Adventure Time – Yetişkinler İçin Çizgi Dizi!

Kahramanlar!

Birçok filmde, kitapta, çizgi romanda onlardan birine rastlamak mümkün. Zayıfları korur ve kötülüğe karşı mücadele içindedirler. Bunlardan biri de, Adventure Time’ın başrolünde olan Finn. Cartoon Network ekranlarında yayınlanan ve deli işi gibi duran bu serinin beyaz şapkalı kahramanı.

Regular Show gibi hatta ondan daha geyik ve troll bir yapım Adventure Time. Hikayeden tutun da, karakterlerine kadar her şeyiyle bambaşka bir yapım. Daha en başta film kopuyor adeta. Kıyamet sonrası bir dünya. Her şeyin canlı olduğu (dağların, bulutların, hatta şekerlerin bile) ve bu dünyada (Dünyanın adı Ooo) yaşayan tek insan olan Finn henüz bir bebekken ormana bırakılmıştır. Bir sebepten ötürü yardıma muhtaçtır (Sebebini söylemesek daha iyi.) ve kimse ona yardım etmez. Bunun üzerine herkese yarım edeceğine dair kendi kendine yemin eder. Bu haldeyken Jake’in ailesi tarafından bulunur ve büyütülür. Jake ise sarı bir köpektir ve vücudunu istediği oranda esnetebilme yeteneğine sahiptir.

Beraber büyüyen ikili yardıma muhtaç olanları asla yarı yolda bırakmazlar. Kendilerine ait olmayan bir ağaç evde yaşarlar. Sebep her ne olursa olsun bir şekilde çözüm bulmaya çalışırlar ve durum daha karmaşık bir hal alır. Bazen dev kulaklara karşı savaşırken bazen de bulut prensesini içinde bulunduğu tehlikeden kurtarırlar. Evet prensesler. Birçok şeyin prensesi var seride. Şeker Prensesi, Yumrular Prensesi, Ateş Prensesi gibi. Finn’in gözdesi Şeker Prensesidir ama onu sevdiğini söylemekten çekinir. Jake’in sevgilisi ise tek boynuzlu bir gökkuşağı atıdır.

Sebepsiz yerine verilen partilerden biri daha.

Sebepsiz yerine verilen partilerden biri daha.

Finn her zaman mavi bir kıyafet, beyaz bir şapka ve yeşil sırt çantasıyla ekrandadır. Sırt çantasındaki kılıcını kötülere karşı olan amansız mücadelesinde sık sık kullanır. Seride kahramanlarımızın klasik bir de baş düşmanları var. O da Buz Kralı’ndan başkası değil.  Yaşlı ve aksi ihtiyar görünümündeki kral penguenleriyle beraber buzdan sarayında yaşar ve en büyük hobisi prensesleri kaçırarak Finn ve Jake’i peşine takmaktır.

Seride ayrıca Finn ve Jake ile çok iyi arkadaş olan Marceline adında bir vampir hanım kızcağızımız da var. Duygusal yapılı olan Marceline kan içmez. Bunun yerine kırmızının tonlarıyla beslenmeyi tercih eder. Vampir doğası gereği güneşle arası pek yoktur. Müzikle arası çok iyidir.

İçerisinde her türlü garip varlığı ve olayı barındırma potansiyeline sahip olan seride bol bol kara mizah örneğine rastlamak mümkün. Bu yüzdendir ki hedef kitlesi kesinlikle çocuklar değil. Mesela bir bölümünde; Finn, Jake ve Ateş Prensesi çimende otururken Jake içerisini “sihirli gazla” yani yellenerek doldurduğu poşeti havaya bırakır ve Prenses havalanan poşeti havada patlatır. Ardından üzülür ve üzüntüsünün sebebi ise gazın havayı kirletmesi olduğunu söyler. Havanın güzel kokması için kokulu mumlara ihtiyaç vardır ama prenses yanına almamıştır. Seride aşağı yukarı sürekli bu tarz uç noktalarda hikayeler yer alıyor.

Hikâyesi ve karakterleriyle keyifle izlediğim yapımı tavsiye ediyor ve kapanış parçası olan ve Ashley Eriksson adlı ablamızın seslendirdiği Island Song’u dinlemeye davet ediyorum.

Yorumlar