hayatta kalmayı başarabilmiş bir avuç insan, kendi arasında yönetim biçimi yüzünden savaşır: Bir tarafta özgürlük ve demokrasi yanlısı Westfalllar, diğer tarafta ise monarşiden yana olan Lattimerlar. Kitap Lattimer Ailesi’nin kazandığı savaş sonrası eski yaşam tarzlarının anısıyla ve tarih kitaplarında okudukları yönetim biçimiyle yönetilmeye başlayan çitle çevrili bir kasabada geçiyor.

kurucununKizi2

Savaşı kaybeden taraf olan Westfall Ailesi’nin yani Kurucu’nun küçük kızı Ivy Westfall, Başkan Lattimer’ın oğlu Bishop Lattimer ile evlenmek zorunda kalır. Ablasının gölgesinde ve babasının sevgisinden uzakta büyüyen Ivy, yedek role bile sahip olmadığını düşündüğü bir gösteride başrol olarak kendini bulur. Babasının özgürlükçü fikirlerini benimseyen ve içten içe savunan Ivy evlendiği zaman, toplumun ona biçtiği geleneksel ev kadını görevinden bambaşka bir göreve sahiptir: Kocası Bishop Lattimer’ı öldürmek.

Kitap Ivy ve Bishop çevresindeki olaylar etrafında geçiyor ancak benim en çok dikkatimi çeken ve zevk alarak okuduğum kısımlar kasaba halkının hayatının anlatıldığı bölümlerdi. Kitapta  belli yaşam kalıplarına mecbur bırakılan insanlar, geçmişte yaşadıkları dehşet dolu yıllar sonrası nispeten huzurlu bir yaşam için bu dayatmalara ses çıkarmıyor hatta bunları benimseyip yaşam kalıpları haline getiriyor. Eric Hobsbawm’ın da bahsettiği gibi aslında benimsenmesi imkansız olan unsurlar bir anda gelenek haline getirilip kitleler tarafından kabullenir duruma geliyor. Bunun en güzel örneği kitabın ana olay kurgusunun da etrafında şekillendiği küçük yaştaki evlilikler. Kadınlar sosyal ve ekonomik hayatta edindikleri yeri terk edip yine geleneksel anne ve eş rollerine bürünüyor. Seçilen kadınlardan beklenen iyi bir eş olmaları, itaatkar olmaları ve çok çocuk doğurmaları. Boşanmak ne kadın ne de erkek için bir ihtimal değil çünkü boşanmaları ancak Başkan imzasıyla gerçekleşiyor.

kurucununKizi1

Kendileri için yapılan seçimlere karşı çıkanları ya da düzeni bozanları bekleyen ise çitin dışına gönderilmek. Çit kelimesini ilk okuduğunuzda belki taşıdığı asıl anlamı bilmediğinizden gözünüz üzerinden kayıp gidecek, ama kitabı yaşamaya başladıkça çit sizi hem meraklandıracak hem de ürpertecek. Çitin dışına gönderilmektense kendi seçmedikleri insanlarla evlenip çocuk sahibi olan, sahip oldukları fikirler nedeniyle şehrin biraz daha az gözde olan kısmında yaşayan ve hayallerini kısıtlayan insanların öyküsü biraz da Kurucunun Kızı.

Sosyal anlamda sorgulattığı kısımlar haricinde kitaptaki ilgi çeken bir başka kısım da zoraki evliler Ivy ve Bishop arasındaki ilişki. Ailelerinin istekleri doğrultusunda büyüyen iki çocuğun oynamak zorunda oldukları evcilik oyununda birbirlerini ve kendilerini tanıma öykülerine tanık oluyoruz. Ivy Bishop’u tanıdıkça ailesinin yapmasını beklediği şeyle kendi kararı arasında kalıyor ve onun ruhunda hissettiği o çaresizliği okuyucu olarak biz de içimizde hissediyoruz.

Amy Engel

Amy Engel

Kitabın ilk sayfalarında sahip olduğunuz fikirlerin sayfalar ilerledikçe değiştiğini hatta bugün yaşadığımız dünyayı sorguladığınızı fark edeceksiniz. Kimin ne kadar dürüst olduğu, kimin asıl niyetinin ne olduğunu anlamak için kitabı hemen bitirmek isteyeceksiniz. Son sayfalar da tükendiğinde benim ilk yaptığım ikinci kitap var mı diye koşturmak oldu. Eğer duygusal yoğunluğu olan kitapları ve distopya türünde eserleri seviyorsanız Kurucunun Kızı sizi bekliyor.

Yorumlar