Kralkatili Güncesi Teori Serisi: Auri Dünya’nın İsmini Biliyor

Auri her ne kadar bizim için ara sıra görünüp tatlı ve masum halleriyle gönülleri fetheden ve Kvothe’u rahatlatan bir karakter olsa da olayların kalbinde yer alıyor. Bunu destekleyebileceğimiz aslında pek çok ürün var ancak Auri tam olarak farkında olamadığı için ya da bilinç algısı alışageldiğimiz şekilde yansıtılmadığı için bu ürünler gözlerimizden kayıp gidiyor. Ben de bu yazıda sizlere maddeler halinde içimizde bir yerlerde hep inandığımız Auri’nin de önemli bir yeri olmalı hissini elimden geldiğince desteklemeye çalışacağım.

Auri ve Ay

Küçük kızımız Auri, gökyüzünde hiç ay yokken veyahut ay dolunay halindeyken dışarı çıkmıyor. Çok fazla ay ışığından ve aysız bir gökyüzünden rahatsızlık duyuyor. Hatırlarsanız bir gün Kvothe’a hediye olarak anahtar vermişti. Anahtarı bulma aşamalarını yaşadığı bir haftasını da Sessizliğin Müziği kitabında okumuştuk. Kvothe ona anahtarın nereyi açtığını sorduğunda Ay’ı açtığını böylelikle Ay’da bir kapı olduğunda onun arkasına geçebileceğini söylemişti. Yaşadığı yeraltı dünyasını canlandırın aklınızda, hangi okulun altında uzun ve karışık koridorlar, bir zamanlar kullanılmış eski odalar ve devasa salon benzeri bölümler var? Ve bu anahtarın burada işi ne, gerçekten nereyi açıyor?

Jax’in hikayesini hatırlayalım şimdi. Jax Ay’ın bir parçasını alarak kutuya kapatmış ve onu kilitlemişti. Bu hikayeyi dinlerken çok fazla anahtar üzerinde durmamıştık. Auri bu hikayenin Jax’i olabilir.  Ama onun Ay’ın bir parçasını saklama nedeni aşktan vb hislerden ötürü değildi. Çünkü çok fazla ay ışığı küçük bedenini yoruyor, aysız bir gökyüzü ruhunu kemiriyordu. Ay’dan aldığı o parça sayesinde ay ışığını azaltmayı ve aysız gecelerde o parça ile rahatlamış olmayı istemiş olabilir. Ve o anahtar bu kutuya ait olabilir. Yani Auri, aysız bir geceden delilik derecesinde korkuyor olabilir.

Her Bilge Adamın Korkusu

Hepimizin de ezbere bildiği üzere her bilge adamın korktuğu 3 şey vardır: Fırtınalı bir deniz, aysız bir gece ve yumuşak başlı birinin öfkesi. Fırtınalı bir denizi geçiyorum. Aysız bir gece ve yumuşak başlı birinin öfkesi? Aysız gecelerde dışarı çıkmaya cesaret edemeyen minik narin kızımız Auri, bu kitapta görebileceğiniz en yumuşak başlı kişli. Buradan aslında iki yola ayrılacağız.

1- Bilge Adam Auri

Elbette Auri’nin aysız gecelerden korkması onun bilge birisi olduğunu direkt olarak göstermek çünkü zaten böyle bir evrende aysız gecelerde ürkmekten daha doğal olan çok az şey var. Ancak bu kızımızda işler biraz daha değişik. Auri’yi hepimiz çok iyi tanıyoruz. Özelllikle Sessizliğin Müziği’nde bu hassas kişi her nesneye, yola, duvarlara, en ufak canlılara dahi çok dikkatli davranıyor, onları incitmemeye çalışıyor, ait oldukları yerleri arıyor, onlardan özür diliyor, onlarla konuşuyor. Bu aslında delilik falan değil. Çünkü Auri dünyayı ve doğayı dolayısıyla da her şeyin nasıl olması gerektiğini ve dünya üzerinde olan tüm canlı ya da cansızların ne kadar değerli olduğunu çok iyi biliyor. Çünkü o Dünya’nın adını biliyor. Çünkü o aslında gördüğü, işittiği ve dokunduğu her şeyi; anlıyor.

