Rol Yapma Oyunlarında Kurallar ve Kuralsızlık

Türkiye’nin en çok rol yapma oyunu sistemi incelemiş adamlarının başında gelen ve Kahramangiller’in Sistem Tanıtım Kitabı’nda farklı sistemleri tanıtan Sn. Berkay Ayanoğlu’nun bile kendi tasarlamaya başladığı sistemi hatırlarım. Miras 17 isimli bu sistemin fiziksel mekanikleri için, spor ve hareket bilimlerinde uzman bir kişi olduğum için birlikte çalışmıştık. Bizim sadece “strenght” olarak adlandırılacak oyuncu değerleri üzerinde bile sayfalar dolusu yazıştık ve ortaya belli bir mekanik çıkardık. Tabi bu oyunun yüzde beşi bile değildi. Nihayetinde, aylar süren çalışmadan sonra proje rafa kaldırıldı. Bu projeye birden çok ve farklı sistemlerin bilen kişilerin de emek verdiği gerçeği de var.

Kısacası konuya fazlasıyla hakim biri bile, aylarca çalıştığı projeden emin olamayarak rafa kaldırıyor. Ancak, çok daha az birikime sahip kişilerin 3 saatte tasarladıkları sistem/mekaniklerin ne kadar keyif vereceği tartışmaya açıktır.

Bu yüzden, var olan sistemlerden uygun olanları öğrenilip uygulanması her yönden çok daha pratik olacaktır.

Buna rağmen, çok ciddi vakit harcayarak belirli bir değere sahip bir sistem tasarlamış birileri olamaz mı? Elbette böyle bir ihtimal var, eğer ki bildiğiniz bu tür bir sistem varsa muhakkak bizlerle de paylaşmayı unutmayın.

Bakınız kelli felli (gerçek anlamda) adamlar bile oynamaya devam ediyor.

Bakınız kelli felli (gerçek anlamda) adamlar bile oynamaya devam ediyor.

Bizim OY Süper, Kendi Yazdığı Kurallar Var, Olanlardan Daha İyi!

Açık konuşalım, muhtemelen öyle değildir. Piyasada, var olan sistemlerin eski versiyonlarını da sayarsak yüzlerce rol yapma oyunu var. Belki sizin kendi tasarladığınız sistem süper kahramanlı oyunu, D&D’ye göre daha keyifli hale getirmiş olsa da Mutants & Masterminds ile süper kahramanlı oyun neden denemediniz diye sormak gerekir.

Ya da korku ağırlıklı bir oyun oynarken, kendiniz bir sistem uydurdunuz. Ancak piyasadaki oyunlardan Call of Cthulhu’nun müthiş korku mekaniklerine sahip olduğunu biliyor muydunuz?

Dediğimiz gibi piyasada çok fazla sistem var, var olanları kullanmak da doğal olarak oldukça iyi bir fikir. İşin doğrusu, bu sistemleri bilmeye, öğrenmeye çalışmayan bir OY’nin vasfı sorgulanmalıdır. Tıpkı üzerine kirlenecek diye topa atlamayan, ancak mahalle maçında kaleye geçmek isteyen çocukluk arkadaşınız gibidir. Eğer o işi yapacaksa, o işin gereksinimlerini karşılamak zorundadır.

Var olan harika sistemlerden birini öğrenmeye uğraşmayan bir OY, en hafif tabiri ile tembel ya da oyuna karşı ilgisizdir. Bunlardan ikisinden biri bile, iyi bir OY olmayacağının göstergesidir. Eğer ki iyi olduğunu düşünen gruplar var ise internetteki farklı platformlardan, farklı sistemleri çalışmış bir OY ile oyunlar deneyerek aradaki farkları görmelerini salık veriyoruz.

Ancak bazı arkadaşlarımız halen “Bizim OY hakikaten iyi!” diyor olabilirler. O noktada şunu sorgulamalarını bekleriz:

“Gerçekten süper olan sizin OY’niz mi yoksa ilk defa rol yapma oyunu oynadığınız için, sizi böyle güzel bir aktiviteyle tanıştırdığı için OY size öyle geliyor ya da ona karşı belli bir saygı besliyor olabilir misiniz? Başka OYlerini hiç denediniz mi?”

Bakın elimden ateş çıktı! Yihuuu!

Bakın elimden ateş çıktı! Yihuuu!

“Bizim Kendi Kurallarımız / Kuralsızlığımız İstediğimizi Oynamamıza İzin Veriyor!”

Bu iki yönlü bir konu. Birincisi “istediğimizi” derken, hem kılıçlı büyülü oyunlara, hem bilim kurguya, hem zombi felaketli oyuna, hem diyaloglu oyuna uygun şeyler yapabiliyoruz anlamına gelir.

Ancak yukarıda da dediğimiz gibi aklınıza gelecek ya da gelmeyecek çok fazla oyun çeşidi var. Örneğin “Scion”, oyunculara mitolojik tanrıların Dünya’da yaşayan yarı tanrı yarı ölümlü çocuklarını oynama şansı verir. Oyunun tüm mekanikleri, babanız ya da anneniz olan tanrısal varlığın size geçen yetenekleri üzerine kuruludur.

Bir diğer örnek “Mouseguard” olabilir. İnsan gibi konuşan, kendi şehirleri olan fareleri yönettiğiniz bir oyundur. Yabanlık arazilerde kediler, yılanlar, baykuşlar gibi sizden büyük ve her an sizi yemeye hazır olan yaratıklar bulunmaktadır.

Ya da “Little Fears” oyununu düşünelim. Her oyuncu küçük yaştaki çocuk bir karakteri canlandırır ve dolapların içinde, yatağın altında ve ya terk edilmiş evlerde saklanan canavarlardan kaçmaya uğraşırlar.

Görülebileceği gibi, farklı sistemler sıklıkla oyuncu ve OY’lerinin aklına bile gelmeyecek çeşitlilikte oyunları denemenizi sağlar. İletişim çağında olan bireyler olarak, diğer oyunlara ulaşmak, bilgi almak ya da iyi bilen başka oyuncularla tanışmak artık hiç zor değil. Farklı şeylere açık olmak gerekmektedir.

Yorumlar