Viticulture – Bakarsan Bağ, Bakmazsan Dağ Olur…

Doygun gövdeli severim efenim ben şarabımı… Bu köpek öldüreni de içiyoruz ama kör olmayız inşallah kanka… Meşede yıllandırılmışı makbuldür azizim… Tirbüşon yok içine bastıracaz tıpayı abi mecbur… Havalar da ısındı kendimizi rozeye mi versek mirim..? Şampanyamdan bir yudum almadan güne başlayamıyorum şekerim… Şarap deyince hepimizin bir hikayesi vardır. Zamanında şarap tanrısına ev sahipliği yapmış bu güzel topraklarda yeniden iyi şarap üretir olduk son yıllarda. Hepimizin bir bağı olmayabilir ama masaüstünde sanki varmışçasına ve yarınlar olmayacakmışçasına üretebiliriz şaraplarımızı. Viticulture, memlekette geçmiyor maalesef, İtalya’nın Toskana yöresinde birbiriyle yarışan şarap ailelerini hayata getiriyoruz. Amacımız bize miras kalan bağlarımızı Dünya’nın en iyi bilinen markası haline getirmek. Oyun, Morten Monrad PedersenJamey Stegmaier ve Alan Stone tarafından tasarlanmış. Üretimini ve dağıtımını da Scythe ile de tanıdığımız Stonemaier Games yapıyor.

Viticulture eurogame (Avrupa tarzı oyun) sınıfında ve worker placement (işçi yerleştirme) mekaniklerini kullanıyor. Oyunu şarap üretilen bir bağın yıllık döngüsü üzerinden oynuyoruz. Toplam oynama süresi yaklaşık 1,5-2 saat diyebiliriz. Oyun 6 kişiye kadar oynanabiliyor, isterseniz tek başınıza oynayabileceğiniz bir modülü de var. İlkbaharda oynama sırasını ve o yıl için alacağınız ekstraları belirledikten sonra (her yıl için değişiyor), yaz aylarında yapılacak faaliyetlere işçi yerleştiriyoruz (Fide dikme, yeni bina inşa etme, ziyaretçilere bağı gezdirme, vs…), sonbaharda geleni gideni ağırlıyoruz, sonra da kış mevsiminde (yaz aylarında kullanmamış olduğumuz işçilerimizle) yapılacak işlere girişiyoruz (sipariş toplama, yeni işçi yetiştirme, üzümleri sıkma, şişeleme, vs.). Yılın sonunda da üzümlerimizi ve şaraplarımız yıllandırıp yeni bir yıla başlıyoruz.

Oyunu kazanmak için puan toplanıyor. Teslim ettiğiniz siparişler (sattığınız şaraplar) size bir seferde en fazla puanı getiriyor, buna karşılık oyunda ufak ufak puan toplayabildiğiniz bir sürü faaliyet var. Hiç şarap yapmadan bile oyunu kazanmak mümkün. Oyunda zafere giden birden fazla makul stratejinin olması büyük bir zenginlik, devam oyunlarınızın bambaşka gelişmesine izin veriyor bu durum; ki bence bir oyunu “iyi” yapan en önemli özelliklerin başında bu geliyor. Bir oyunda meşakkatli şarap yapma sürecinden geçip en iyi şarapları satarak, diğerinde bağınızı çok güzelleştirip ziyarete açarak gelen giden üzerinden puan kazanarak, bir diğerinde ise sadece bayındırlık ve üzüm satma üzerine odaklanarak puanları toplamanız ve oyunu kazanmanız mümkün.

Viticulture’da tema çok kuvvetli, ilk turu geçip neyin nerede olduğuna aşina olur olmaz çok hızlı bir şekilde kendinizi bağ yönetimini ortasında buluyorsunuz. Hatta ufaktan bir Tarantella bile çalınabilir kulağınıza oyun aktıkça, ya da kadehlere manalı manalı bakmaya başlayabilirsiniz. Oyun tablası, bileşenleri (her yaptığınız binaya has özel minyatürleri var, mesela yeldeğirmeni), pastel renkleri ve çizimleriyle buram buram İtalya kokuyor zaten. Yamaçtaki tarlaya da Sauvignon ekeyim, bu şarabın parasıyla kavı büyüteyim, misafirler memnun kaldı değil mi? filan derken o pastoral ortamda buluveriyorsunuz kendinizi. Bağı işletmek o kadar keyifli ki kazanmak, kaybetmek detay kalıyor bir yerden sonra.