Aynı zamanda Auri’nin Sessizliğin Müziği kitabında bir monoloğu var. Orada Usta Mandrag’ın bile bulamadığı ve bilmediği bir sırdan bahsediyor. Dünya’nın gerçek şeklini bildiğini, her şeyin onun sözünü dinleyeceğini, hepsinin ona uyacağını ve onu memnun etmek için diz çökeceklerini ve dünyanın kendini onun emirleri doğrultusunda değiştireceğini anlatıyor. Çünkü Auri her şeyi anlıyor. Eskimiş pis bir koltuktan gelen üzüntülü şiirleri dinliyor ve onu memnun etmeye, yıkılmaya yüz tutmuş duvarın gözyaşlarını görüp silmeye, suyun içinde kaybolup giden bir çarkın imdat çağrılarını duyup onu kurtarmaya, her şeyi olması gerektiği yerde olması gerektiği gibi ağırlamaya çalışıyor. Mandrag’ın bulamadığı ve onun bulduğu bu şey aslında Dünya’nın ismi. Bu karakter aslında elinde görüp görebileceğimiz en büyük gücü taşıyor. Tek kelimesiyle dünyayı değiştirip tüm arzu ve isteklerini bir anda ayağının altına toplayabilecekken Auri bu hepimizin algısını geçen boyutta gelişmiş bilinci ile Dünya’ya sadık kalmak, onun düzenini bozmamak ve bozmaktan ziyade yanlışları düzeltmek için uğraşıyor. Dünya’nın en önemli parçası oluyor.

Ya Delirmesi?

En sonunda keşfettiği bu isim sayesinde algıları onu tabiat düzeninin gerçek bir parçası yaparak normal insanların tabiriyle kafayı sıyırmasına sebep oluyor. Ki işin içini iyice incelediğimizde bu sadece çoğunluğun birleşmiş, kendi içinde diğerleri ile desteklenerek güçlenmiş (hep böyle olmaz mı zaten?) yanlış fikir ve kararlardan ibaret. Aslında Dünya’nın gerçek düzeni için yapılması gerekeni yapıyor Auri. Ancak biz nesnelerle konuşmanın, yeraltında yaşamanın ve her konuda her şeye hassas davranmanın delilik olduğunu düşünüyoruz. En azından Medeniyetin Dört Köşesi’nin sıradan insanları böyle düşünüyor.

Eee Dünya’nın adını bilen bir bilge için de Ay’dan parçasını alarak saklamak çok da zor olmasa gerek. Burada sadece netleştiremediğim kısım düzen için bu kadar uğraşan kızın Ay’ın parçasını almaya nasıl kalkışabildiğinden ibaret. Fakat en nihayetinde bir insan olduğunu düşünürsek biraz anlamlandırabilmek mümkün.

Rothfuss burada bize bir adamdan bahsederek aklımızda direkt olarak bir erkek modeli canlanmasına sebep oluyor, bilge adam olabilecek özellikleri hep erkek karakterlerde arıyoruz.  Onun ufak ama etkili oyunlarından biri olduğunu söyleyebiliriz. Ama bizden kaçmaz…

2-Yumuşak Başlı Auri’nin Öfkesi

Auri daha önce de söylemiş olduğum üzere bu evrende karşılaşabileceğiniz en yumuşak başlı kişi. Şimdi bu yumuşak başlı kişi Dünya’nın adını da bilince işin rengi biraz değişiyor. Zira öfke kontrolu elinden gittiği anda Auri’nin etkileyemeyeceği herhangi bir konu yok. Dolayısıyla bu zararsız kızımız barındırdığı potansiyelden ötürü bir anda görüp görebileceğimiz en büyük tehlike haline gelebilir.

