Çok eski zamanlarda, adı bilinmeyen diyarlarda Ghwerig adlı mücevherlere meraklı bir Troll yaşar. Ghwerig, en nadide taşları bulmak için en garip yerlere; dağ içlerine veya mağaralara inmekten çekinmez. Bir gün, bu mağaralardan birinde çok büyük, düzgün mavi bir taş bulur, sevincinden havalara uçar ve onu inine getirerek büyük bir özenle işleyerek gül formu verir. Derken, taşın kendine has bir bilinci olduğunu anlayıp, onunla Troll tanrılarının diliyle konuşur. Bitirdiğinde, eserine Bhelliom yani Çiçek-taş adını verir ve gücünü kullanmak ister.

Ancak Bhelliom, ona teslim olmaz. Ghwerig Troll tanrılarına sayısız yakarıştan sonra Bhelliom’a hükmetmenin sırrını öğrenir; anahtar yerine geçecek iki yüzük yapması gerekmektedir. Yüzükleri altından yaparak Bhelliom’dan arta kalan taşları yerleştiren Ghwerig, sonunda onun gücüne sahip olur ve mucizeler yaratmaya başlar. Ancak Troll diyarlarına inananlarıyla birlikte yerleşen Styric tanrıları, bu kudreti fark ederek Bhelliom’un gücünün asla birinin emrine verilmemesi gerektiğini düşünürler. Bu nedenle, aralarındaki en genç ve küçük tanrıça olan Aphrael’i görevlendirirler; Aphrael, Ghwerig’i müzikle uyutarak yüzükleri çalar ve kaçar. Oyuna geldiğini anlayan Ghwerig’in öfkesi ise, korkunç olur.

Az önce size anlattığım efsane, fantastik edebiyat dalında verilmiş en güzel eserlerden biri olan Elenium’un başlangıcında yer alır. Olaylar, David Eddings’in bir çok Avrupa efsanesinin temelindeki politik, kültürel ve masalsı öğeyi temel alarak yarattığı Eosia kıtasında geçer. Aphrael’in Ghwerig’i kandırmasından sonra yüz yıllar geçmiş ve insanlar krallıklar kurarak Eosia kıtasında yaşamaya devam etmişlerdir. Tabii kıtanın halkı tamamen insan değildir; büyüye yatkın küçük insanlar olan Styricler, dönek Styricler’in kurduğu Zemoch Krallığı, hala Thalesia’nın kuzeyinde Troller de vardır.

Ghwerig’den bir şey çalmak istemezsiniz.

Bir Pandion Şövalyesi olan Sir Sparhawk, on yıl boyunca sürgünde olduğu Rendor’dan ana vatanı Elenia’ya döndüğünde durum hayli karışıktır. Onu sürgüne yollayan Kral Aldreas, kısa bir süre önce hastalanarak ölmüştür. Tahtı ele geçirmek isteyen Piskopos Annias ve yardakçıları, zaten hayattayken de Kral Aldreas’ın zayıf iradesinden yararlanarak ipleri ellerine almışlar, ama şimdi tam manasıyla at koşturmaktadırlar.  Aldreas’ın kızı Prenses Ehlana taç giydiğinde, onları kısa süreliğine de olsa durdurmuştur ama tesadüfe bakın ki babasıyla aynı ölümcül hastalığa yakalanmıştır.

Genç kraliçenin aile mezarlığına katılması beklenirken tuhaf bir şey olur;  Aldreas’ın şehir dışındaki bir karargaha kapadığı Pandion Tarikatı’ndan bir birlik, Ehlana’nın tahta çıkar çıkmaz danışmanı yaptığı eğitmenleri Vanion ve şövalyelere yıllardır büyü öğreten Styric kadın Sephrenia’nın önderliğinde yarı zorla saraya girerler ve genç kraliçeye tören elbiselerini giydirip, tahtına taşıdıktan sonra bir büyü yaparlar. En güzel elbiseleri ve tacıyla tahtında oturan Ehlana, cam kadar saydam ama elmas kadar sert bir zırhın içinde kapalıdır; kalp atışları duyulmaktadır. Elmasların içindeki zaman donmuşken, uyuyor gibidir. Elenium üçlemesinin ilk bölümü, adını bu Elmas Taht’tan alır.

Aslında bu karmaşık büyünün yegane amacı, Ehlana’ya biraz zaman kazandırmaktır. Kraliçesi’nin nesi olduğunu bulmak ve onu tedavi etmek ise, başta Sparhawk olmak üzere Pandion Tarikatı’na düşecektir. Çünkü işin içinde çok daha derin meseleler vardır; hırsının kölesi olmuş Annias Patrik olup kıtayı kaosa sürüklemek istemektedir, acaba ne yaptığının farkında mıdır, yoksa onu bu işin içine iten başka etkiler mi vardır? Sparhawk sürgündeyken ülkesinden ve kuzeyde değişen güç dengelerinden habersiz kalmıştır.