Değişmeyen Savaşlar XII: Kısık Ateşte Super Meat Boy Oynamak

Edmund McMillen’i bilir misiniz? Oyun yapımcılığıyla ilgileniyorsanız ve doğrudan mideyi hedefleyen bir mizah anlayışından hoşlanıyorsanız McMillen bir noktada hayatınıza dokunmuş olmalı. Her şeyi geçtim, bugün Binding of Isaac serisi ile saatlerimizi geçirebiliyorsak bu durum McMillen’ın eseri/suçu. Yetenekli tasarımcı yirmili yaşlarının başında Flash üzerinden küçük oyunlar yaparak kalbine oyun yapımcılığı sevdasının ilk kıvılcımını atmıştı. Aradan yıllar ve sayısız oyun geçti, bugün bu sevda çeşitli konsollar için büyük ölçekli platform ve bulmaca projeleriyle beslendikçe beslendi, kıvılcım dev bir alev topuna dönüştü. Peki bu yükseliş nasıl gerçekleşti? Özgün olmaya çabalayan her sanatçının hayatında olduğu gibi kan, ter, gözyaşıyla tabii. Ve bolca et ile… McMillen’ın kariyerinde etin büyük bir önemi var. O et ki, sadece bir oyun yapımcısının kariyerine şekil vermedi, bir oyun sektörünün sonraki yıllarını belirledi, nicelerine ilham kaynağı oldu, hala da oluyor.

Yediğimiz Et Hangi Şartlarda Üretilmiş?

Hikayenin başlangıcı kadim zamanlara, on yıl öncenin internetli günlerine gidiyor.  2008’de McMillen tarafından tasarlanıp Jonathan McEntee tarafından programlanan ilk Meat Boy oyunu, bir dönemin özgün internet sanatçılarının karargahı Newgrounds’ta görücüye çıkıyor. Büyük ilgi gören Meat Boy, ikiliye büyük cesaret kaynağı oluyor ve McMillen oyunu daha büyük bir projeye genişletmeye karar veriyor. Bu sırada yol arkadaşı değişiyor ve yeni proje “Super Meat Boy” için Tommy Refene ile çalışmaya başlanıyor. Yeni ikili kendine Team Meat adını veriyor. Refene 11 yaşından beri programlamayla içli dışlı genç bir yetenek, McMillen da öncesinde irili ufaklı bolca projeye imza atmış bir tasarımcı; işlerin bu sebeple hızlı akması doğal bir beklenti. Ancak Team Meat oyunun yapımı sırasında bolca aksilikle uğraşmak zorunda kalıyor. İşlerin maliyeti bir noktada o kadar artıyor ki McMillen sağlık sigortasını ödeyemez hale geliyor.

Oyun piyasaya sürüldüğünde ise bir indie yapım için büyük ilgi topluyor. Bir yıl içinde milyonluk satışa ulaşan Super Meat Boy hem Team Meat’in hem de o dönem hala ergenlik yıllarında olan Steam’in yüzünü güldürüyor. Daha da önemlisi, Super Meat Boy sayesinde indie oyunların da artık pazarda var olabileceği gösterilmiş oluyor. Böylelikle ilerleyen yıllar,  Super Meat Boy ve benzeri birkaç oyunun verdiği ilham ile yola çıkan yüzlerce indie projenin yıllarına dönüşüyor. Başarının maddi boyutu ve verdiği ilham o kadar büyük oluyor ki Super Meat Boy projesi, dönemin iki diğer önemli eseri Fez ve Braid ile birlikte Indie Game: The Movie (2012) belgeseline konu oluyor.

Platformda Git Gud Zamanları

Super Meat Boy kendinden önceki on beş yıllık video oyun tarihine bir saygı duruşu olduğunu bas bas bağıran bir platform. Sevgilimiz Bandage Girl’ü Dr. Fetus’ün elinden kurtarmaya çalıştığımız oyunda mikro haritalardaki tuzaklardan kaçarak sevdiğimiz kıza ulaşmaya çalışıyor, yeri geldiğinde de bonus görevi gören bandajları topluyoruz. Bölümleri hızlı bitirmenin ise özel bir önemi var; eğer bir bölümü talep edilen sürenin altında bitirebilirseniz o bölümün “karanlık” versiyonuna erişim fırsatı kazanıyoruz. Super Meat Boy istenilirse yavaş da oynanabilen bir oyun, ancak içeriğin neredeyse yarısının bu karanlık bölümler olduğunu düşünürsek hız ve reflekse yüklenmek bir noktadan sonra zorunluluk halini almakta.