Kvothe’un başına gelenleri hatırlayalım. Auri şu an Kvothe’u herkesten fazla seviyor ve ona hiçbir şeye vermediği değeri veriyor. Baş kahramanımız yediği haltların çilesini çekerken bu durum Auri’nin pek hoşuna gitmeyebilir. En sonunda elinden gelebilecek tek ve en etkili yöntemleri kullanmak zorunda kalabilir. Tam olarak dünyayı ve insanları nasıl etkileyebileceğini hesap edemediğimizden en azından Kvothe’un kellesini kurtarmış olduğunu söyleyebiliriz. Sinirlendirmeyin şu kızı…

Auri’nin Görevi ve Kimliği

Şimdi tekrardan Auri’nin yaşamını sürdürdüğü şeyaltını ve orada yer alan geniş salonu hatırlayalım. O yer pek çok taş kapı ile doluydu. Ee biz gelecek olan kitabın adını biliyoruz: Taş Kapılar. Uyum? Kesinlikle. Auri’nin tek vasfı bilge birisi olması ya da dünyanın ismini bilmesi değil elbette. Auri Kvothe’u kilit nokta olduğunu düşündüğüm bu taş kapılara getirecek. Ya da bir şekilde buradan çıkmasını sağlayacak. Çünkü yeraltı basit tünellerden ibaret değil. Bana da kalacak olursa bu kapılardan geçmek veya oradan kurtulmak o sırada Kvothe için büyük bir önem arz edecek ve kitabın konusunun da önemli bir bölümü olacaktır. Yani çoğu olay Kvothe’un buradaki vaziyetinin sonucuna bağlı olabilir.

Bu da Kvothe’un kaçıyor olduğu kişi veya şeyleri(?) kızdıracağından Kvothe Auri’yi de yanında götürecektir. Çünkü artık istemeden aynı tehlikenin içinde boy göstermiş olacak. O halde kimlik kısmına geçebiliriz. Kvothe’un korumak için yanında götürdüğü dostu kaçırdım diyerek anlattığı bir prenses olabilir. Sonuçta biz kendisinin ne kadar egoist bir şahsiyet olduğunu çok iyi biliyoruz.

Elodin ve Auri

Elodin her yerde olduğu gibi burada da ”Ben ne olduğunu biliyorum ama akışı bozmayayım” modunda karşımıza çıkıyor. Auri’yi üniversiteden tanıyan Elodin küçük kızımızla tekrar karşılaşıyor, bu sefer Kvothe eşliğinde ve bir isimle. Auri’ye isminin çok yakıştığını söyleyen Elodin’e Auri cevap olarak ciddi gözlerle eğer kendisinin ismi de ağır geliyorsa Kvothe’a sormasını, onun Elodin’e yeni bir isim vereceğini söylüyor. Tabii gizemli hocamız bunun üzerine çok durmayıp meyvesini yemeğe devam etse de bizim için önemli bir kısım.

Bu Auri ve Elodin’in kendileri arasında ufak sırlar dizisi olabileceğini gösteriyor bize. Dolayısıyla Elodin Auri’nin dünyanın ismini keşfettiğini biliyor olabilir. Gamsızlığından şüphe duymadığımız için bunu bilmesi karşısında çok da ”yok artık” dedirtecek bir olay değil. Elodin zaten Rothfuss’un kitapta kendisini canlandırdığı biri diyebiliriz. Çoğu şeyi ,belki de her şeyi, biliyor ama onları yönetmiyor. Yani en azından biz görmüyoruz.

Aynı Kvothe’a verdiği dersler gibi isimlendirme konusunda Elodin Auri’ye de yardım etmiş olabilir hatta bu ihtimal bir hayli yüksek. Auri Elodin Hoca sayesinde, onun öğütlerinin gösterdiği yolda dünyanın adını keşfetmişse eğer bunu Elodin de biliyor demektir. O zaman hayırlı olsun iki yeni genç ve diri Ulu Taborlin’imiz var.

Bu elbette Elodin’i de bir bilge yapar ancak yumuşak başlılık konusunda Auri’ye kaybetmesi şu anlık dikkat kesildiğimiz noktadan kendini uzaklaştırıyor. Onun teorisine de başka başka yazılarda değineceğim. Okuduğunuz için teşekkür eder, yorum ve fikirlerinizi beklerim efenim. Gelecek teorilerde görüşmek üzere.

Yorumlar