Rol Yapma Oyunlarında Kurallar ve Kuralsızlık

Rol yapma oyunlarında yıllardır tartışılan bir konudur bu; Kurallar ve Kuralsızlık, sisteme göre oynamak mı? Yoksa kendi kuralını yaratarak ya da kuralsız oynamak mı? İkinci gruba dahil olanların en büyük argümanları şunlardır:

“Oyun kural kitaplarında “bu oyunda kural sizsiniz” yazıyor!”
“Biz böyle eğleniyoruz!”

Şüphesiz ikisi de doğru, ancak eksiktir. Oyun kural kitapları bu oyunda kural sizsiniz diye başlar, sonra da “Keyif almak için bunları uygulayın:” diyerek 200-300 sayfa dolusu kurallar ve mekaniklerden bahseder.

Ayrıca mutlaka kendi kurallarıyla ya da tamamen kuralsız oynayanlar da eğleniyorlardır ancak rol yapma oyunları ile çok geniş çapta ve uzun süreler meşgul olanların hepsinin gördüğü gibi, bu şekilde oynayanlar bir kaç yıl içinde rol yapma oyunları ile münasebetlerini keserler. Üniversite sınavı, vizeler, kız/erkek arkadaş, evlilik, çocuk, çalışma şartları vs. gibi sebepler yüzünden uzun yıllar boyunca rol yapma oyunlarına devam etmezler. Bu eleştirilecek bir durum mu? Tabi ki değil, bu bir hobi ancak hobilerin tamamı gibi emek istiyor. Bu noktada ben bir argüman sunuyorum:

10’lu yaşlarında sonlarında başlayıp, 30’lu hatta 40’lı yaşlarda rol yapma oyunlarına devam edenlerin tamamı (çok nadir istisnalar olabilir) kurallı, sistemli oyunlar oynamaktadır.

Ancak bu bahsettiğim argümanda felsefi, belki de nedenselliğe dayalı retorik bazı sorular var:

A – Kurallara bağlı oynadıkları için mi yıllardır oynuyorlar?
B – Yıllardır oynayacak kadar oyunu sevdikleri için mi kuralları öğrendiler?

Cevaba baktığımız zaman ikisi de olabilir diyebiliriz. Ancak üzerine düşününce cevabın fark etmediğini görürüz. Nihai olarak kurallara/sistemlere göre oynayanların daha uzun süreler oynadığı ve (eh bu da keyif almak için bir hobi olduğuna göre) daha çok keyif aldıkları sonucuna ulaşırız. Bu yazıda, kuralsız oynamayı savunanların argümanları üzerinde biraz gezineceğiz.

İstisnasız herkes oynar, insan "oynayan" hayvandır.

İstisnasız herkes oynar, insan “oynayan” hayvandır.

“Kurallar ve Sistemler Çok Vakit Alıyor!”

Kısa vadede doğru bir söylemdir. Başlangıçta herhangi bir sistemi öğrenmek vakit alabilir. Ancak bir kez öğrendikten sonra, kurallar, zarlar vs. otomatik hale geliyor ve oyun gittikçe daha hızlı oynanmaya başlanıyor.

Ayrıca kurallar, oyuncuların (bilerek ya da bilmeyerek) görmek istedikleri adalet duygusunun sağlanmasına yardımcı oluyor. Düşmanına arkadan saldırdığında bonus alıp almadığını merak eden bir oyuncu düşünelim. Kendisi bu bonusu almayıp düşmanlar bunu kazanınca, oyun yöneticisinin (bundan sonra OY diyelim) güvenilirliğini sorgulamaya başlayabiliyor.

Öyle ki bir süre sonra, kural tartışmalarının kendisi kuralları öğrenmekten daha fazla zaman almaya başlıyor. Ancak hali hazırda kuralları uygulayan bir grup ve OY varsa “Arkadaşlar, kitaptaki kural bu konuda çok net olarak şunu söyler.” dediğinde olay başlamadan kapanıyor.

Kuralsız ya da kendi kurallarına göre oynayanlarda ise bu tartışmalar uzuyor, güvenilirlik sorgulanıyor ve doğal olarak oyundan alınan keyif azalıyor, uzun yıllar oynama ihtimali de düşmeye başlıyor.

Özetle, kısa vadede geçerli olsa da uzun vadede daha çok zaman kaybına neden oluyor.

“Kendi Sistemini, Kurallarını Oluşturmak Daha Güzel!”

Şunu bilelim ve kabul edelim: Benim diyen herhangi bir kural ve sistemin oluşturulması en iyi ihtimalle aylar sürüyor. Ayrıca bu sistemleri yapanların, başka sistemleri de incelemiş, muhtemelen işi bunu yapmak olan adamlar olduğu gerçeğini unutmayalım. Sistemin açıklarını kapatmak için de doğal olarak çok ciddi süreler playtest yapılması gerekiyor. Bazı firmalar bunu kendi içlerinde yaparlarken, Wizards of the Coast (Dungeons & Dragons) gibi çok daha geniş kitleye ulaşanlar binlerce takipçilerini de playtest sürecine dahil ediyorlar. Yapılan geri dönüşlere göre, oyun ve sistem üzerinde gerekli değişiklikleri sağlıyorlar.

Bu dediklerim havada kaldıysa, bilgisayar oyunlarının playtest süreçlerini (alpha, beta versiyon gibi) bir düşünün. Blizzard gibi firmaların, yıllar süren playtestler yaptıklarını, bazen playteste bile geçmeden henüz tasarım aşamasında o oyundan vazgeçtiklerini (Titan projesi gibi) görürsünüz.

Hiç bir OY tek başına, tasarımı aylar yıllar sürmeyen adam akıllı bir sistem tasarlayamaz. Yapabildiği kadarına, uygun bir playtest yapabilmesi ise imkansıza yakın olur.

Yorumlar