Gazap Üzümleri 1940 – Kırsaldan Gelen Sistem Eleştirisi

Film Hakkında

1940 yılı yapımı Gazap Üzümleri, orijinal adıyla “Grapes Of Wrath”, ünlü yazar John Steinbeck’in kendisine Pulitzer Ödülünü kazandıran aynı adlı romanından uyarlanmıştır. Film, romana sadık kalmakla beraber uyarlandığı eserden daha üstün olan nadir yapımlardan biridir. Bu durum Steinbeck’in bizzat kendisi tarafından da onaylanmıştır. 1941 yılında yedi dalda Oscar’a aday gösterilen film, “En İyi Yönetmen” (John Ford) ve “En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu” (Ma Joad rolüyle Jane Derwell) olmak üzere iki dalda Oscar kazanmıştır. Eser A.B.D.’de ilk defa 1989 yılında oluşturulan “Ulusal Film Arşivi” ne eklenen ilk yirmi beş eser arasındadır.

Filmin Konusu

Göç

Filmde bir zamanlar bereketli toprakları bulunan Oklahomalı bir ailenin umutsuz olduğunu bile bile bir “belki”nin peşine takılarak kendi topraklarını mecburen bırakıp Kaliforniya’ya eski bir araç ile göç edişini anlatır. Kasıtsız adam öldürme suçundan çektiği hapis cezasını tamamlayan Henry Fonda’nın canlandırdığı genç Tom Joad otostop çekerek Oklahoma’daki ailesinin çiftliğine gider. Yolda geçen diyaloglardan Tom’un agresif, haksızlığa gelemeyen ancak cahil diyebileceğimiz bir kırsal delikanlısı olduğunu anlarız. Evine varmadan önce kendisini vaftiz eden eski vaiz Jim Casy ile karşılaşır. Jim, artık inancını kaybettiği için aklını kaybetmenin sınırlarında dolaşan bir avaredir. Jim’i de yanına alan Tom yoldayken de gördüğü gibi büyük kuraklıktan sonra bölgedeki hemen hemen tüm ailelerin evlerine ve çiftliklerine bankaların el koyduğunu öğrenir. “Her şey rüzgar ile başladı…” cümlesi ile başlayan olayları yönetmen burada hikaye içerisinde hikaye tekniği ile izleyiciye anlatır.

Tom, nihayet bulduğunda ailesi de diğer birçok diğer hane gibi umutsuzca Kaliforniya’ya göç etme hazırlıkları yapmaktadır. Fark eder ki artık istediğini yapabilecek sorumsuz bir çocuk değildir. Zira tüm bu yaşananlar ile birlikte Pa Joad yani Tom’un babası ailedeki liderlik vasfını yitirmiş ve aileyi Ma Joad ayakta tutmaktadır. Hamile kardeşi ve onun güvenilmez eşi, annesi, babası kardeşleri dedesi ve eski vaiz Jim ile birlikte on iki kişinin sorumluluğu artık bir yerde kendisinin üzerindedir. Birikimlerinden arta kalanlar ile külüstür bir araç ile birlikte Kaliforniya’ya doğru yola çıkarlar.

İlk Durak

Uzunca bir yol kat edip kıtlık çektikten sonra yolda önce toplama kampını andıran meyve bahçelerinde çalışılan bir işçi kampı ile karşılaşırlar. Burada şartlar ağırdır ve gittikçe de daha ağır olmaktadır. Merakına  engel olamayan Tom burada önce bir grev grubunun başında bulunan ve yolda geride bırakmak zorunda kaldıkları Jim ile karşılaşır. İstemeden de olsa olaylara karışarak baskıcı rejimden bir görevliyi öldürdükten sonra ailecek bulundukları kamptan kaçarlar.

İkinci Durak

Bir sonraki vardıkları kamp diğerlerinin aksine nispeten de olsa refah içerisindedir ve insanlara kıymet verilmektedir. Devlet himayesinde olan bu kampa acil durumlar dışında sömürücü üreticiler ile kirli bir dayanışma içerisinde bulunan kolluk kuvvetleri müdahale edememektedir. Tom burada gördüğü düzgün muamele neticesinde kampı sahiplenir ve onu korumak için çaba sarf etmeye başlar. Bunu çok güzel özetleyen sahnelerden biri Tom’un “kampı temiz tutmak için çeşmeyi kapalı tutun” yazısını görerek dışarıda akan çeşmeyi özellikle kapatmasıdır. Dışarıdaki güçlerin birkaç baskın denemesinden sonra Tom’un da içinde bulunduğu kamptaki huzuru bozamayacaklarını anlayan kolluk kuvvetleri ve üreticiler mecburen geri çekilmek zorunda kalırlar.

