Rol Yapma Oyunlarında Kurallar ve Kuralsızlık

Aynı konunun ikinci ayağı da “ben oyunda istediğimi yapmak istiyorum ancak sistem izin vermiyor” şeklindeki söylemdir. Yani oyuncu hem ateş top atıp hem de aynı anda karşısındaki düşmanın kafasını uçurmak istemektedir. Ancak sistem tek bir seferde bunlardan birini yapmasına (hatta otomatik olarak yapmasına değil, yapmayı denemesine) izin verir. Olması gereken de esasında budur.

Kola ve zar, vazgeçilmez ikili.

Kola ve zar, vazgeçilmez ikili.

Bir Terim Olarak Oyun Algısı

Bu noktada sanırız “oyun” terimine ve algısına bir göz atmakta fayda var. İnsanlık tarihi ile eş olan oyun, belirli kuralları içerdiği ölçüde oyundur aksi halde başka isim alır. Örneğin birbirini itip yere düşüren küçük çocuklar esasında “fiziksel bir egzersiz” yapmaktadırlar ancak gündelik dil yüzünden “oyun oynuyorlar” denilir. Ya da zarsız kuralsız rol yapan bir grup, yine gündelik dilin kullanımı yüzünden oyun oynuyoruz der, aslında rol yapma temalı bir sohbet ediyorlardır.

Bir etkileşimin “oyun” tanımına girmesi için, belirli yazılı ya da yazılı olmayan kuralları içermesi gerekir. Doğal olarak kurallar ölçüsünde, bir şeyi başaran oyuncular belli bir tatmin duygusu yaşarlar. Kuralsız, belli bir zorluğu olmayan şeyi başarmanın ne gibi bir tatmin duygusu olabilir ki?

Örneğin “saklambaç” oynandığını düşünün. Eğer ebe gözlerini yummazsa, diğer oyuncuların nereye saklandıklarını görür ve diğerlerinin saklanmasının bir anlamı kalmaz. Benzer şekilde ebe, belli bir sayıya kadar saymazsa diğer oyuncuların saklanacak vakti kalmaz.

Rol yapma oyunlarından bir örnek verelim. Diyelim ki bizler Yüzüklerin Efendisi hikayesini oynuyor olalım. Frodo, Aragorn, Gandalf ve diğerlerinin karşılarına ne kadar çok zorluk geldiğini düşünün. Eğer ki Ayrıkvadi’deki konseyde Gandalf “Ben yüzüğü takıyorum arkadaş!” diyerek taksaydı ve kötüye dönmeden Sauron’u yenseydi bundan nasıl bir hikaye çıkardı? Peki ya Frodo, süper bir şekilde saklanarak tek başına Mordor’a gidip  yüzüğü ateşe atabilseydi? Boromir, Gimli ve Legolas’ın gidip koca ork ordusunu yenmek istediklerini ve bunu başardıklarını düşünün. Bunlar, hikayenin bütün çekiciliğini bitirirlerdi. Kurallar dahilinde belirli zorluklarla karşılaşmak, rol yapma oyunları için elzemdir.

Kısacası “oyun” olması gereken tüm uğraşılar ve etkileşimler kendi kurallarını da yanında taşımakla yükümlüdür. Kurallar dahilinde aşmanız gereken bir engel sunmuyorsa o oyun değil, başka bir şeydir. Rol yapma oyunu oynuyoruz mantığı adı altında oyuncu ya da OY egolarını, hayal dünyasında tatmin etmek bambaşka bir anlama gelir ve açıkçası rol yapma oyunları ile pek de alakası yoktur. (Oyunculara eziyet etmeye çalışan OY, o dünyanın kralı olma hevesindeki oyuncular vs.)

Çocuklar, geleceğimizdir. Sahip çıkalım...

Çocuklar, geleceğimizdir. Sahip çıkalım…

“Kuralları, Sistemleri Öğreneceğiz de, İngilizcemiz Yok!”

Açıkçası bu hiç kabul edilebilir bir şey değil. Yıllar önce, henüz ingilizcemizin çok gelişmediği yıllarda bazı cümleleri tek tek sözlükten bakarak (ve evet, internet sözlüğü de yoktu bildiğiniz ciltli sözlük vardı) çevirdiğimizi hatırlarım.

Günümüzde herkes biraz biraz ingilizce biliyor, bilmeyenler de google translate gibi yerlerden istedikleri şeye bakabilir ya da anlayan birilerine danışabilirler. O yüzden bu söylemin üzerinde durmaya değer olduğunu düşünmüyorum.

Bu noktaya kadar saydıklarımızda, kuralsız bir şekilde oynayanların argümanlarına değinmiştik. Final olarak, kurallı/sistemli oyunların avantajlarından (ve varsa) dezavantajlarından bahsedelim.

Kurallı / Gerçek Oyunlar

Bu başlıkta, kurallı demenin yanı sıra gerçek oyun diye belirtmek istedim ki uydurulan ve belirli tutarlılığı olmayan sistemlerin “gerçek oyun” kategorisinde olmadığını vurgulamış olalım. Buyrunuz, bunlar da kurallı oyunların argümanlarıdır, katılmayan olursa belirtmelerini rica ediyoruz;

  • Kurallı oyunlar, başta convention benzeri topluluklar olmak üzere farklı sosyal etkinliklerde ortak bir dil sağlar. Daha fazla kişiye ulaşmayı, farklı kişilerle tanışmayı, bunlara bağlı olarak farklı oyunlar deneyimlemeyi ve oyun dışı zamanlarda da tüm hobiler gibi üzerine sohbet edecek bir malzeme sunar.
  • Buna paralel olarak hem daha farklı deneyimler hem de daha fazla çevre sağladığı için, daha uzun süreler (yıllar) oyunla haşır neşir kalınır. Yukarıda  belirttiğimiz gibi lise ve üniversite sonrası da rol yapma oyunları ile vakit geçirilmesini sağlar.
  • Daha az tartışma sunar, adalet duygusu ve bununla birlikte gelen keyif artar. Daha kaliteli zaman geçirmemizi sağlar.
  • Eğer zayıf ya da hiç yok ise ingilizcenizin gelişimine katkıda bulunur. Kendi adıma örnekleyeyim, bu gün oturup cilt cilt çizgi roman çevirisi yapabiliyorsam bunun en büyük sebebi yıllardır okuduğum rol yapma oyunu kitaplarıdır. Buna paralel olarak okuma alışkanlığını da güçlendirir.
  • Akla gelmeyecek çok farklı malzemelere, evrenlere, hikayelere ulaşım sağlar.

Son söz olarak şunu diyoruz:

Rol yapma oyunları, çok ucuza harika vakit geçirmenizi sağlayacak, bulabileceğiniz en keyifli hobilerin başında geliyor. Ancak tüm hobiler ve hayatın geri kalanı gibi hem biraz emek istiyor hem de daha fazlasını herkes hak ediyor. Her nasıl ki yerel bir grup yerine Metallica dinlemek ya da halısaha maçı izlemek yerine Real Madrid-Barcelona maçına gitmek daha keyifli ise, gerçek/kurallı oyunlar oynamak da aynı oranda daha keyiflidir. Eğer çevrenizde bu tür oyunlar oynayanları bulamıyorsanız, bir an önce aramaya başlayın zira çok şey kaçırıyorsunuz.

Yorumlar