Muhteşem Bir Yerli Fantastik: Giddar ve Beşlerin Çağı

Giddar, bir yazarın ilk romanı için olan çıtayı bir hayli yükseltmiş bir kitap bence. İnce ince düşünülmüş, ustalıkla birbirine bağlanan olay örgüsü, akıcı ve yormayan yalın dili, yurtdışındaki türdeşlerini aratmayacak kurgusuyla Türk fantazyasında yerini çoktan almış vaziyette. Ayrıca kitabın iç kapaklarına basılmış Giddar’ın ayrıntılı siyasi ve fiziki haritaları sayesinde  Siox ve arkadaşlarının peşinden hikayenin izini sürebiliyoruz. Tüm bunların yanında, yazarın yarattığı yeni dil de cabası. Yani kısacası, beş yılda kurgulanıp altı yılda yazımı tamamlanan kitap fantastik türde bir kitaptan beklenilen her şeyi veriyor ve üzerine harcanılan emeğin boşuna olmadığını gösteriyor.

Yazar Erbuğ Kaya

Yazar Erbuğ Kaya

Beşlerin Çağı

Beşlerin Çağı, alışkın olduğumuz diğer fantastik serilerden farklı olarak, kendi öyküsüne sahip bir devam kitabı niteliğinde. Kahramanlarımız, ilk kitaptaki kaostan sonra yaşadıkları huzurlu hayatı ve kurdukları düzeni tüm Giddar’a yaymanın hayalini kurarlarken, Giddar’a bir keşmekeş hakim. Yapılan savaşlardan sonra yeni bir çağ başlamış, ülkeler yıkılmış, yerine yenileri kurulmuş, haritada sınırlar değişmiş durumda. Bu arada tanrılar da boş durmuyorlar. Onların insanlar üzerindeki planları, eski düzeni geri getirme çabalarına karşı, Siox ve arkadaşları da insanlar için tanrılara karşı savaşmak, onları savunmak zorunda kalıyorlar. İkinci kitap heyecan ve aksiyon açısından ilk kitabı aratmıyor.

Tüm bu kurgunun yanında, yazar yine ilk kitapta üzerinde durduğu değerleri sorgulamaya devam ediyor. Giddar’da olduğu gibi basit ve yalın, ama daha oturmuş bir dille ve daha ustalaşmış bir şekilde yapıyor bunu üstelik. Giddar on bir yıl gibi uzun bir sürede tamamlanmışken, Beşlerin Çağı üç senede yazılmış bir kitap olarak hiçbir açıdan geriye gitmemiş, yerinde saymamış bir kitap kesinlikle. Bu açıdan yazarın ilk kitapla koyduğu çıtanın da üstüne çıktığını rahatlıkla söyleyebilirim. Türk bir yazarın kaleminden bu denli başarılı bir kurgunun çıktığını görmek göğsümü kabartıyor.

Diyarın haritası...

Diyarın haritası…

Yerli fantezi yazınına karşı olan ön yargıları kırmak, yurtdışında olduğu gibi Türkiye’de de bu türün temsilcilerinin olduğunu ve bunların sevilerek okunduğunu görmek; fantazyaya gönül vermiş bir okur olarak en büyük isteklerimden biri. Yerli fantastik edebiyat 1950’lerde diğer ülkelerde Tolkien’le başlayan savaşın aynısını veriyor günümüzde. Umarım bu güzel tür ‘kaçış edebiyatı’ yakıştırmasına inat verdiği savaşı kazanır ve bir gün ülkemizde de kendine sağlam bir yer bulur. Buna türün Erbuğ Kaya gibi temsilcilerini okuyarak ve tanıtarak yardımcı olabileceğimizi düşünüyorum. Siz hep yazın, biz hep okuyalım!

Bu yazı, "İthaki Kütüphanesi" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Yorumlar