Oyunu 8 senenin ardından oynadığımda birkaç şeyin gözüme çarptığını da belirtmem gerek. İlk söylenmesi gereken şey, SUPER MEAT BOY’un aslında hafızamıza kazındığı kadar zor olmadığı. Yanlış anlaşılmasın, oyun kesinlikle kolay değil; ancak aradan geçen sürede “zor oyun” fikri sessiz bir evrim geçirdi ve artık Super Meat Boy özellikle bu sıfatla anılacak bir oyun olmaktan çıktı. Zira oyuncuya sunulan o kadar geniş bir bölüm arşivi var ki bir noktada sıkışmışlık hissine hemen düşmemeniz çok olası. Sinirden klavyeyi parçalayacak kıvama gelip sonrasında olgun bir şekilde başka bir bölüme odaklanabilir ve bir asgari başarı hissini edinip rahatlayabilirsiniz.

İkinci önemli şey ise Super Meat Boy’un nasıl ustalıkla zamana meydan okuduğu. İyi sanat yönetiminin iyi grafiklerin önüne geçtiği, iyi oyun mekaniğinin sonradan satılan eklentilerden daha güçlü bir şekilde oyuncuyu kendine bağladığının bir kez daha kanıtı ile karşı karşıyayız. İşe bir de Danny Baranowsky’nin temposu yüksek müzikleri dahil olunca Super Meat Boy geçmişteki karizması hiç zedelenmeden günümüzde de dimdik ayakta durabiliyor. Oyunun 2015’te yenilenen sürümünde farklı bir özgün soundtrack seçkisi mevcut. Açıkçası bu yeni soundtracke çok ısınamadım ama eskisine erişimin de menüde mevcut olduğunu söylemek gerek.

Bir Zamanlar Fakir Ama Gururlu Bir Et Oğlan Vardı…

Super Meat Boy gerek içeriği gerek türü gerekse bağımsız proje olması sebebiyle ilk yayınlanma zamanında büyük konsollardan kısıtlı bir ilgi toplamış. Sony oyunun ilk çıktığı zamanlarda Super Meat Boy’u manalı bir yatırım olarak görmüyor ve oyunun PlayStation dünyasına girişi ancak beş sene sonra gerçekleşebiliyor. Oyun tüm vahşi mizahına tepkiyi ise hiç beklenmedik bir yerden, PETA’dan alıyor. Oyunu hayvan hakları açısından saldırgan bulan PETA, Super Tofu Boy isimli bir tepki oyunu tasarlamış. Super Tofu Boy, PETA’nın yaptığı ilk oyun değil; kurum hayvan hakları adına 2007’den itibaren pek çok oyuna tepki amaçlı “karşı-oyunlar” yapmış. Bu hikayede beklenmedik olan şey Team Meat’in bu duruma tepkisi. Ekip Tofu Boy karakterini temel alarak kendi Tofu Boy’larını yaratıyor ve ilk güncellemeler esasında oyuna bu karakteri ekliyor. Aşırı hantal ve kasten dezavantajlı olarak tasarlanan karakteri oyunun karakter seçim ekranında “petaphile” yazarak açmanız mümkün. Tofu Boy ile geçilen her bölüm büyük bir başarı sayıldığından zaman kısıtlaması olmaksızın oyuncuya +A derecesi kazandırıyor.

McMillen daha sonrasında enerjisini Binding of Isaac’a odakladığı için Super Meat Boy’un macerası ilerleyen dönemde büyük yenilik kazanmadı. Oyunun topluluğu daha çok hayranların yaptığı haritalarla varlığını sürdümekte. Lakin bu demek değil ki McMillen projesini tamamen unutmuş. Bilakis geçen yıl satışa çıkan The End is Nigh platform oyunu Super Meat Boy’un ruhani devamı olarak adlandırılıyor. Gerçek devam oyunu Super Meat Boy Forever ise 2019 ortasında görücüye çıkacak.

Özellikle oyun yapmayı kafaya koyduysanız, küçük bir grupla da harikalar yaratılabileceğini görmeniz için Super Meat Boy deneyimine ihtiyacınız var. Oynayın, yenilin, bolca yenilin ve aldığınız derslerle yola devam edin. Belki tarihin beklediği o yeni büyük iş, sizin bu deneyim sonrasında yazdığınız satırlarla hayat bulacaktır.

Bu yazı, "Değişmeyen Savaşlar" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Yorumlar