Tüm bunlar olup giderken bir önceki kampta arkadaşını korumak isterken polis memurunu öldüren Tom burada da arandığını öğrenir ve hem kampa hem de ailesine zarar vermemek için o muhteşem tiradını söyleyerek (I’ll be there) kamptan ayrılır.

Hikayeden Notlar

Topraklarımızda da çokça rastlanan göç temalı filmlerin Birleşik Devletler beyaz perdesindeki az ama belki de en önemli örneklerinden biridir Gazap Üzümleri. Filmin konusunu dayandırdığı Büyük Buhran da Büyük Oklahoma Kuraklığı da Birleşik Devletlerde gerçekten yaşanmış ve filmdekine benzer olayların gerçekleşmesine sebebiyet vermiş derin hadiselerdir. İzleyicinin film ile kendini özdeşleştirebilmesi Birleşik Devletlerde bu yolla olmuştur. Başka ülkelerdeki gösterimlerde ise film başlamadan önce kısa bir paragraf ile bu iki derin iz bırakan olay anlatılır ki izleyici buhran ya da kuraklık dönemlerini görmemiş olsa da konuyu içinde hissedebilsin.

Film Birleşik Devletler’de komünizme özendiriyor bahanesi ile 1980’lerin sonuna kadar çeşitli şekillerde ambargoya uğramıştır. Gerçekten de o dönemlerde yaşanan büyük buhranın hem sebebi hem de buhranda insanları daha çok ezen büyük üretici ve karteller filmde ağır bir şekilde eleştirilmektedir. Üstelik yer yer kolluk kuvvetlerinin de bu sömürünün bir parçası olması durumu hiç şüphesiz günümüz dünyasında karşılaşılabilen durumlardır. İşin ilginç yanı film Sovyetlerde de yasaklanmıştır. Sebebi ise en fakir Amerikan ailesinin bile bir arabaya sahip olabileceği mesajıdır. Şu an için pek bir anlam ifade etmeyen bu sebep, zengin olsanız dahi özel mülkiyetin devletin baskısı altında kıvrandığı Sovyetler için hiç şüphesiz tehlikeli bir mesajdır. Buradan da anlıyoruz ki asıl eleştirilmesi gereken kapitalist baskıcı rejim ya da komünist baskıcı rejimlerin siyasi görüşü değil, bizzat baskıcı olma özellikleridir.

Yapım Notları-1

Diğer birçok bilinen yapımın aksine filmin bu denli başarılı olması yalnızca iyi bir yönetmene değil, tam olarak “doğru reçete” ye bağlanılabilir. Yapımın yönetmeni John Ford En İyi Yönetmen Dalında Oscar’ı bu film ile birlikte dört defa kazanmıştır. Bunu başarabilen başka bir yönetmen şu an dahi olmamasına rağmen Gazap Üzümlerinin yönetmenin en iyi işi olduğu birçok otorite tarafından kabul edilmiştir. Bunun yanında Steinbeck’in eseri olan Gazap Üzümleri kendi başına bile ödüller kazanan bir modern zaman klasiğidir. “12 Kızgın Adam” dan da tanıdığımız Henry Fonda bu filmde tam da beklendiği üzere başrolün hakkını sonuna kadar verir.

Yapım Notları-2

Filmin gizli silahı tamamen bambaşka bir şeydir. “En iyi Yardımcı Kadın Oyuncu” ödülünü alarak otoritelerin de gözünden kaçmayan Jane Derwell, hikâye boyunca itidalli duruşunu elinden bırakmayan, vicdanın ve aklın sesini temsil ede Ma Joad rolü ile tüm karakterlerin kucaklayıcı annesini başarıyla canlandırır. Özellikle Ma Joad’ın filmin son sahnesindeki “We’re the people” (Biz halkız) tiradı hem filmin hem de verilmek istenen mesajın özüdür. Bunun yanında yine Henry Fonda’nın canlandırdığı Tom Joad karakterinin “I’ll be there” (Ben orada olacağım) başlıklı tiradı, karakterin kırsalda yaşayan eski hükümlü ve cahil bir adamdan, toplumun refahı için kavga eden mücadeleci bir birey olmasına giden gelişim sürecinin nihai halini gösterir.

Henry Fonda ve Jane Darwell

Birleşik Devletlerde ve dünyanın birçok ülkesinde okullarda okunması zorunlu kitaplar arasında olan Gazap Üzümleri. Tarım şirketlerinin ve bankaların baskıları ile birçok Amerikan güney eyaletinde düne kadar yasaklı eserler içerisinde yer almış ve yönetmen John Ford ile John Steinbeck’in sendika yanlısı duruşları hakkında soruşturmalar açılmasına sebebiyet vermiştir. Yalnızca buradan bile eserin vermek istediği mesajı tam olarak doğru kişilerin aldığını anlayabiliriz.

