Vakıf: İnsanlığın Tek, Gerçek Kurtarıcısı ve Bir Bilimkurgu Şaheseri

Sonunda tekrar kendisini görebildim. Uzun zamandır ortalıkta görünmediği için umudu kesmeye başlamıştım. Lakin sonunda yenilenmiş haliyle karşımda, karşımızda. Söz konusu hasreti, birkaç yıldır Isaac Asimov’un Vakıf serisine duyduğumu söylemek istiyorum. Zamanında geç kaldığım, tamamlayamadığım seriyi nihayet tam anlamıyla okuma şansına eriştim.

Efendim, bundan yaklaşık yedi sekiz sene evvel İthaki Yayınları etiketi ile piyasada bulunan seriyi yine aynı yayinevinden piyasada bulmak artık mümkün. Tüm Zamanların En İyi Serisi dalında Hugo Ödülüne layık görülen bir eser nihayetinde. Haliyle heyecanlı oluyor insan. Bilimkurgunun belki de en büyük kahini, tanıdığımız birçok yazardan daha fazla üretken yazarı -yaşamı boyunca 400 civarında kitap yazmış- robot kavramını hepimize çok daha anlaşılır ve temelleri olan bir dizi kurallar ile sunmuş bir isim. Isaac Asimov. Ve Vakıf kendisinin dünyaya armağan ettiği en güzel şey…

Her Şey Bitmek İçin Başlar

Asimov’un henüz yirmili yaşlardayken yazmaya başladığı serinin ilk kitabı Vakıf ile başlıyoruz. Hikaye şu şekilde gelişiyor: İnsanlığın uzayın derinliklerinde yaşamaya ve var olmaya çoktan alıştığı bir zaman dilimindeyiz. Öyle ki gezegenler arası seyahat mesleki yolculuklar, eğitim gezileri gibi alışıldık ve rutin şeyler halini almış. Bu gücü ve kudreti insanoğlunun ulaştığı son yönetici kuvvet, güç erki Galaktik İmparatorluk yönetiyor. Adeta tarih sayfalarından aşina olduğumuz, sözü edilen tarih kendilerine mezar olmuş ve de şimdilerde -bizden bahsediyorum- ders kitaplarına konu olmuş imparatorluklar gibi.

Yazar İsaac Asimov

Teknoloji, bilim ve dini bütün yönetimi elinde bulunduran Galaktik İmparatorluk, her başlangıcın varacağı nihai noktaya gittikçe yaklaşmaktadır. Yok olmak kaderine doğru yıllarını saymaya başlar. Ama gizliden gizliye. Zira görünürde herhangi felaket emaresi yokken bir adam bundan her şeyden daha fazla emin, çalışmalarını bu noktaya odaklar. Psikotarih biliminin tabiri yerindeyse peygamberi, gelmiş geçmiş en büyük bilim adamı Hari Seldon. Her geçen gün yaklaşan yıkımın etkilerini en aza indirmek için çalışır, veri toplar, teoriler üretir. Yaptığı hesaplamalar tek bir çıkış noktası gösterir. O da bilimi ve onun meyvelerini gelecek nesillere aktaracak, bu misyon doğrultusunda çalışmalar yapacak olan bir vakıf kurmak gerektiği. İnsanlık ancak bu yolla kurtulabilir.

Galaksinin en uzak ucunda, Terminus gezegeninde kurulur sözü edilen Vakıf. Yapılan hesaplamalar ve toplanan veriler ışığında insanlığı içine düşeceği kaos ortamından ancak başarıyla yönetilmesi ve devamlılığı kurtarabilir. Lakin insanlık için yapılan en önemli projenin yine en büyük düşmanı insanoğlundan başkası olmayacak. Krizler ardı ardına patlak verirken Vakıf, her geçen gün ile daha çok zorda kalacak. Bilimin tek gerçek kalesi savaşların, yıkımın olağan şeyler haline geldiği geleceğin son umudu halini alır…

Bu yolda tabi ki her şey mübahtır…

Bilimlerin En Üstünü

Isaac Asimov, Vakıf’ı yaratırken Roma İmparatorluk tarihini referans alarak hareket ettiğini belirtir. Kuruluşu ve çöküşü başlı başına uzmanlık alanı haline gelmiş, dünya tarihinin gördüğü en görkemli imparatorluktan esinlendiği eseri kendi türü içinde aynı derecede önem sahibi. İlki 1951 yılında yayınlanan ve yedi kitaptan oluşan seri kendisinden sonra yazılmış bir çok bilimkurgu için sönmeyen bir meşale adeta.

