Star Wars – “Güç Uyanıyor” mu? Yoksa Uyuyor mu?

Bilge Yoda ve Obi-Wan, ayrıca Mace Windu, 3. filmde şöyle bir sahnede rol almaktalar. Bir LAAT Transport gemisinin içinde Coruscant’ta geziyorlar, önce Palpatine’e, sonra da Anakin’e güvenmediklerini söylüyorlar. Peki siz olsanız ne yapardınız? Güvenmediğiniz bu iki kişiyi yan yana getirir miydiniz? Bilge ve zeki Jedi Ustalarımızın yaptığı, iki güvenmedikleri kişiliği yanyana getirmek. Yeni üçlemede, Güç sadece ışın kılıcı sallarken arada bir de birilerini itelim, çekelim, yıldırım atalım haline geldi. Güç’ün beraberinde getirdiği duygu ağırlığı, olgunluk belirtileri kayboldu.

Bazı Extended Universe mecmuaları, bunları düzeltmeye çalıştı. En güzel örnek Knights of The Old Republic II: The Sith Lords. Jedi Ustası Atris’in nedimelerinden Brianna (ki Jedi çırağımız da olabiliyor) oyuncuya sorduğu zaman Güç’ün nasıl hissettirdiğini birbirinden güzel tanımlarını yapabiliyorduk:

“Uyanmayı hayal et ve galaksinin kalp atışını ilk defa duyduğunu düşün.”

“Seni taşıyan bir nehir gibidir, akıntı dokunduğu her yere seni de taşır.”

“Güneşin sıcaklığını parıltı olmadan hissetmektir, ışığı ve ısısı vardır ama bakarken gözlerini almaz.”

“Güç bir çok şeydir ama onun ne olduğunu hissedersin. Şüpheye düşmeden.”

“Varlığını değil lakin yokluğunu hissedersin.”

Ve ardından ustamız Kreia da kendi yorumunu dile getirir:

“Bir bulut gibidir, canlılar arasında gidip gelen bir sistir, hareketi içindeki akım ve girdaplardan gelir. Fırtınanın gözüdür, tüm canlıların tutkuları onda birleşip enerjiye dönüşür, bir koro gibi. Hayatın sonunda olan yükselen kabartıdır, yeni bölgelerin ve kanın sözüdür, karanlıktaki gizemin çağrısıdır.”

Star Wars'u geçtim, oyun tarihinin en bilge karakterlerinden, Kreia.

Star Wars’u geçtim, oyun tarihinin en bilge karakterlerinden, Kreia.

Kişiden kişiye değişen bu tanımların hepsinin ortak noktası, evrensel olmasıdır. Güç herkes tarafından hissedilir, yalnızca çoğunluk bunun farkında değildir. Galakside yaşayan herkes birbirine bağlıdır ve Güç herkesi sarar. Tahmin edilemez, kestirilmesi imkansızdır.

Güç ile bağlantılı bir kişinin Güç’e yaklaşımına göre hangi tarafta olduğunu söyleriz. Eğer Güç ile beraber yaşıyorsa o kişi Aydınlık Taraf’tadır çünkü onu kullanmaz, ona uyum sağlar. Elbette iki Force Push, Pull yapar ama bunları bir şeye hükmetmek için kullanmaz, sadece Güç’e dair farkındalığının göstergesidir. Bu yüzden Jedi’larda yıldırımmış, Sith Sorcery’miş, bu tarz teknikler görmeyiz. Jedi, Güç’ü değiştirmez, olduğundan farklı şekillere dönüştürmez, gücün akış yönü üzerinde değişiklik yapar. Sith, bunun aksine, Güç’ü kendi isteklerine göre büker ve değiştirir. Öfkesini ve nefretini Güç ile aktardığı zaman ellerinden yıldırımlar çıkar. Yani bir Sith’in yarattığı yıldırımlar aslında yıldırım değil, karanlık tarafa ait duyguların evrende kendilerini gösterdikleri şekillerdir.

Kahramangiller’deki diğer yazılarda da dile getirdiğimiz üzere, The Force Awakens, Extended Universe’ü gerçekten incelemiş ve üzerine çalışmış insanlar tarafından yapılmış. Belki de sonraki filmlerde Güç’e ait tanımı yapar ve o mistik havasını geri getirirler ama bence filmle ilgili en büyük sorun, Güç’ün felsefi açısını kaybetmesidir.

Filmi baştan sona, Güç ile ilgili sahneleri inceleyerek hatırlarsak, ilk önce bahsetmek istediğim filmin kendi felsefi yaklaşımını gösteren, Kylo Ren’in melodramatik, sinematografi ve en önemlisi belirsizlikten yoksun, Darth Vader maskesiyle konuşma sahnesi. Ren, Aydınlığın kendisini çektiğinden bahsedip, kendi başına konuşuyor. Filmin, seyirciyi küçümsediğini düşünüyorum. Oradaki diyalogu yeniden yazmak lazım, çünkü “büyükbaba” diye diye ağlayan bir ergen var. Seyircinin bu adama olan saygısını yok etmek istiyorsanız tabii, o zaman çok başarılı olmuş çünkü ben filmin son 15 dakikasına kadar Kylo Ren’e olan saygımı geri kazanamadım. Burada, film yapımcıların Güç’e yaklaşımının da izini görüyoruz. Artık gizem, belirsizlik yok. Şak! “Sen benim Büyükbabamsın.” Şak! “Acaba Aydınlık taraf beni çekiyor mu?” Hiç şüphe yok, direk söylüyor film sizin suratınıza. Filmden aklımızda kalan tek belirsizlik acaba “Rey kim?” Ama aslında o da belli. (Spekülasyon kısmını sizlere bırakıyorum.)

Filmin kendisi belirsizlikten yoksunken, Güç’ü mistik bir şekilde beyaz perdeye aktaramayacaklarını kabul etmek lazım. Muhtemelen yapımcıların kararı veya görmezden geldiği bir nokta. Yönetmenimiz J.J. Abrams da zaten bir aksiyon filmi yönetmeni. George Lucas, Irvin Kershner ve Richard Marquand gibi klasik Hollywood zamanında çalışmış, bu akımdan etkilenmiş bir hikaye anlatıcısı değil bu yüzden kendisinin çektiği Star Wars filmi de hikayeye öyle güçlü bir giriş yapabilmiş değil bence.

"Benim büyükbabam seninkini döver... Bi saniye."

“Benim büyükbabam seninkini döver… Bi saniye.”

Luke Skywalker için Lucas, “en kuvvetli Güç kullanıcısı” demiştir. Luke bile eğitim almadan, zihin gücüyle ışın kılıcını çekip, lazer ışınlarını kılıcıyla savuşturamamıştır. Rey ise daha haberi olmayan “Jedi Mind Trick” gücüyle, Stormtrooper kandırmış, ışın kılıcıyla eğitimli Kylo Ren’i yenmiştir. Ha, bence Ren duygusal olarak yorgun olduğundan yenildi ve şaşırmadım çünkü kendisi de çok tecrübeli değil.

Yorumlar