Oyunun kuralları oldukça sade, ilk oturumda 1-2 tur dönünce herkes her konuya hakim olabiliyor. Viticulture’ın tablasının üzerindeki şekiller ve yazılar da çok yardımcı oluyor zaten, şöyle bir bakınca hangi işçinin neyi, nerede, nasıl yaptığını kestirebiliyorsunuz. Dil bariyeri yaratan tek nokta ziyaretçi kartları, onları okuyup anlamak gerekiyor ne işe yaradıklarını anlamak için, geri kalanı çok doğal akıyor ve neyin neye mal olduğu veya kazandırdığı yanında resimle gösteriliyor. İhtiyaç duyduğunuzda kural kitabı da çok iyi yazılmış, tüm sorularınıza çabuk ve kolay cevap bulabiliyorsunuz. Oyundaki Grande Worker mekaniği çok hoşuma gittiği için özellikle değinmeden geçemeyeceğim. Worker Placement (İşçi Yerleştirme) oyunlarının klasik düzeneğinde her yapılabilecek faaliyet için sınırlı sayıda işçinin konulabileceği yer vardır. Bu durum önce başlayanın veya sizden önce oynayanın sizin mutlaka yapmak istediğiniz bir faaliyete kendi adamını koyarak sizi o faaliyetten mahrum etmesine sebebiyet verebilir.

Viticulture’da standart işçilerimizin yanında bir tane de Grande Worker figürümüz var ve bunu işçi yerleştirme sınırı dolmuş bir yere de koyma hakkımız var (Dedenin veya ninenin gelip değnekle gençleri kışkışlaması olarak hayal ediyorum o anı). Bu mekanik oyuna ciddi bir rahatlama getiriyor (en çok yapmak istediğiniz faaliyetten mahrum edilmiş şekilde kızgın bir tur geçirmiyorsunuz mesela) ve bir nebze serbesti sağlıyor. Kıyasıya mücadeleyi sevenler bu mekanikten hoşlanmayabilir belki ama bence keyifle şarap üretme temasını çok desteklemiş. Oyuncuların mutlaka yapmak zorunda oldukları bir faaliyeti bir tur kaçırarak oyunda düşmelerinin (ve tatlarının kaçmasının) de önüne geçiliyor böylece, yani aslında rekabetin sürmesini de destekliyor.

Bu tanıtım yazısını “Viticulture Essential Edition” üzerinden yazdım. Viticulture’ın ilk baskısı yapıldığında yanına bir tane de “Tuscany” isimli genişleme paketi hazırlanmış. Daha sonra oyun tekrar baskıya hazırlanırken Tuscany’de çok beğenilen bazı mekanikler (mesela Grande Worker, aile seceresi, vs.) alınıp doğrudan esas oyuna eklenmiş, böylece ortaya Viticulture Essential Edition çıkmış. Bugün almaya kalksanız zaten karşınıza bu çıkacaktır muhtemelen, ama yine de dikkatli olmakta yarar var. Tuscany Essential Edition adıyla genişleme paketi de halen mevcut, ancak ben o versiyonunu oynamadım. Oyuna daha fazla detay ve faaliyet ekliyormuş, işi iyice derinleştirmek isteyenlerin hoşuna gidebilir. Ben bu etibol porsiyon haliyle seviyorum, fazlasına ihtiyaç duymuyorum doğrusu.

Sonuç

Viticulture’ı kutu oyunlarını hem çok sevenlere, hem de ilgi duyan ama oynamamış olanlara şiddetle tavsiye ederim. Biraz bilen birinin yönetimiyle hobiyi sevdirmek ve kutu oyunları dünyasına yeni oyuncular katmak için rahatlıkla kullanılabileceğini düşünüyorum. Kutu oyunu koleksiyonu yapıyorsanız da mutlaka worker placement (işçi yerleştirme) kategorisinde baş köşede bulunmalı bence. Hiç kutu oyunu geçmişi olmayan bir grupla (kayınvalidem ve kayınpederim) oynayıp çok beğendiklerine ve tekrar tekrar oynama isteklerine şahit olduktan sonra da oyunun aldığı nice övgülerin çok isabetli olduğunu söyleyebilirim. Dionysos’a selam olsun, şerefe!!

Yorumlar