Kitabın barındırdığı en önemli etkenlerden birisi kuşkusuz yazarın psikotarih olarak adlandırdığı bilim dalı. Uygarlık tarihi boyunca ihtiyaçlar ve zorunlulukların bir şeylerin ortaya çıkmasına ve insanlığın yeni bir adım atmasına, yaşam kalitesini artırmasına sebebiyet verdiğini görüyoruz. Vahşi hayvanlardan korunmak ve avlanmak için mızrak ve sopalardan ulaşım için kullanılan otomobiller ve türevlerine kadar. İletişim çağı olarak nitelediğimiz 21.yüzyıldan geriye bakınca sürekli bir sıçrama yaparak ilerleme kaydettiğimiz aşikar. Zaman zaman savaşlar ve diğer olumsuz faktörler yavaşlatsa da -ki savaş sonrası dönemlerda bir çok alanda daha yaratıcı atılımların yapıldığını söylemek yanlış olmayacaktır- durum aynen bu şekilde devam etmiş görünüyor.

İşte psikotarih, bilim anlamında Galaktik İmparatorluk ve insanlık tarihinde varılmış en uç noktalardan bir tanesi. Basitçe tanımlayacak olursak; toplumların yaşayış, yönetim, idare, kültür gibi meziyetleri ya da özellikleri baz alınarak, uygulanan politikalar, teknolojik ilerleme hızı ve verimliliği de işin içine dahil edilerek gelecekte hangi konumda, ne zaman, nasıl bir formda varlıklarını sürdüreceklerini öngörmekte kullanılan sayısal ve sözel değerleri kullanan bilim. Basit dememe rağmen uzun oldu, toparlıyorum. Bugünden yarını görebilmek için başvurulan ana bilim dalı. Kitabın başında sözü edilen psikotarih, kitabımızın bel kemiği. Hari Seldon’un yaptığı araştırmalar mevcut yönetimin ömrünün bitme noktasına geldiğini gösteriyordu. Vakıf bu çöküşü minimize etmek için kurulacaktı. Yazarın kurgusunu üstüne ördüğü yapı kitabın esasen ana rotasını oluşturuyor. Geleceği ne kadar iyi okuyabilirseniz o kadar hazır olursunuz. Seldon ve Vakıf insanlığın son umudu, ellerinde kalan tek güven kaynağı. Yazarın bu temel üzerine oluşturduğu senaryo cidden sözünü ettiğimiz ödülün haklı sahibi olduğunu gösteriyor.

İnanç Olmadan Olmaz

İnsan güvende hissettiği düşünceyi savunur ve yaşatmak ister. Uğrunda hayatını harcayacağı şeye dört elle sarılır ki kendini iyi hissedebilsin. Mesela inanç sistemleri bu güvenin, manevi tatminin ilk durağı sayılabilir.

Kitabımızda da aynen böyle oluyor. Okurken çok daha iyi kavrayacağınız üzere bilimin ön ayak olduğu yapı bir süre sonra inanç merkezi hatta din haline geliyor. Öyle ki onun çizdiği sınırlar tabu, uymayanlar kafir oluyor. Bu, yazarın entellektüel birikimi  ve gözlem gücüne saygı duyduğumuz bir nokta olacaktır. Zira Isaac Asimov, insanların kendilerini hem daha iyi hissetmek hem de otoriteyi ellerinde bulundurmak amacıyla çağlar boyunca dini inançları nasıl kullandığını çok iyi biliyor. Kendisi sadece bilimkurgu değil bir çok alanda başucu olmuş kitaplara imza atmış -400’den fazla kitap, kolay mı- bir isim. Vakıf’ta da okudukça bu yapının ilerleyen kitaplarda nasıl ortaya çıkabileceği dikkatlerden kaçmıyor.

