William S. Burrougs ve Çıplak Şölen ile Deliliğin Sınırlarına Ulaşmak

Naked Lunch müstehcen bulunuyor ve Burroughs’a dava açılıyor. Bu dava literatüre sansür davası olarak geçiyor ve tarihe kazınıyor. Burroughs, Naked Lunch’ı “Donmuş bir anda herkes tüm çatalların sonunda neler olduğunu görebilir.” şeklinde tanımlamayı seçmiş. Ama bununla ne demeye çalıştığını kimse anlamamış gibi görünüyor.

David Cronenberg ve William S. Burrougs

David Cronenberg ve William S. Burrougs

Naked Lunch’ın 1991 yılında David Cronenberg tarafından bir filmi çekiliyor. Kısaca konusunu anlatmak gerekirse, böcek ilaçlama şirketinde çalışan Bill Lee, böcek ilacını uyuşturucu olarak kullanmaya başlıyor. Buna ilk başta karısı Joan neden oluyor. Daha önce de anlattığım gibi Bill Lee aslında William S. Burroughs’un ta kendisi. Sadece Burroughs değil, yakın arkadaşları rolünde Ginsberg ve Kerouac’i de görüyoruz. Joan’ı öldürürken Burroughs’un yanında bulunan ve olaya şahit olan isim Ginsberg oluyor filmde. Öldürme nedeni de bir böceğin ona karısının Interzone ajanı olduğunu söylemesi oluyor. Aslında böcek bunu ilk kez söylediğinde Bill, onu ayakkabısıyla öldürüyor (Bu sahne iğrenme seviyenizin en üst katmanı olabilir). Bu olayın ardından Bill Lee, başka bir yere gidip yerleşiyor ve kendisi gibi böcek ilacı alıp yazı yazan insanların arasına karışıyor. Yakın arkadaş olduğu Tom ve Joan Frost da dikkat çekici bir diğer olaydır. Joan Frost, Bill’in karısının ikizi gibidir. Bunun Burrougs’un suçluluğunu kabullenmesine ve vicdanına bağlayabiliriz. Tom ve Joan Frost da aynı şekilde uyuşturucuyu aldıktan sonra daktiloları sıradışı bir hal alıyor ve devasa böceklere dönüşüyor. Bill’in karısı Joan’ın da dediği gibi “Edebi bir kafaya, Kafka kafasına” ulaşıyorlar. Daha önce bir doktora gidip bağımlılığından kurtulmaya çalışan Bill Lee’ye doktoru bunun için başka bir ilaç veriyor. O ilacın Interzone’un başındaki Dr. Benway’in ürettiği uyuşturucu olduğunu öğreniyorlar tabii daha sonra.

Filmde o kadar inanılmaz şeyler oluyor ki, izleyici bir süre sonra neyin gerçek olup olmadığını anlayamıyor. Hatta hayal olanı gerçeğe uyarlamaya çalışmak bile son derece zorlayıcı bir hal alıyor. Çünkü film, uyuşturucuya ciddiyet veriyor garip bir şekilde. İnsanlar işlerini tüm ciddiyetiyle yapıyor filmde. Bu durum da resmen sizin aklınızı alıp ellerinde bir oyuncak gibi oynamalarına neden oluyor. Aslında söylenene göre anlatılmaya çalışılan şey gerçekleşen olaylar değil. İzleyiciye uyuşturucu etkisinde olmanın nasıl bir şey olduğunu ciddiyet içerisinde göstermek tüm amaç. Ama ben bundan da şüphe ediyorum. Genel olarak böcek-daktilo-ajanlardan iğreniyorsunuz, çoğu görüntüden rahatsız oluyorsunuz ve bazı replikleri de anlamlandıramıyorsunuz. Cronenberg bu konuda yapabileceğinin en iyisini yapmış ve mükemmel bir çalışma sergilemiş Burroughs’un yol göstericiliğinde.

David Cronenberg ve Peter Weller (Bill Lee), Naked Lunch setinde

David Cronenberg ve Peter Weller (Bill Lee), Naked Lunch setinde

Burroughs’u eleştirmenler “Amerika’nın en ünlü yazarı ama kimse okumuyor. Okuyanlar da hiçbir zaman sonuna kadar okuyamıyor” şeklinde tanımlıyorlar. Başının altında tabanca olmadan uyuyamayan, eşcinsel aktivisti olana kadar eşcinsellerden tiksinen ama en yakın arkadaşlarından biri (Allen Ginsberg) eşcinsel olan, sapkın düşünceleriyle insanları delirten, uyuşturucu kullanmaktan tutuklanmasına rağmen vazgeçmeyen, kısaca çıldırmış bir adam gibi görünüyor Burroughs. Homoseksüellik hakkında “Homoseksüellik anaerkillikte politik bir cinayettir.” demiş bir ara da. Burrougs’un Naked Lunch’ı o kadar müstehcen ki Cronenberg bazı önemli kısımları atlamak zorunda kalmış. Seks, ölüm ve mide bulandırıcılığın sınırları o kadar zorlanıyor ki kitapta, Cronenberg o kısımlara dokunamıyor bile. Bu yüzden Naked Lunch’ı izleyenler Burroughs’u film sayesinde tanıdığını söylerse kesinlikle yanılmış olacaktır. Film daha çok Cronenberg’ü tanımamıza yardımcı olacaktır.

Yorumlar