Son Söz

Romanında ağır bir dil kullanan Steinbeck kendisine yöneltilen eleştirileri hiç düşünmeksizin “Ben hanımefendiler için yazmıyorum” diye yanıtlar. Gerçekten de yalnızca bu kitabında değinmez yazar tarım işçilerinin dramına. 1936 yılında yayınladığı “Bitmeyen Kavga” da yine adıyla münhasır bir kitaptır. Yine çok bilinen “Fareler ve İnsanlar” yazarın sert bir şekilde gösterdiği tarım işçilerinin hayat mücadelesini konu alır. Steinbeck için ise yazdıkları sert değildir, asıl sert ve katlanılması imkansız olan bu insanların yaşadıklarıdır. O sadece elit edebiyat çevrelerinin kendisini steril bir ortamda tutmak için koyduğu duvarları yıkarak olanca gerçekliği ile yazar. Bazı yazılarının gazetelerde daha sonraki dönemlerde yayınlanmasına sebep olarak Steinbeck’in bir mektubunda şu söyledikleri durumun özeti niteliğindedir;

“Ancak bu sıralar işçi sorunları öyle yoğun ki, News bu diziyi yayımlamaya korktu. Burada işçilerle ilgili olup da onları pis köpekler olarak nitelendirmeyen hiçbir yazıyı büyük yayın organları kesinlikle yayımlamıyor.”

Temelde bir dram filmi olan Gazap Üzümleri, aynı zamanda hem bir yol hikayesi, hem toplum gözünden yakın tarih güncesi, hem sistem eleştirisi hem de sosyolojik bir incelemedir. Tüm bunların yanında tadı damağınızda kalan müthiş bir edebi eser olması ise hiç şüphesiz onun en ilgi çeken yanıdır.

Seçme replikler-1

Yolculuk esnasında Tom’un dedesi ölür. Cenaze işlemleri için paraları olmadığından yolda bir ağaçlığa büyük dedeyi gömerler. Cenaze sonunda eski vaiz Casy şunları söyler:

“Buradaki yaşlı adam, bir hayat yaşadı ve sonra öldü. İyi bir insan mıydı, kötü müydü bilmiyorum. Bunun bir önemi yok. Birinden bir şiir duymuştum. Şöyle diyordu, ”Yaşayan her şey kutsaldır.” Ölmüş, yaşlı bir adam için dua etmek istemem, çünkü onun bir derdi yok. Dua edeceksem, yaşayan ve nereye gideceğini bilemeyenler için ederim. Büyükbabanın böyle bir sorunu yok. O artık işini bitirdi, öyleyse üzerini örtün ve onu uğurlayalım.”

Duyguları ne kadar da benziyor değil mi usta Sadri Alışık’ın “Serseri” filminden “Öyleyse gidenin de kalanın da gönlü hoş olsun” repliğine.

Seçme Replikler-2

Bir Adam: “Size anlatmaya çalıştıklarımı anlamam bir senemi aldı. Anlamam için iki çocuğumun ve karımın ölmesi gerekti. Kimse anlatamazdı bunları bana. Size, çocuklarımın çadırın içinde, göbekleri şişmiş, bir deri bir kemik kalmış hallerini anlatamam. Yavru köpekler gibi sızlayıp, inliyorlardı. Ben etrafta koşturup iş arıyordum. Para için değil, maaş için değil. Bir fincan un ve bir kaşık yağ için… Sonra doktor geldi. ”Çocuklar kalp yetmezliğinden öldüler” diye yazdı kağıda. Kalp yetmezliği mi? Küçük göbekleri bir domuzun mesanesi gibi şişmişti.”

Çocukların göbeğinin şişmesi beslenme yetersizliğinden kaynaklanan vücudun protein sindirimi sonucunda oluşur. Hastalığın adı Kwashiorkor dur ve sonu genellikle ölümüdür. Afrikalı bir çok çocuğun durumunun açıklaması da bu hastalıktır.

Seçme Replikler-3

Tom Joad: “Öyleyse fark etmez. Karanlıkta her yerde olacağım. Baktığın her köşede. Aç insanlar doysun diye kavga verildiğinde orada olacağım. Ne zaman polis birini dövse, orada olacağım. Sinirlenip bağıran adamlar olunca karşına çıkacağım. Aç çocuklar yemeğin hazır olduğunu duyup güldüklerinde, orada olacağım. Ve insanlar kendi yetiştirdiklerini yiyip, kendi inşa ettikleri evlerde yaşayınca, orada olacağım.”

Ma Joad: “Zenginler gelirler ve ölürler, sonra çocukları da iyi olmaz, onlar da ölür. Ama biz gelmeye devam ederiz. Bizler yaşayan insanlarız. Bizi ezemezler. Silemezler. Biz sonsuza dek var olacağız. Çünkü biz halkız…”

Bu yazı, "Ünlü Yönetmenlerden Sinema Klasikleri" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Yorumlar