Özellikle otoriteden bahsediyorsak zaten kitleleri kontrol altında tutmak için inançtan daha iyisini bulamayız. Yönetimi elinde bulunduran kitlenin ekonomik ve askeri yetkinliğinin yanı sıra propaganda gücününde olması şart. Toplumu kendi hedef ve çıkarlarınız için yönlendirmek için kuralları din adamlarınıza koydurmalı ancak onlarında ipini elinizden bırakmamalısınız. Vakıf içerisinde ise Terminus kutsal bir gezegen, Vakıf bir inanç sistemi ve onun bilimi ve “irfanından” yararlanmak isteyenlerde bu kültü benimsemek zorunda. Yoksa bu en karmaşık ve kararsız dönemde -dağılmanın başladığı, ilk sinyallerin alındığı zamanlar- teknolojik olarak geride olmak ölümle aynı şey. Ne dedik bilim için son çare Vakıf. Bu senaryoda önce Vakıf devamlılığını sağlama almış oluyor. Olmazsa olmaz olduğunu herkese kabul ettirdiği için. Öte yandan iş birliği yapan ülke yönetimi halkı ile barışık halde hayatına devam ediyor. Kazan kazan durumu. Tabi körü körüne inanan halkı saymazsak…

Her Şeyin Başına

Okurken en çok dikkatimi çeken noktalardan biri de “şimdi ne olacak” ya da “nasıl yapacağız” soruları etrafında uygarlığın yeniden inşa ediliyor oluşuydu. Hatırlayanlarımız olabilir Koç Üniversitesi Yayınları’dan Uygarlığı Yeniden Nasıl Kurarız adlı bir kitap çıkmıştı. İçerisinde karşılaştığımız bir ya da bir dizi doğal ya da suni afet sonucunda yok olan uygar yaşamı en kısa zamanda nasıl tekrar kurarız sorusuna cevap aranıyordu. Çeşitli örnekler, referanslar ve bilgilendirmelerle süreç hakkında neler yapılabilir bunları okuyorduk.

Asimov’un ya da daha doğru ifade ile Seldon’un Vakıf’ı tam olarak bu soruya cevap vermek üzere kuruluyor. Zira öngörülen kaos süresine bakıldığında verilecek kayıpların insan aklının almayacağı boyutlarda olduğu görülüyor. Düşünün; yaşadığınız imparatorluğun ömründen çok daha uzun bir anarşi, bütün galakside boy göstercek. Nesiller bu dönemde sadece yiyecek ve su için çırpınacak. Bilim ve sanatın adı bile anılmayacak. Vakıf bu yüzden hayati öneme sahip. Tabi birde işin içine girecek olan güç erkleri var.

Kitabın çok katmanlı yapısı sayfalar ilerledikçe karşımıza çıkıyor. Evvela sözü edilen tehdit, ardından alınan önlemlerin boyutları. Devamında ise bu süreci en iyi nasıl kullanırız sorusu ile ortalıkta dolaşan krallıklar, loncalar, topluluklar yer alıyor. Ticari ve sosyal konularda diğer yönetim sevdalılarını geride bırakmak için casusluk yapanlar mı dersiniz. Ticari anlaşmalar ile birbirinin arkasından iş çevirenler mi. Diplomatik yollarda sonuç alınamayınca başvurulan güç gösterilerine kadar. Vakıf, bunların hepsine yer veriyor ve bu daha başlangıç demeyi de ihmal etmiyor.

Son Olarak

Isaac Asimov kitabı, kronolojik olarak birbirinin devamında gelişen olayları konu edinen öyküler şeklinde kaleme almış. Her bir bölüm bir öncekinin sonunda vuku bulan hadiselerin artçı sarsıntılarından güç alıyor. Kitap böylece daha rahat okunabilir bir forma kavuşmuş oluyor.

Mesele bilimkurgu ise okuduğum en iyi seriler Dune ve Vakıf serileriydi. Vakıf fikri, bu fikrin kaleme alınış tarzı kesinlikle neden en iyi seri olduğunu açıklıyor. Psikotarih adlı bilimi bizlere hediye ettiği, bir uygarlık nasıl var edilir bu konuda ön ayak olacak fikirler verdiği, kurgu içerisinde başarılı bir şekilde yer verdiği siyasal ve diplomatik akış ve daha niceleri için Vakıf, zannedersem bilimkurgunun vardığı en uç noktalardan bir tanesi. Yıllar önce tükenen baskısı sebebiyle bulunamayan kitapları tekrar bize kazandıran İthaki Yayınları, çok iyi oldu bu. Serinin devam kitaplarında görüşmek üzere diyor ve ikinci kitabı beklemeye kaldığım yerden devam ediyorum.

Bu yazı, "İthaki Kütüphanesi" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Yorumlar